İnkılaplar tarihinde emsali olmayan,
anarşiyle, Vandalizm’le gelmeyen, sınıf kavgasız ve bağımsızlık savaşımıza
endeksli, tamamen özgün bireylerden oluşan bir millet yaratmaya odaklı ve salt Atatürk
prensiplerine dayalı ihtilalimiz; Fransız ihtilali ve diğerleri gibi müstemleke
liberalistine ve/veya burjuva faşistine, hak ve hürriyet başlığı altında
öncelik dağıtan bir yapay ihtilal asla değildi. Çünkü kendi inkılabını da
birlikte getirmişti.
Atatürk inkılabımız, bireyle Devleti
birbirinden bağımsız; ama birbirini tamamlayan bir bütünlük içinde, Dünya
çerçevesinde özgün ve saygın bir Devlet kimliğine dönüştürme mücadelesiydi. Ne
ki bugün bile hala Atatürk evrenselliğini yücelten, biz Türkleri 600 yıl sonra
yeniden kimlik sahibi kılan ve maalesef henüz tamamlanamayan bu inkılabın, ne
yazık ki gerçek değerini anlayamadık.
Esasen anlamış olsaydık, zaten bugünkü
durum da tecelli etmezdi asla. Sadece ona layık olduğu anlayışı ve empatiyi
gösteremeden Atatürk’ü çağırıp duruyor; ama onu gerçekten anladığımızı ortaya
koyamıyoruz. Yani bizde ses var; ama hedefe odaklı aksiyon görüntüsü yok anlayacağınız.
Ve tepeden aşağıya doğru esen bir yalan rüzgȃrıyla savrulup duruyoruz sadece. İyi
de daha nereye kadar böyle sürecek! Muhalefet desen o da çekirdeksiz incir gibi.
Zira incir çekirdeğinin bile bir direnci vardır. Çekirdeksiz incire bile incir
denemez artık.
Ayrıca acele gündem olan İnce
meselesi de ana muhalefet Kurultayınca acilen çözülmek zorunda olan bir
keyfiyet kazanmıştır. Ve ana muhalefet Partisinin Atatürk ilkelerine geri dönüş
yapmadan önce bu problemi hakkıyla çözmesi, CHP’nin her şeyden önce kurucu ve
Atatürk çizgisine sadık bir Parti olarak kalıp kalamayacağının da teyidi veya tekzibi
olacaktır. İşte bu husus CHP yetkililerince asla unutulmamalıdır. Çünkü CHP
için sorun, muhalefet olmaktan öte, tamam veya devam meselesi olmuştur artık.
İşte bahse konu olan ve tarihi
değiştiren inkılapla yola çıkarak, bir anda Batı Devletleri Demokrasi seviyesine
hızla giren Türkiye Cumhuriyeti, bütün Dünyaya da evrim konusunda esaslı bir ders
vermişti. Bugün ise aynı ülke, ne yazıktır ki Demokrasiyi mumla arayan Diyojenler
ülkesine dönüşmüştür. Ve daha da hazin olanı; kuvvetli Okyanus rüzgȃrıyla,
Diyojenlerin ellerindeki mumlar da sönmüştür şimdilik.
İnsanın varoluşundan beri millet ve
Devlet olan Türk’ün Tarihinde, 1000 yıl nedir ki herhalde dün gibi kalır. Oysa
daha dün, millet birliği esaslarını ve önce millet olmadan Devlet
olunamayacağını anlayabilen, bugün de kendi atası olan Türk’ü bile dıştalayarak
sömürmeye, ülkesini sömürge yapmaya kalkan Batılı emperyalist, çeşitli
senaryolar, müdahaleler ve rüşvetlerle ancak, Türk’e yakışan Dünya’nın ilk ve
tek bağımsızlık inkılabımızı bir şekilde durdurmuş, hatta ajanlarıyla geriye bile
döndürülmesine teşebbüs etmiştir.
İşte bugünkü AKP iktidarıyla yaşadığımız
durum, buna en güzel örnektir. Ne ki ileri tekniğe ve birleşmiş milletler
ilkelerine rağmen ilkel çağın gerisinde kalan faşist akılları ve doymak bilmez sapkın
yapılarıyla, tarihin asla geri döndürülemeyeceğini[SA1] anlayamamış ya da anlamak
istememektedir bu kafalar.
Atatürk inkılabı ve beraberindeki
devrimler, Fransa, Rusya, İtalya, İspanya ve Almanya da olduğu gibi kanlı bir sokak
anarşisiyle başlayan ve bir düzen değişikliğine (emperyalist faşizme) hizmet
için değil, tamamen Türk milletinin onayıyla, yedi düvelin sömürge ihtirasına (Sevr)
karşı, milletin bağımsızlığı için yapılan ve kazanılan bir kurtuluş savaşının nüvesidir
aslında. Bu bağlamda da Dünya tarihinde tek
ve ancak Türk’e yakışan bir niteliktedir. İşte Atatürk’ün başarısının sırrı da aslında
Türk kimliğinde gizlidir.
Bu itibarla da Türk İhtilali, kansız,
kavgasız bir halk iradesi sonucu Dünya da bir eşi daha olmayan ve bir milletin
ve onun Devletinin yeniden doğuşu inkılabıdır. Yani herhangi bir fikrî/siyasi
bir müdahaleden bağımsız tertemiz bir milli ihtilaldir aslında. Ve ihtilalin
milli olabilmesi için önce milletinin olması şarttır. Batı her ne kadar kabul
etmekte zorlansa da yüzbinlerce yıllık bu millet, TÜRK MİLLETİDİR, Devleti de
TÜRKİYE CUMHURİYETİDİR...
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder