29 Ekim 2013 Salı

KUTLAŞMAK..

            Yine bir Cumhuriyet Bayramı kapımıza dayandı. 11 yıldır aynı; ama bu yıl tam da asra 10 kala, tavan yapan sıkıntılarla karşıladığımız şu mübarek bayram. Hani bizi Osmanlı ümmet çöplüğünden çekip arıtmış, sosyal bütünde çağdaş bireyler olabilmenin onuruyla tanıştırmış, şu bayramlarımızın en yücesi olan kutsal kimlik bayramımız. İnsan tiplemesini kötümser, iyimser diye ikilemiştik. Böylesi anlamlı bir bayramın, tabansız salt kötümserlerle kutlanması mecburiyetine katlanmak cefası, artık benim de tahammül gücümü aşıyor.

            Cumhuriyet kutlansa da, kutlanmasa da, iyimser veya kötümser olunsa da Cumhuriyettir ve bunun lamı cimi yoktur kardeşler. İstiklal savaşı günlerimizde bin bir yokluğun içinde, dişimiz, tırnağımızla yedi düveli yurdumuzdan kovarak, ümmet çuvalından çıkıp Cumhuriyetin asalet pelerinine bürünmüşsek, o pelerini bir daha üzerimizden çıkarmaya ve tekrar karanlık çağların bataklığında yok olmaya da hiç niyetimiz yok demektir. Ve bu satırları da, sömürgeci köpeği ansızlara, şeriat döküntülerine, Allahlarını bile sakız niyetine çiğneyen, Cumhuriyetsiz sahte Müslümanlara, 90 yılın Cumhuriyet gününde, 90 yılın mizahı olarak armağan ediyoruz.
                       
            Tarihte varlarını yok eden mayası tutmamış tüm köftehorlar, ne mi olmuşlar. Hepsi iz dahi bırakamadan yok olmuşlar. Tıpkı şimdilerde atıp tutan; ama yakın bir gelecekte kendileri de tarih olacak köftehorlar gibi. Tüm yok olmuşlardan, hangi Karunlar, şahlar, şahbazlar, hangi Monarklar, hangi peygamberler ve zamanlarının asıp kesen hangi Başbakanları kaldı bugün aklınızda. Bunların hangisi halen nerede yattığını, ne yaptığını size anlatabilecek durumda acaba. En başta başımızdakiler olmak üzere hepimizin kaderi aynı. Kötümser veya iyimser olsan da, saatin çaldığında varacağın adres aynı. Ve gerinde bıraktığın yaşamsa, akmaya devam edecek; ama sensiz. Giderken kışlık çoraplarını da götür ki ayacıkların üşümesin bari gittiğin yerde.

            Ve bizim biraderlerin(!) çanları da çalmaya başladı artık. Usta ve yamakları bu durumun cin gibi farkındalar esasen. At, avrat, silah derken, atı, avratı unutup, kendi kellelerini kurtarmak zorunda kalacaklar yakında anlaşılan, tarihte ki diğer emsalleri gibi. Kendi adıma Cumhuriyete gözümü açtım. Bugünde sahibim, kendi mezarıma kadar da sahip olacağım. Gelecek nesillerim de ebediyete intikal ettirecekler bu asaleti nasıl olsa, böyle biline.
            Gerisini Cumhuriyetim yok diyen ansızlar, tabansızlar ve tüm havlu atmışlar düşünsün. Sen bırakırsan yok olacaktır tabii. Dua et de ben bırakmayayım. İşte o zaman toptan yok olursun, yok olası! Tıpkı bir zamanlar çuval giyen komandolara, onlar benden değil dediğim gibi, bütün çaresizleri de kendimden addetmiyorum. Yorumları da, inançsız, kimliksiz, sahte birliktelikleri de kendilerinin olsun ve aramızda olmak zahmetine sakın katlanmasınlar. Çünkü bizi kandıramazlar.

            Herifler “biz tabansızız, bu nedenle de kendi ayaklarımızın üstünde duramıyoruz, dolayısıyla da sürüngeniz”, diyemiyorlar. Şeytanın takıyesini bilimsel formata sokup, akıllarınca bize kafa yapmaya kalkıyorlar. Bizde bunu yemiş mi oluyoruz! Hâlbuki diyebilseler, yürek (vicdan) adamları olduğumuz için onların da ellerinden tutup ayağa kaldıracağız. Tıpkı 90 yıl önce bu Cumhuriyet kurulurken, İstiklal harbi kırsallarımızda, vicdanlı (yürekli) babalarımızın, analarımızın düşmüşleri ellerinden tutarak dimdik ayağa kaldırdıkları gibi. Ama iyi bilineceği üzere, korkaklar asla vicdan taşımaz ve vicdan (ahde vefa) işlerine de egoları hiç basmaz esasen.
           

         Cumhuriyetimiz ise ebediyete kadar kutlanmak için vardır. Kutlayabilmek ise, esasen ona sahip olmak demektir.


O HALDE VARLIK NEDENİMİZ OLAN BU AZİZ BAYRAM HEPİMİZE TEKRAR KUTLU OLSUN
VE
GELİN HEP BERABER

KUTLAŞALIM...


                                                                                                          Serendip Altındal




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder