2 Mayıs 2018 Çarşamba

ANGAJMAN..


            24 Haziran’da kırılacak sandıktan AKP ampulü yine tekparça halinde çıkarsa; inanın kurumuş bataklığın ölü sivrisinekleri bile gülecektir o zaman halimize. Bir taraftan ittifak partilerinin Beştepe adayına karşı çıkaracakları adayların referansları birbirini takiplerken CHP den hala tık çıkmaması, Binali’ye bu adayın acaba uzaydan mı geldiği imasını yaptırıyor. Şayet uzaydan gelseydi çok daha hızlı inerdi sahneye muhtemel aday. Ne yazık ki uzaydan gelmiyor. Ve bu gecikme de yine istenen ekoyu vermeyecekse, hiç gelmese daha iyi eder.

            Sendeleyen Aydın Doğan’a bitirici darbeyi Saray tezgâhıyla vurup onu yere yapıştıran baba oğul Demirörenler, eninde sonunda son medya kalesini de kümülatif olarak yandaş tribünlere paketlemiş oldular. Böylece iktidarın filarmoni orkestrasına bir borazan kadrosu daha açılmış oldu. O halde yeni Saray akortlarına da hazırlıklı olsunlar gari. Haydi, hayırlısı bakalım.


            Yeni bir Dünya takımı çıkarmakta olan Türkiye’mize tam da bu sıralar, Sarayı ve Ali Sami’nin Mason değnekçileri aracılığı ile bir çelme takılmaya çalışılması, bize bu filmi geçmiş yıllarda daha önce de gördüğümüzü hatırlattı. Lucesku da maçı izlerken mazideki kendi kahrına empati oluşturmuştur mutlaka. Daha birkaç gün önce BJK’nın elinden tarihi bir hezimetten mucizeyle kurtulan ve son maçlara kadar düşe kalka giden GS ‘li oyuncular, son maçta alışılmadık bir eforla BJK’lı, ayakta durmasını bilen sağlam profesyonelleri bile ellerinin tersiyle devirerek, salyalı kızgın boğalar gibi olağanüstü bir performansla saldırdılar.

Yapay Doktor Ahmet Çakarın neredeyse fazilet İmamı yaptığı tetikçi Hakemin, angaje duyarsızlığı da orta oyununa ek zam olunca, BJK eksilen kadrosuyla da ucuz kurtuldu demek gerekir bu badireden. Aslında korktuğum başıma geldi. İnanın böyle bir oldubittiyi bekliyordum doğrusu. Hele Güneşin yanında Şam Şeytanı gibi pişkin pişkin sırıtan Terim’i de izleyince, vodvilde eksik bir nokta kalmadı. Federasyon tarafından ne kikmetse(!) yıllarca hak etmediği astronomik ödemelerle şişirilen Terim balonu, alışıktır böyle şişirilmeye. Ve yuvasına dönünce de sırtını dayadığı derneği, zamanında olduğu gibi yine şişirecekti onu elbette var kuvvet.

Aslında bir iki hafta önce BJK tarafından hamur gibi yoğurulurken çok farklı bir hezimetten kurtulan GS, rövanşta BJK’yı eze eze yendi de demek isterdim. Ne var ki görüntü hiç de beni buna ikna etmedi. Çünkü kafamda çok soru işareti asılı kalmıştı. Ve iyi biliyordum ki dernek bile ortadan ikiye çatlasa elde edilecek sadece bir iç şampiyonluktur fazlası değil. Çünkü Avrupa veya Dünya şampiyonluk pastası büyüktür, onun sahipleri başkalarıdır. Bizimkilere yedirmezler. İşte bu büyük pastanın başında oturabilecek bağımsız güce, neden sahip olmayalım ki demek istiyorum aslında.

Bizim dernekçilerin gözü büyük pasta da olsa da, ne yazık ki önlerine uzatılan küçük dilimlerle idare etmek zorundadırlar sadece. Yani dünün eski maşaları, bugünlerin ihtiyar delikanlıları veya çaylakları hep bildiğiniz gibi işte. Bizim Şark cephesinde demek ki değişen fazla bir şey yok hani diyelim sadece.

            Hepsi iyi de, başından beri inişli çıkışlı performans sergilerken ve hiç de bu gücün takımı görüntüsü vermiyorken, en kritik bir maçta bu olağanüstü eforu neye borçluydular acaba. Eski bir topçu olarak da bu bana pek inandırıcı gelmedi aslında. Maçtan önce idrar tahlili yapıldı mı? Talep olmayınca doping kontrolü de yapılmaz ya da ne kadar ciddi yapılır işbirlikçi TFF ile, Allah bilir artık.

Oturduğu yerden, her şeye karışma alışkanlığından olsa gerek, Güneş’e bile el atıp Katara transfer etmeye kalkan Erdoğan ve onun sıkı yandaş listesinde yer alan Orman’ı da aynı objektifin önüne koyunca, komplo netleşiyor esasen. Oysa Başkanın BJK’lı dik duruşunu alkışlıyorduk. FB’nin Başkanı Yıldırım bile Orman’ın yanında Makyavel’in Prensi gibi kaldı. Yoksa biz de mi kandırılmıştık acaba.

            Siz Erdoğan’ın ‘ey Mason’ dediğini hiç duydunuz mu? Demez, diyemez çünkü aynı kaynaklardan besleniyorlar da ondan. Ne ki biz GS’li dernekçilerin Ahmet Çakar, Toroğlu vs. gibi tetikçilerinin geçmiş günlerde bilhassa da BJK dan neler çaldıklarının, kulübe ne kadar zarar verdiklerinin hesabını da iyi biliriz. O yüzden emsalleri çoktan emekli olmuşken, bu dernekçi ihtiyar delikanlılar, bugün hala ballı maaşlarla ödüllerini alıyorlar ya zaten.

Aslında hep birlikte verdikleri zarar gerçekte Türk futboluna verilmiştir. Yoksa neden Barcelona, Real Madrid, Bayern München ayarında bizim de takımlarımız olmasındı. Lakin nasıl olsun ki. Hep emperyalist uşaklığı yapan siyasilerimiz, yandaş futbol Federasyonumuz ve ajan derneklerimiz varken.


            Ülkemizde resmi olarak ilk defa İttihadı Terakki Hükümeti döneminde 1912 yılında kutlanan 1 Mayıs emekçi Bayramı, özeğinden çok uzak ve Sosyalistlere karşı çok temkinli ve kısıtlı bir yaklaşımla sözde kutlanmıştı. Ne ki 106 yıl sonra bugün de fazla bir şeyin değiştiğini söylemek mümkün değil. Emekçilerin durumunda herhangi bir iyileştirmenin yapıldığını söylemeyi bırakalım da, bunu aklımıza bile getiremiyoruz.

Nasıl getirelim ki emperyalist beslemelerini, uluslararası sömürü düzeninin ajanlarını hala sırtımızda taşıyorken. O halde fabrikaları bile babalar gibi satılan kahırlı işçimin hangi Bayramını kutluyayım ki. İnşallah Türk yurdunda Tengri güneşi yeniden parladığında hep birlikte coşkuyla kutlamak hepimize nasip olur İnşallah.

                                                                       Serendip Altındal



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder