Şimdi timsah gözyaşları döken yedi düvel himayeli,
vatandaşın söz hakkını bile gasp eden, tek motorlu bir güdüm ile vatan bekasını
ketenpereye getirmeye aracı olan emperyalist kuyruklarının, yuh olsun
ervahlarına. Bir yanda 2,5 milyon mühürsüz eveti sisteme sokacaksın ve
bağlamında emperyalist çakallar eliyle koca Türk milletinin bekası, kapının
önünde aport bekleyen yaban kuzgunlarına peşkeş çekilirken, sonra da utanmadan,
patronlarınız tarafından ciddi olman istendiği için, eline yazılı olarak
verilen yeni yol haritanı okurken, ‘200 yıllık bir kavgaya son verildi’
diyeceksin.
Gülerler adama! Bu
oyunlar gözlerinin önünde bir Hacivat/Karagöz vodvili ciddiyetiyle(!) oynanıyor,
GAP toprakları Musevi ve Ermenilere fosur fosur satılıyor, aziz Türkiye’m yeni
Osmanlı ritüeline sokularak, dilim dilim bölünme hazırlığına alınıyorken, çakma
Komutanların arkalarında Atatürk’ün askeri yaftasıyla, kafa sallayarak dolaşan
süslü Paşalar, nerelerde saklanıyor hangi geyik muhabbetlerinde çene
yarıştırıyorlardı acaba? Yoksa yeni rantlı beklentiler üstüne döşeli masalarda
birileriyle şerefe kadeh mi kaldırıyorlardı?
Adına
seçim denilen ne ki aslı büyük bir AKP sıçımı olan Referandum sonuçları bile
daha tam alınmadan, her sandık açılışı evet oylarını eriten bir görünümde ve
YSK sonuçları ile yandaş medya sayısalları birbiriyle örtüşmüyorken, yangından
mal kaçırır acelesi ve kazandık edasıyla ortaya çıkanlarda, hiç mi katre kadar bile
utanma kalmamıştı.
Öyle ya hayırların daha fazla olacağı önceden belli iken –
ki en doğru tahmini, yani 1-2 puan farkla hayırların kazanacağını, yine Sonar
yapmıştı – sonucun nasıl olsa tam da 1-2 puan evetler lehinde olacağından,
nasıl bu kadar emin olabilirlerdi. Kimlerden bu garantiyi almışlardı da acaba,
sonucu bile beklemeden ortalara fırladılar. Ve her zamanki gibi karakucak
tabiriyle de yine milletin önünde açık düştüler, sefil bir görüntü çizdiler.
Hiç
uyuyamadığım bir gecenin şafağında ayağa kalkıp, kahvaltı bile etmeden saat
sekizde sandığın ilk müşterisi oluruz umuduyla eşimle birlikte, seçim odasının
önüne geldiğimizde, daha çok yaşlı başlı insanlardan, çiftlerden oluşan uzunca
bir kuyruğu, yine de beklemek zorunda kalmak, aslında beni sevindirmişti. Demek
ki o ahde vefa dolu yürekler de bizim gibi uyuyamamış ve gözlerini sanki
sandıkta açmışlardı. Bunun yurt genelinde çok hayırlı bir iştirak yüzdesi
oluşturacağı ise her halinden belliydi.
Önümüzdeki
yaşlı nur yüzlü başı örtülü kadıncağızla, vakur başı yukarıda, alnı dik beyaz
saçlı muhterem eşinin, sıralarını beklerken, birbirlerine hayırlar dilemeleri
bizi çok duygulandırmıştı. Yaşaran gözlerimizle sıramızı bekledik. Beni ve
eşimi emekli halimle sabahın köründe, bunca yıl sonra milli bekamız için evet
veya hayır demek zorunda bırakan kadere ve buna sebep olanların alayına içimden
lanetler okuyarak, sandık görevlilerine; ‘1919 da zaten bir kere hayır
demiştik, şimdi 1 milyar kere daha hayır’ demek zorunda hissettim kendimi. Bu
arada sandığın başındaki lider konumundakinin bir şeyler homurdandığını duydum;
ama anlayamadım, neyse ki fazla da bir şey diyemedi.
Bizim
gibi sabah karanlığında kalkıp, hayırlar olur İnşallah temennileriyle yollara
düşen yaşlı başlı çiftler ve diğerleri hiç olmadığı kadar bir özveri ve özenle
sandık başlarında yer alıp, vatan sevgisinin, ahde vefanın ne demek olduğunu,
Türk varlığının ise siyasetinde çok üstünde yer aldığını, yedi düvele bir daha
göstermişlerdir. Yaptıkları, ileride neler yapabileceklerinin de göstergesidir
aslında. O halde bir kere daha ‘ne mutlu Türk’üm diyene’ demek zorundayız şimdi
dostlar.
Bir
yanda hal böyle iken, tüm bu yürekleri sevgi dolu, sadık insanların
hayırlarını, sahte evetlerle değiştiren bir müstevli taifesinin Başbakanı
utanmadan nasıl zafer kazanmış sahte Komutanlar edasıyla balkona çıkabilmiştir,
şaka gibi. Bırakın yüz, suratı, takımlık kumaşı, adamda yırtık astar bile olsa,
en az iki defa düşünmesi gerekirdi bu durumda. Cumhurbaşkanı onu balkona salmakla,
tam da böylesi bir konumda kurtlar sofrasına yem olacağını da hesaplamış
olmalıydı herhalde önceden.
Akşam
oylar sayılmaya başladığında, şişirilen evetlerin çokluğunu görünce morali
bozulan eşime, ‘her zaman ki gibi önce sayıları şişirerek ters algı yaratmaya
çalışacaklardır yine’ demiştim. Çünkü yandaş medya bu işler için değil miydi
sonuçta. Tekrar bela olacak olan SEÇSİS manipülasyonu, sandıklara sahip
çıkılınca belki bir şekilde kontrol edilebilirdi. Bir siber saldırı da büyük
risk taşır, seçimi de tehlikeye atardı.
Emperyalist ise
mutlaka istediği evet yüzdesini almak istiyordu neticede. Aynen düşündüğüm gibi
de oldu. Hayırların fazla olacağını anlayınca 2,5 milyon evet oyunu
yamayıverdiler sisteme acilen. Bu iş için gerekli olan yaklaşık 20 dakikalık
duraksama, sayısal transferin en yoğun olduğu bir anda YSK’nın şaibeli ve acele
uyku moduna geçmesiyle hemen kendini gösterdi. YSK Başkanı birkaç kem kümle
durumu aklınca izah etmeye çalıştı. Ne ki bu da sadece kendisini kandırmaktan
başka da bir işe yaramadı. Oysa dijital dünyada 20 dakika bir asır gibidir. Bu
sürede ışık ötesinde yeni evrenler bile inşa edilebilir.
Sözün özünde
kazanan, Türk ulusudur yine. Üniter varlığının ve milli bekasının en değerli
varlığı olduğunun bilincinde olan yüce Türk Milleti, sağduyusunu ve yine
Dünyanın en büyüğü olduğunu bütün dünyaya bir kere daha ispat etmiştir. Vatanını
düşünceye kadar savaşmadan hiçbir emperyalist emele teslim etmeyeceğini bir
kere daha yedi düvelin kafasına sokmuştur.
Bilhassa metropollerimiz ve
Güneydoğu vilayetlerimizde yükselen hayırlar, kendileri üstünde oynanan çakma
Kürdistan oyunları aktivistlerine de attıkları muhteşem bir tokat olmuştur. Ne
var ki neresinden bakılırsa bakılsın seçimin bu noktaya taşınması, sandığa AKP
eliyle atılan bir PKK bombasıyla eş anlamdadır. Dolayısıyla seçimin iptal
edilmesi gerekir.
Aşağıda
Kılıçdaroğlu’nun seçim bildirgesini yayınladığım videonun bağlantı adresini
bulacaksınız. Kendinize birkaç dakika ayırın ve o videoyu izleyin. Sonra da
Sayın Kılıçdaroğlu’nun büyük siyasa kimliği ile kaptıkaçtı kardeşlerinkinin
arasındaki büyük farka empati oluşturuverin lütfen. Sağlıkla; ama hep başınız
yukarıda kalın. Çünkü kazanmış olan ve hep öyle de kalacak olan yüce Türk
Ulusudur sadece. Bırakın ne yaparlarsa yapsınlar elbette onlarında sırası
gelecektir…
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder