Âdemoğlu bu, buğday da eker, ısırgan otu da. Başbakanın Obama turu,
oysa ne de afili başlamıştı. Bol bol elense peşrevine rağmen, kendisine
arzuladığı getiriyi sağlamadı ne hikmetse. Zira hiçte Libya ve Irağınkine
benzemeyen Suriye meselesinde, hazım zorluğu çeken ve bel kemerinden aşağısı
bayağı sıkıntıya giren Obama hazret, hele zoru da görünce, tipik sömürgeci Sam
amca pragmatizmiyle, bizimkini kenara atıp Putinle kucaklaşıverdi bir anda.
Bizim gardaşın çektiği elense de havada asılı kaldı.
Ya
işte böyle, büyük devlet olmanın avantajı yanında, büyüğü hababam küçültmenin dezavantajı
da herhalde böyle bir şey olsa gerek, Tayyip kardeş. Yani sen şart koyacak
durumda değil, ancak sana koşulan şartlara biat etmek konumundasın. Demek ki,
toplum liderini, lider de layığını nasıl olsa buluyor bir şekilde. Bak bir şey
daha öğreniverdin işte. Yalnız hepsi bu kadar değil, arkası da gelecek alıştıra alıştıra nasıl olsa ve onlarıda
hazmedeceksin hiç merak etme.
Yurda
dönüp seyahatin mahmurluğunu da üstünden atınca, ak ile kara koyun, ağılın
yolunu bulacaklar kendisi de onları saymaya başlayacak ister istemez. Şahsını yakın
Suriye geleceğinde muhtemel (kâbusu olacak BAAS partisiyle de) çok daha kara
günlerin beklediği gerçeğini de kaşıklayınca, hele de kanadı kırık, kumandana
benzer kumandanı da kalmayan ve kumandanlığı başbakanlığa hiç benzemeyen TSK
nın, iç açıcı olmayan durumunu da masaya yatırınca; Vallahi ben bir şey
demiyorum artık.
Ama denebilir ki hani; eyyamcılık ateşinle emperyalistin Suriye
kurgusuna balıklama dalınca, bak işte tek tabanca kalıp layığını buldun
sonunda. Sadece Suriye’yi değil, vatandaşının kanıyla beslediğin ve sonunda
acilen kurtulmak zorunda kalarak kanlarını ister istemez keseceğin, Suriyeli terörist
tetikçileri de karşına alacaksın. Ya da kalan son saltanatın boyunca haraç
vermeye devam edeceksin.
Pekiyi bu arada hangi orduya sırtını dayamayı düşünüyorsun. Yoksa polis
elbiseli biberci oğlanlarına veya Suriye’deki haraç verdiğin çapulcularına mı
güveniyorsun. Sen sen ol bir de o bozgunları yeme Allah aşkına. Sana değil; ama
bu millete çok acırım. İstidadını da artık ezberlediğimiz üzere, bütün bu
gelişmelerden sonra, seni de yakında büyük(!) devlet adamı siyasetine cuk
oturan muhteşem bir U dönüşüyle, milli merkezde görürsem, inan ki hiç
şaşırmayacağım; ama yerlerse tabii.
Anlayacağınız
Tarzan’ı çok daha zor günler bekliyor. Kendisini yapayalnız bırakan Amerikalı
dostunun(!) üstüne üstlük, 19 Mayıs gelincik şenlikleri kayıtlarını da temaşa
alanına yaydığını var sayarsak, gülsün mü ağlasın mı. Ceyni de bildiğiniz gibi,
ondan da fazla bir yardım beklenemez. Gölgeden gölgeye gezinip duruyor sadece.
Bizimkisinin işi zor ki ne zor. Güneydoğumuz ve Kuzey Irak merkezli Amerikan
çöplüğünden temizlenmedikçe, Ortadoğu’ya huzurun asla geri gelmeyeceğini onurlu
bir devlet adamı gibi beyan edebilecek bir durumda da değil ki.
İşte
abuk sabuk afaki işleri bırakıp, başımızda bunu haykırabilecek ciddiyette ve
gereğine de noktayı koyabilecek kişilikte bir Başbakanımız olmadığı sürece de,
ne yazık ki boynumuz kıldan incedir ve anayurdumuzda hep diken üstünde yaşamak
zorunda kalacağımız da kesindir. Sonuçta 47 lerden itibaren başlayan çürüme ve
bugüne kadar başımıza gelen bütün hükümetlerin günahıdır, bugün çektiklerimiz. Şayet
tüm gelenler arasında adam olanlar çoğunlukta olsaydı, bugün bu yaban
mantarları bitebilir miydi bu toprakta. Bir iki adam evladının dışında kalan
parazitlerin topunun, Allah belasını versin.
Tek inandığımız gerçek ise, asil Türk Ulusunun başında görmek istediği,
herhangi bir parti değil; ama her şeyden önce onurunu savunacak, yüce Atatürk’ün
hamurundan yoğurulmuş, nitelik, nicelik ve kimlikte, adam gibi bir TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİDİR. Söyleyin o halde
şimdi, başınızda böyle bir devletiniz olsaydı neler vermezdiniz. Onayladığınızı
biliyorum. Demek ki haklıyım, değil mi? Ne var ki sözlerin bittiği noktadayız
artık. 10 yıldır da anlatıyoruz; ama ne söylesek boş, daha nasıl
anlatabilirsiniz ki, anlama istidadı olmayanlara. Yürü asil milletim kim tutabilirdi
seni. Ve asla unutma ki, şerefsizlerden korktukça şerefsiz kalırsın…
Serendip Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder