6 Mayıs 2018 Pazar

ADAY..


            Emeklisi olmayan Devletin emekçisi de yoktur. Emekçisi olmayan Devletin ise aynı nedenle öz kaynakları ve milli ekonomisi de olamayacağından kendisi de yoktur. Şayet bugüne kadar var olmuşsa ve hali pür melali bu noktaya gelmişse ve durumunda acil bir revizyon da öngörmüyorsa o zaman geleceği de yoktur. Bu durumda ise Dünya Devletleri listesinde bir yeri dahi söz konusu olamaz demektir. İşte Türkiye’miz maalesef 16 yıllık AKP iktidarıyla bu noktaya gelmiş, getirilmiştir artık.

            Çünkü geçmişte, işçi memur emekçileri, aidat, bağış ve vergileriyle bugünün hazinesini dolayısıyla da Devletini yapmışlardır. Yarın ki hazineyi ve dolayısıyla da Devletini inşa edecek emeklileri ise bugünün emekçileridir. O halde Devletin devlet olması ve öyle de kalabilmesi için yerine getirmek zorunda olduğu en önemli görevin; bugünün ve geleceğinin bekası adına her şeyden önce yurdunda emekçi ve emekli güvencesini sağlamak olduğu, kendiliğinden anlaşılıyordur herhalde artık.

           
            İnce’yi yadırgayarak CHP’yi eleştirenler elbette olacaktır. Lakin hiç unutmasınlar ki bu defa ki aday doğma büyüme CHP’lidir ve CHP’nin de öz çocuğudur. Ve her şeyden önce de konuya şimdi bu gözlükle bakılmalıdır. Amerikan usulü bir Başkanlık yarışması içinde alışılmadık bir siyasa görüntüsü oluşuyor ki işte beni asıl rahatsız eden de budur kendi adıma.

            Nitekim Cumhurbaşkanlığı adayları, bulundukları seviyede artık partileri değil yurdun bütün vatandaşlarını temsil ettiklerini hiç unutmayarak, parti alışkanlıklarını, ucuz siyasetlerini ve jargonlarını derhal terk etmek zorundadırlar artık. İnanıyorum ki bu şartlara en fazla uyan aday, yurttaşından da en fazla saygıyı primlendirdiği oyuyla hak edecektir kuşkusuz.

            Alıştığımız Atatürk geleneğinin Türkiye Cumhuriyetinde geçmiş seçimler almanağına bakıldığında, 16 yıllık AKP iktidarıyla düşürüldüğümüz asosyal siyasa seviyesinin, Osmanlı’nın don döneminde ve iki Dünya harbi kargaşası sürecinde bile yurdumuzda yaşanmadığını söylemek zorundayız. Çünkü açık tarih bu gerçeği belgeliyor nasıl olsa. Acaba o dönemlerin siyasileri, devlet memurları, emekçileri, iş adamları, sıradan yurttaşları daha mı kültürlü, daha fazla mı saygılıydılar birbirlerine.

            İşte bu perspektifle önümüzdeki seçime bakınca; CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun ustalıklı tensibiyle güncel siyasada ‘dinsizin hakkından imansız gelir’ teşbihini de akla getiren bir bilirlikle, İnce sahneye sürülüverdi. Hani laf aramızda, İnce, tam da Erdoğan’ın uykularını kaçıracak bir adaydır işte. Milli görüş sahibi vatandaşları tatmin eden bir konuşmayla sahneye çıkan İnce’nin ise en azından verdiği; ‘senin üslubunda yarışacağız’ ya da ‘senin silahınla düello yapacağız’ mealindeki mesajıyla da centilmence topu rakibine atması, seviyeye uygun bir başlangıç bekleyen milli görüş sahibi yurttaşlarını, hem rahatlatıp hem de tatmin etmiştir.

            Böylece adaylık konusunu, bugün kabul gören siyasa matlubuna uygun bir başarıyla kapamıştır artık CHP. Ayni bağlamda kendisini eleştiren bir adayı, İnce’nin de ona teşekkürle belirttiği gibi, kendi seviyesinin üstünde en yüksek devlet makamına aday yapan erdem adamı Kılıçdaroğlu’nu biz de kutluyor, kendisine takdirlerimizi beyan ediyoruz. Ayrıca Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’a ‘al şimdi buldun belanı’ mesajını da kıvrak bir manevrayla verdiği, asla yadsınmamalıdır.

Başarılı bir liderlik tiradıyla iyi bir başlangıç yapan İnce’yi de kutluyor, vatanıma hayırlı olmasını diliyorum. Eh artık Erdoğan’ın uykuları daha da azalacaktır. Muhtemelen de uyku hapı almaya başlayacaktır bundan sonra artık. Erdoğan ve AKP den kurtulmadan, bölünmekten de kurtulamayacağımızdan, vatana hayırlı olsun o zaman! Çünkü artık aziz vatanımız, harami işgalinden acilen kurtulmak zorundadır. Şan ve şerefle başlayan Zeytin Dalının, klarnetli göbek havalarıyla son bulması, bağlamında şehit kanlarının karşılığı olmamalıydı. O şehitlerimizin aileleri, inanıyorum ki büyük aymazlığın hesabını, müstevlilere elbette 24 Haziran da soracaktır.

Zira ülkesinin Anayasasını, meclisini, milli kimliğini, özgün siyasi, laik sosyal yapısını, bağımsız ekonomik ve itibari varlığını ayaklar altına almış, vatandaşlarının yetkisiyle başladığı siyasi faaliyetine, yeminli olduğu bir milli görev olarak bakmayan, sadece kendi ve yandaş egolarını, ceplerini temsil den bir harami Hükümet, yönetiminde bulunduğu Devletin Hükümeti değildir ve asla olamaz da. Bırakın tarih yazmış yüce Türk ulusunu; böyle bir Hükümet ile herhangi bir milletin bile yoluna devam edebilmesi ve o milletin bir milli geleceğinin olması asla mümkün değildir.


Milli eğitimin özgün Türk kızı sevgili Akşener ise İnce’nin adaylığını hiç dert etmemeli ve asla da ittifaktan vazgeçmemelidir. Ve unutmamalıdır ki İnce’nin adaylığı kendi adaylığının önünü daha da açacaktır. Esasen ikinci turda nasıl olsa yine hep birlikte ortak adayı destekleyeceklerinden, hak yerini yine bulacak ve kısaca sıkıntı da kalmayacaktır. Öyle ya ortak amaç, netice itibarıyla artık karabasanımız olmuş bu müstevli misyoner Hükümetten, 24 Haziran’da kurtulmak değil midir???

                                                                                   Serendip Altındal







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder