Yine bir Cumhuriyet
Bayramı kapımıza dayandı. 11 yıldır aynı; ama bu yıl tam da asra 10 kala, tavan
yapan sıkıntılarla karşıladığımız şu mübarek bayram. Hani bizi Osmanlı ümmet
çöplüğünden çekip arıtmış, sosyal bütünde çağdaş bireyler olabilmenin onuruyla
tanıştırmış, şu bayramlarımızın en yücesi olan kutsal kimlik bayramımız. İnsan
tiplemesini kötümser, iyimser diye ikilemiştik. Böylesi anlamlı bir bayramın,
tabansız salt kötümserlerle kutlanması mecburiyetine katlanmak cefası, artık
benim de tahammül gücümü aşıyor.
Cumhuriyet kutlansa da, kutlanmasa
da, iyimser veya kötümser olunsa da Cumhuriyettir ve bunun lamı cimi yoktur
kardeşler. İstiklal savaşı günlerimizde bin bir yokluğun içinde, dişimiz,
tırnağımızla yedi düveli yurdumuzdan kovarak, ümmet çuvalından çıkıp
Cumhuriyetin asalet pelerinine bürünmüşsek, o pelerini bir daha üzerimizden
çıkarmaya ve tekrar karanlık çağların bataklığında yok olmaya da hiç niyetimiz
yok demektir. Ve bu satırları da, sömürgeci köpeği ansızlara, şeriat
döküntülerine, Allahlarını bile sakız niyetine çiğneyen, Cumhuriyetsiz sahte
Müslümanlara, 90 yılın Cumhuriyet gününde, 90 yılın mizahı olarak armağan
ediyoruz.
Tarihte varlarını yok eden mayası
tutmamış tüm köftehorlar, ne mi olmuşlar. Hepsi iz dahi bırakamadan yok
olmuşlar. Tıpkı şimdilerde atıp tutan; ama yakın bir gelecekte kendileri de
tarih olacak köftehorlar gibi. Tüm yok olmuşlardan, hangi Karunlar, şahlar,
şahbazlar, hangi Monarklar, hangi peygamberler ve zamanlarının asıp kesen hangi
Başbakanları kaldı bugün aklınızda. Bunların hangisi halen nerede yattığını, ne
yaptığını size anlatabilecek durumda acaba. En başta başımızdakiler olmak üzere
hepimizin kaderi aynı. Kötümser veya iyimser olsan da, saatin çaldığında
varacağın adres aynı. Ve gerinde bıraktığın yaşamsa, akmaya devam edecek; ama
sensiz. Giderken kışlık çoraplarını da götür ki ayacıkların üşümesin bari
gittiğin yerde.
Ve bizim biraderlerin(!) çanları da
çalmaya başladı artık. Usta ve yamakları bu durumun cin gibi farkındalar
esasen. At, avrat, silah derken, atı, avratı unutup, kendi kellelerini kurtarmak zorunda kalacaklar yakında anlaşılan, tarihte
ki diğer emsalleri gibi. Kendi adıma Cumhuriyete gözümü açtım. Bugünde sahibim,
kendi mezarıma kadar da sahip olacağım. Gelecek nesillerim de ebediyete intikal
ettirecekler bu asaleti nasıl olsa, böyle biline.
Gerisini Cumhuriyetim yok diyen
ansızlar, tabansızlar ve tüm havlu atmışlar düşünsün. Sen bırakırsan yok
olacaktır tabii. Dua et de ben bırakmayayım. İşte o zaman toptan yok olursun,
yok olası! Tıpkı bir zamanlar çuval giyen komandolara, onlar benden değil
dediğim gibi, bütün çaresizleri de kendimden addetmiyorum. Yorumları da,
inançsız, kimliksiz, sahte birliktelikleri de kendilerinin olsun ve aramızda
olmak zahmetine sakın katlanmasınlar. Çünkü bizi kandıramazlar.
Herifler “biz tabansızız, bu nedenle
de kendi ayaklarımızın üstünde duramıyoruz, dolayısıyla da sürüngeniz”,
diyemiyorlar. Şeytanın takıyesini bilimsel formata sokup, akıllarınca bize kafa
yapmaya kalkıyorlar. Bizde bunu yemiş mi oluyoruz! Hâlbuki diyebilseler, yürek
(vicdan) adamları olduğumuz için onların da ellerinden tutup ayağa
kaldıracağız. Tıpkı 90 yıl önce bu Cumhuriyet kurulurken, İstiklal harbi
kırsallarımızda, vicdanlı (yürekli) babalarımızın, analarımızın düşmüşleri
ellerinden tutarak dimdik ayağa kaldırdıkları gibi. Ama iyi bilineceği üzere,
korkaklar asla vicdan taşımaz ve vicdan (ahde vefa) işlerine de egoları hiç
basmaz esasen.
Cumhuriyetimiz ise ebediyete kadar
kutlanmak için vardır. Kutlayabilmek ise, esasen ona sahip olmak demektir.
O HALDE VARLIK NEDENİMİZ OLAN
BU AZİZ BAYRAM HEPİMİZE TEKRAR KUTLU OLSUN
VE
GELİN HEP BERABER
KUTLAŞALIM...
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder