5 Aralık 2017 Salı

AKILCILIK..

Tasavvur edebildiğimiz en yüce varlık akıl olduğuna göre, o halde en iyi beslemek zorunda olduğumuz da aklımız olmalıdır bilincine de sahibiz demektir. Ve hiç göz ardı edilmesin ki akıl sadece doğru bilgi ile beslenir. Çünkü her yanlışın bir doğru antitezi olduğundan, her yanlış ve/veya problem doğrusunu da kendi içinde taşıdığından,  doğruların fazlalığına sahip olan akıl, yanlışlarla nasıl baş edebileceğini de bilecektir neticede. Aslında MANTIK aynı zamanda HUKUK dolayısıyla da ADALET değil midir?

Bu bağlamda siyasi çerçeveye baktığımızda, son Zarrap davasına kadar iç siyaseti boyundan büyük bir açmaza kilitleyen Hükümetin, başında bulunan siyasetçinin zorunlu Atatürkçülüğü kendisine nasıl bir koruyucu zırha dönüştürmeye kalktığı gerçeği, bilelim ki bundan sonra, arkasında kirli bulaşık suyuna dönüştürdüğü partisini de dıştalamasıyla son bulacaktır muhtemelen.

Çünkü iyice batağa saplanmış ve bir yandaş menfaat çetesi haline gelmiş olan partisiyle bir ortak geleceğinin olmadığını çok iyi görüyordur, iktidardan vazgeçmesinin de bundan böyle mümkün olmadığını anlayan bir Erdoğan. Pekiyi hangi partide mi koltuk arar? O da sürpriz olsun! Esasen koltuk garantisi almadan da partisini terk etmeyeceğini kestirmek hiç de zor değildir. İşte işler o noktaya doğru hızla gelişmektedir artık. Zoraki Atatürkçülüğü nasıl ki 2000 den beri bildiysek, bu keyfiyeti de peşinen söyleyelim de sonra söylememiş olmayalım.


Akılcılığın olmazsa olmaz olduğunu, şeklen de ortaya koyan Sayın Feyzioğlu’nun önerilerine de kulak verirlerse; biran önce OHAL ve KHK’lardan kurtulup, bütün suçluları acilen yüce Mahkemeye sevk eden, Zarrap Davasıyla Devlet ilişkilerini tamamen sıfırlayan ve yeniden hukuk Devletine dönen bir davranış içine neden derhal girmek zorunda olduklarını, İnşallah anlamışlardır artık temennisinde bulunmak düşüyor bize de burada.

Yoksa başlarına nelerin gelebileceğini, sonuna kadar hamaset rüzgârının arkasında gerçekleri milletten gizlemeye devam etmekle, felaketten başka hiçbir yere ulaşamayacaklarını da nasıl olsa esefle anlayacaklardır hep birlikte yine. Ne ki bundan da şüphesiz en fazla, günahsız milletimiz ve doğacak çocuklarımız zarar görecektir.


PYD, Rusya sözde işbirliği aslında, Erdoğan ve Hükümetinin ikircikli tutumlarından iyice bunalan Rusya’nın kendi garantisini aramasından başka da bir şey değildir. Çünkü Rusya, ne yapacağı belli olmayan ve apaz gitmeyi bilmediği için de esen rüzgâra göre sürekli yön değiştirecek olan Erdoğan ve Hükümetine güvenemediğinden; şayet yakın bölgede ille de bir Kürt Federasyonu oluşacaksa, bunun kendi kontrolünde olmasını elbette istemek zorundadır da. Bu durumda ise Türkiye’ye, kendi hudut kanadının güvenliğini, daha da ikna edici olarak sağlamak zorunluluğu düşecektir ister istemez.

Yüce Atatürk’ün Dünya da bile emsali yokken ülkemizde 83 yıl evvel verdiği kadın haklarına atfen yapılan, Ankara’da ki Kadın Buluşması Etkinliği, gözlerimizi yaşarttı. Milletimin Amazonları tek bilinç, yürek ve bilek halindeydiler. Bu etkinliğe aracı olan CHP’yi ve Sayın Kılıçdaroğlu’nu kalben kutluyoruz. Millet duyarsız diyerek neredeyse milletten ihtilal bekleyenler unutmasınlar ki, bugün artık kadınları ve erkeklerimizle milletimizin tam bir devrim duyarlılığı içinde olduğu ve bu duyarlılığın gelecek seçimlere nasıl yansıyacağı da şimdiden anlaşılmaktadır.

                                                                       Serendip Altındal



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder