Burada liboşlar hiç kuşkusuz hemen
paraya sarılacak, onsuz da olmaz diyeceklerdir mutlaka. İyi de Âdem babamız,
cebinde parayla mı inmişti yeryüzüne. Sonra da yüzlerce yıl parasız pekâlâ da
yaşamışlardı ilk atalarımız. Şimdi ise başınızda ki AKP hükümetinin paraya
nasıl baktığı, ondan ne anladığı açık seçik bizi gagalıyorken, hanginiz, bezgin
ve bizar ‘keşke şu para hiç olmasaymış’
demiyor ki. Biz bu düşüncelerle dertleşirken, Okyanusun ötesindeki Coni Volkır,
yedi çarpı yirmi dört saat para basıyor ve oturduğu yerden dünyaları satın
alıyor. Oh ne ala değil mi(?) Tabii işin bir de bu tarafı var. Ama yapandan
önce yaptırana bakmak lazım.
Lider dediğin aydın, sabırlı,
anlayışlı, dirayetli, hepsinin üzerinde de adil ve ahde
vefa (Milliyet, milli müktesebat, hak ve iman; özetle, ERDEM) sahibi olmalıdır. Oysa ülkemizin
başında, milliyetçi olmadığını söyleyen, Damat Feritlere bile rahmet okutan,
bir çakma Sultan var. Bir kere milliyetçi olmayanın milleti, milleti olmayanın
da devleti ve devleti olmayanınsa bayrağı da yok demektir. Demek oluyor ki aziz
vatandaşlarım siz bu durumda, uluslararası bayrak da açamayan(!)
bir gemide, gidiyorsunuz demektir ki, işte bu son derece tehlikeli bir durum
arz ediyor adınıza.
Bu takdirde ‘Korsan’ telakki edilecek ve ganimetinize el koymak isteyen en
yakınızda ki talancıların dahi iştahını kabartacak bir konumda kalmışsınız
demektir.
Bundan sonrası ise
tufandır sizin için. Bu durumunuzu iştahla ve aport bekleyen BM sanal insan hakları sözde kurumlarının, kapılarını
boşuna aşındıracaksınız. Bütün hak, hukuk feveranlarınız havada asılı kalacak
ve tüm varlıklarınızla birlikte, iştahla paylaşılmış olacaksınızdır da artık.
İşte gidişiniz bu gidiştir, bunu ANLAMAK; ya
da ANLAMAK size kalıyor bundan böyle.
Hesabı şaşıran cari borçlarınız, bir
türlü örtüsü kaldırılamayan; ama hepimizin cebinden çıkan örtülü ödeneğiniz(!)
– Ağırlıklı olarak, Suriye’nin ihanet şebekelerine, yabancı
lejyonerlerine verilen silah, mühimmat ve maaş bedelleri --, öz kaynaklarınızı giderek sıfırlayacak
olan yeni özelleştirmeleriniz, her geçen gün daha da kabaracak olan vergi
yükünüz, sizi çağdaş dünyanın yıldızı yapacak meşhur, dört
dörtlük, pırıl pırıl İmam Hatip Âlimi eğitiminiz, Anayasayı, Sultan yasanıza çevirecek girişimleriniz, yetmedi,
Sultanınızı Padişahınıza da dönüştürecek olan
başkanlık sisteminiz, hak gaspına uğrayan tutuklu
hak zedeleriniz - ki her an içlerinde bizler de olabiliriz - vs. yeter
artık.
Ben sıralamaktan yoruldum, sizleri
de okumakla yormayayım. Sadece kaderinizi, hala 3000 yıl öncesi – ilk kitaplı
dinlerin başlangıcı – bir anlayışla, içinde bulundukları kuantum çağında,
psişik yarıları seküler dünyadan uzak ve hala ruhani bir âlemde uçuşan, İmam Hatipli Âlimlerinize terk etmek üzere
olduğunuzu bilin yeter. Ayrıca bir müjde(!) daha vereyim. Bütün ihtiyaçlarınız
tamamiyle özelleştirildikten sonra, özel kurumlarla olan sorunlarınızda, çözüm
yerine cevap bile alamayacaksınız. Eskiden hiç olmazsa devlet adında ciddi bir
kurumunuz vardı başınızda, en azından sorunlarınıza gerekçeli bir cevap
alabiliyordunuz. Zaten AKP hükümeti ile birlikte ciddi bir cevap merciiniz de
kalmamıştı aslında. Buna da alışık olmalısınız esasen; ama bundan sonra artık o
da olmayacak.
Sorunlarınız başlayınca, bakalım
kimi kime şikâyet edeceksiniz o zaman. Size cevap bile vermeye tenezzül
etmeyecekler, çünkü nasıl olsa devletiniz de olmayacak başınızda. Bizden
uyarması, artık işinize gelirse. Ha şimdi bu satırları yazarken, HALK bankasının halk’a arzı, yine her konuda
karşımıza çıkardıkları bildik ve meşhur ‘Cumhuriyet
Tarihinin en büyük’ sloganıyla betimlenen özelleştirmesi,
anons ediliyordu, TRT adlı Korsan radyodan.
Zannedersem, burada söylenebilecek yegâne söz, ‘Hangi
Halk’ demek olacaktır. Vatana millete hayırlı(!) olsun, başka ne
diyelim. Yoksa yedek donu bile kalmayan HALK
çoğunluğu diye kastedilen, bir iki para babası mı? Hiç olmazsa bizden olsalar
bari. Öyle ya, onlarda halk çocuğu(!) değil mi nasıl olsa…
Hala anlayamıyorlar mı? Hala
soruları mı var. Yoksa her şeye rağmen yine de anlayamayanlar acaba paralel
evrende mi yaşıyorlar? Rotası çoktan belli olan Korsan
gemisinin, kaptanından çımacısına kadar küllen icraatlarına
baktıklarında, bu gidişin nereye doğru olduğunu, artık anlamış olmalıdırlar.
Özellikle de; bu belayı başımıza saran afet seçmenlerinin(!) içinde bulundukları halde,
yurdumun soyulmasına ortak olmayan ve kendileri de bizimle birlikte soyulan,
büyük bir çoğunluğun, esasen çoktan anlamış olmaları size göre de gerekmiyor
mu? Ben bunu aptal kafamla anlayabildiğime göre, kendileri gibi akıllı olanların(!) benden bile anlayışsız
olabileceklerini düşünmek istemiyorum doğrusu. Çünkü bu vatandaşımı aşağılamak
olurdu.
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder