13 Kasım 2012 Salı

10 KASIMDA YANINDAYDIK..


                  10 Kasımda bizde yanındaydık yüce rahmetlimizin. Saatlerce sağanak halinde yağan yağmur altında bekledikten sonra, nihayet kabir’e doğru yola çıkabildik. Mozeleum’a yaklaştığımızda, bana doğru neşreden ilk frekanslarını yakalayıverdi telepati antenlerim.
Diyordu ki:
Çok şükür Allahıma ki, bana sizi prangalarınızdan kurtarıp, ebediyete kadar başınız yukarda, üstünde özgürce yürüyeceğiniz yolunuzu aydınlatmayı nasip etti. Bundan sonrası artık size kalıyor. Bana yakınıp durmayın. Bundan sonra ben sadece manevi yoldaşınız olarak yanınızda olabileceğim. Muhteşem tarihinizle aslan gibi bir milletsiniz, herhalde artık ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz diye düşünüyorum. Kötü hava şartları ve sizi engelleyen bunca olumsuz nedene rağmen çoluk çocuk, kadın, erkek, yaşlı, genç burada olduğunuza bakılırsa, siz de hala ümit var demektir. O halde yolunuz açık olsun sevgili yurttaşlarım, aziz müktesebat yoldaşlarım. Kim tutabilir ki sizi.

         Kabrinden aldığım bu telepatik yayını, olduğu gibi ortaya koysam mutlaka bana ‘Kaçırmış’ diyeceklerdi. Bu yazdıklarımı lisanımünasiple yakınımdakilerle, sanki kendim söylüyormuş gibi paylaştım. Ve onlarında haklı teyitlerini aldım. Şimdi bana sakın gülmeyin. Şayet böyle yapmasam, verilmesi gerekli olan ana mesaj güme gitmezmiydi. Anlam değerini yitirmez’miydi sizce de. Anten ve telepatik yayın, işin teşbih yanıdır ki, onda da kusur aranmaz.

         Öyleyse soralım şimdi artık. Şayet yüce rahmetlimiz bir an için ayaklarının üstünde doğrulabilseydi, acaba bize bunları söyler’miydi yoksa söylemez’miydi. ‘Söylerdi’ diyenler, gerçek Kemalist ve Atatürkçü, laik Cumhuriyetçi vatandaşlar olarak sınavı doğrudan geçerlerdi sanıyorum. ‘Söylemezdi’ diyenlere ise birlikteliklerine binaen teşekkürlerimizi yinede iletirken; ama Atatürk’ü maalesef hiç tanıyamadan buralara gelmişler diyecektik.
Belki de tıpkı, Bedeviler için; “Onlar da Müslüman” diyenlere karşın, Hz. Muhammedin ‘Hayır onlar biatkârdır, imankâr değil, Müslüman sayılamazlar’ dediği gibi. Yani inancı tümleyen imanın da olması gerekiyor, Kemalizm’in özünde. Milli iman’a varmak için de, İslam’ın Kuran’ı gibi, Nutuk’u önce okuyup, Atatürk’ü dört dörtlük yorumlamak sonra da özümsemek gerekir. Şayet buna rağmen Kemalist olamamışsanız, bilin ki mutlaka biryerlerde eksik bir şeyler bırakmış ya da hata yapmışsınız demektir.
                                                        
                                                                                        Serendip Altındal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder