19 Kasım 2012 Pazartesi

ŞUNDAN BUNDAN AMA BİZDEN..

           Yaşamın Enigması 4 dür, yemek, içmek, işemek ve çöpü dışarı atmak. Geriye kalan her şey, bizim Âdem’in bu dört olmazsa olmazından sonra gelir. Belki beşinci olarak cinsellik de öne sürülecektir. Ne ki, ‘Aç ayı oynamaz’ diye bir söz de vardır. İlk saydığımız dört ihtiyacınızın herhangi biri, acil alarm butonuna basmışsa, söylermisiniz lütfen, normal beşer olarak hangi cinselliği aklınıza getirebilirsiniz ki artık. O halde gelin en iyisi, biz yinede bu dört asal da kalalım.
            Burada liboşlar hiç kuşkusuz hemen paraya sarılacak, onsuz da olmaz diyeceklerdir mutlaka. İyi de Âdem babamız, cebinde parayla mı inmişti yeryüzüne. Sonra da yüzlerce yıl parasız pekâlâ da yaşamışlardı ilk atalarımız. Şimdi ise başınızda ki AKP hükümetinin paraya nasıl baktığı, ondan ne anladığı açık seçik bizi gagalıyorken, hanginiz, bezgin ve bizar ‘keşke şu para hiç olmasaymış’ demiyor ki. Biz bu düşüncelerle dertleşirken, Okyanusun ötesindeki Coni Volkır, yedi çarpı yirmi dört saat para basıyor ve oturduğu yerden dünyaları satın alıyor. Oh ne ala değil mi(?) Tabii işin bir de bu tarafı var. Ama yapandan önce yaptırana bakmak lazım.
           
            Lider dediğin aydın, sabırlı, anlayışlı, dirayetli, hepsinin üzerinde de adil ve ahde vefa (Milliyet, milli müktesebat, hak ve iman; özetle, ERDEM) sahibi olmalıdır. Oysa ülkemizin başında, milliyetçi olmadığını söyleyen, Damat Feritlere bile rahmet okutan, bir çakma Sultan var. Bir kere milliyetçi olmayanın milleti, milleti olmayanın da devleti ve devleti olmayanınsa bayrağı da yok demektir. Demek oluyor ki aziz vatandaşlarım siz bu durumda, uluslararası bayrak da açamayan(!) bir gemide, gidiyorsunuz demektir ki, işte bu son derece tehlikeli bir durum arz ediyor adınıza.
            Bu takdirde ‘Korsan’ telakki edilecek ve ganimetinize el koymak isteyen en yakınızda ki talancıların dahi iştahını kabartacak bir konumda kalmışsınız demektir.
Bundan sonrası ise tufandır sizin için. Bu durumunuzu iştahla ve aport bekleyen BM sanal insan hakları sözde kurumlarının, kapılarını boşuna aşındıracaksınız. Bütün hak, hukuk feveranlarınız havada asılı kalacak ve tüm varlıklarınızla birlikte, iştahla paylaşılmış olacaksınızdır da artık. İşte gidişiniz bu gidiştir, bunu ANLAMAK; ya da ANLAMAK size kalıyor bundan böyle.

            Hesabı şaşıran cari borçlarınız, bir türlü örtüsü kaldırılamayan; ama hepimizin cebinden çıkan örtülü ödeneğiniz(!)  – Ağırlıklı olarak, Suriye’nin ihanet şebekelerine, yabancı lejyonerlerine verilen silah, mühimmat ve maaş bedelleri  --, öz kaynaklarınızı giderek sıfırlayacak olan yeni özelleştirmeleriniz, her geçen gün daha da kabaracak olan vergi yükünüz, sizi çağdaş dünyanın yıldızı yapacak meşhur, dört dörtlük, pırıl pırıl İmam Hatip Âlimi eğitiminiz, Anayasayı, Sultan yasanıza çevirecek girişimleriniz, yetmedi, Sultanınızı Padişahınıza da dönüştürecek olan başkanlık sisteminiz, hak gaspına uğrayan tutuklu hak zedeleriniz - ki her an içlerinde bizler de olabiliriz - vs. yeter artık.
            Ben sıralamaktan yoruldum, sizleri de okumakla yormayayım. Sadece kaderinizi, hala 3000 yıl öncesi – ilk kitaplı dinlerin başlangıcı – bir anlayışla, içinde bulundukları kuantum çağında, psişik yarıları seküler dünyadan uzak ve hala ruhani bir âlemde uçuşan, İmam Hatipli Âlimlerinize terk etmek üzere olduğunuzu bilin yeter. Ayrıca bir müjde(!) daha vereyim. Bütün ihtiyaçlarınız tamamiyle özelleştirildikten sonra, özel kurumlarla olan sorunlarınızda, çözüm yerine cevap bile alamayacaksınız. Eskiden hiç olmazsa devlet adında ciddi bir kurumunuz vardı başınızda, en azından sorunlarınıza gerekçeli bir cevap alabiliyordunuz. Zaten AKP hükümeti ile birlikte ciddi bir cevap merciiniz de kalmamıştı aslında. Buna da alışık olmalısınız esasen; ama bundan sonra artık o da olmayacak.
            Sorunlarınız başlayınca, bakalım kimi kime şikâyet edeceksiniz o zaman. Size cevap bile vermeye tenezzül etmeyecekler, çünkü nasıl olsa devletiniz de olmayacak başınızda. Bizden uyarması, artık işinize gelirse. Ha şimdi bu satırları yazarken, HALK bankasının halk’a arzı, yine her konuda karşımıza çıkardıkları bildik ve meşhur ‘Cumhuriyet Tarihinin en büyük’ sloganıyla betimlenen özelleştirmesi, anons ediliyordu, TRT adlı Korsan radyodan. Zannedersem, burada söylenebilecek yegâne söz, ‘Hangi Halk’ demek olacaktır. Vatana millete hayırlı(!) olsun, başka ne diyelim. Yoksa yedek donu bile kalmayan HALK çoğunluğu diye kastedilen, bir iki para babası mı? Hiç olmazsa bizden olsalar bari. Öyle ya, onlarda halk çocuğu(!) değil mi nasıl olsa…

            Hala anlayamıyorlar mı? Hala soruları mı var. Yoksa her şeye rağmen yine de anlayamayanlar acaba paralel evrende mi yaşıyorlar? Rotası çoktan belli olan Korsan gemisinin, kaptanından çımacısına kadar küllen icraatlarına baktıklarında, bu gidişin nereye doğru olduğunu, artık anlamış olmalıdırlar. Özellikle de; bu belayı başımıza saran afet seçmenlerinin(!) içinde bulundukları halde, yurdumun soyulmasına ortak olmayan ve kendileri de bizimle birlikte soyulan, büyük bir çoğunluğun, esasen çoktan anlamış olmaları size göre de gerekmiyor mu? Ben bunu aptal kafamla anlayabildiğime göre, kendileri gibi akıllı olanların(!) benden bile anlayışsız olabileceklerini düşünmek istemiyorum doğrusu. Çünkü bu vatandaşımı aşağılamak olurdu.
                                                                                             
                                                                                              Serendip Altındal


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder