25 Kasım 2019 Pazartesi

MUMSUZ DİYOJENLER..


            İnkılaplar tarihinde emsali olmayan, anarşiyle, Vandalizm’le gelmeyen, sınıf kavgasız ve bağımsızlık savaşımıza endeksli, tamamen özgün bireylerden oluşan bir millet yaratmaya odaklı ve salt Atatürk prensiplerine dayalı ihtilalimiz; Fransız ihtilali ve diğerleri gibi müstemleke liberalistine ve/veya burjuva faşistine, hak ve hürriyet başlığı altında öncelik dağıtan bir yapay ihtilal asla değildi. Çünkü kendi inkılabını da birlikte getirmişti.

            Atatürk inkılabımız, bireyle Devleti birbirinden bağımsız; ama birbirini tamamlayan bir bütünlük içinde, Dünya çerçevesinde özgün ve saygın bir Devlet kimliğine dönüştürme mücadelesiydi. Ne ki bugün bile hala Atatürk evrenselliğini yücelten, biz Türkleri 600 yıl sonra yeniden kimlik sahibi kılan ve maalesef henüz tamamlanamayan bu inkılabın, ne yazık ki gerçek değerini anlayamadık.

            Esasen anlamış olsaydık, zaten bugünkü durum da tecelli etmezdi asla. Sadece ona layık olduğu anlayışı ve empatiyi gösteremeden Atatürk’ü çağırıp duruyor; ama onu gerçekten anladığımızı ortaya koyamıyoruz. Yani bizde ses var; ama hedefe odaklı aksiyon görüntüsü yok anlayacağınız. Ve tepeden aşağıya doğru esen bir yalan rüzgȃrıyla savrulup duruyoruz sadece. İyi de daha nereye kadar böyle sürecek! Muhalefet desen o da çekirdeksiz incir gibi. Zira incir çekirdeğinin bile bir direnci vardır. Çekirdeksiz incire bile incir denemez artık.

            Ayrıca acele gündem olan İnce meselesi de ana muhalefet Kurultayınca acilen çözülmek zorunda olan bir keyfiyet kazanmıştır. Ve ana muhalefet Partisinin Atatürk ilkelerine geri dönüş yapmadan önce bu problemi hakkıyla çözmesi, CHP’nin her şeyden önce kurucu ve Atatürk çizgisine sadık bir Parti olarak kalıp kalamayacağının da teyidi veya tekzibi olacaktır. İşte bu husus CHP yetkililerince asla unutulmamalıdır. Çünkü CHP için sorun, muhalefet olmaktan öte, tamam veya devam meselesi olmuştur artık.

            İşte bahse konu olan ve tarihi değiştiren inkılapla yola çıkarak, bir anda Batı Devletleri Demokrasi seviyesine hızla giren Türkiye Cumhuriyeti, bütün Dünyaya da evrim konusunda esaslı bir ders vermişti. Bugün ise aynı ülke, ne yazıktır ki Demokrasiyi mumla arayan Diyojenler ülkesine dönüşmüştür. Ve daha da hazin olanı; kuvvetli Okyanus rüzgȃrıyla, Diyojenlerin ellerindeki mumlar da sönmüştür şimdilik.

            İnsanın varoluşundan beri millet ve Devlet olan Türk’ün Tarihinde, 1000 yıl nedir ki herhalde dün gibi kalır. Oysa daha dün, millet birliği esaslarını ve önce millet olmadan Devlet olunamayacağını anlayabilen, bugün de kendi atası olan Türk’ü bile dıştalayarak sömürmeye, ülkesini sömürge yapmaya kalkan Batılı emperyalist, çeşitli senaryolar, müdahaleler ve rüşvetlerle ancak, Türk’e yakışan Dünya’nın ilk ve tek bağımsızlık inkılabımızı bir şekilde durdurmuş, hatta ajanlarıyla geriye bile döndürülmesine teşebbüs etmiştir.

            İşte bugünkü AKP iktidarıyla yaşadığımız durum, buna en güzel örnektir. Ne ki ileri tekniğe ve birleşmiş milletler ilkelerine rağmen ilkel çağın gerisinde kalan faşist akılları ve doymak bilmez sapkın yapılarıyla, tarihin asla geri döndürülemeyeceğini[SA1]  anlayamamış ya da anlamak istememektedir bu kafalar.  

            Atatürk inkılabı ve beraberindeki devrimler, Fransa, Rusya, İtalya, İspanya ve Almanya da olduğu gibi kanlı bir sokak anarşisiyle başlayan ve bir düzen değişikliğine (emperyalist faşizme) hizmet için değil, tamamen Türk milletinin onayıyla, yedi düvelin sömürge ihtirasına (Sevr) karşı, milletin bağımsızlığı için yapılan ve kazanılan bir kurtuluş savaşının nüvesidir aslında.  Bu bağlamda da Dünya tarihinde tek ve ancak Türk’e yakışan bir niteliktedir. İşte Atatürk’ün başarısının sırrı da aslında Türk kimliğinde gizlidir.

            Bu itibarla da Türk İhtilali, kansız, kavgasız bir halk iradesi sonucu Dünya da bir eşi daha olmayan ve bir milletin ve onun Devletinin yeniden doğuşu inkılabıdır. Yani herhangi bir fikrî/siyasi bir müdahaleden bağımsız tertemiz bir milli ihtilaldir aslında. Ve ihtilalin milli olabilmesi için önce milletinin olması şarttır. Batı her ne kadar kabul etmekte zorlansa da yüzbinlerce yıllık bu millet, TÜRK MİLLETİDİR, Devleti de TÜRKİYE CUMHURİYETİDİR...

                                                                                   Serendip Altındal




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder