20 Ocak 2017 Cuma

SİNSİ PARILTILAR..

           Terör yaftalı IŞİD, PYD, PKK vs. her neyse, siyasanın emperyalist ucubesini, Ortadoğu’ya egemen kılmak üzere teşkil edilen sırtlan mangalarına, önce paralı asker toplamak gerekiyordu. İşte süreç içinde bu sürüler yeterli oranlarda devşirildikten sonra, var olan ulus Devletleri paralayarak, farklı kulvarlar, renkler ve formatlarda yerel Federasyonlar kurmak üzere sahneye bir anda sürülüverdiler.

            Çoğunlukla günahsız kanları döküldü, aileler bölündü, şehirler harap oldu ve milyonlarca evsiz, yurtsuz mülteci çoluk, çocuk yollara düştü, heder oldu, daha da beter oldu. Istıraplarından sorumlu emperyalist Batı ise bu mazlumların çektikleri acıya duyarsız kaldı. Ve geçen süreçte Ortadoğu’nun daha önce çizilen yeni yüzü, yavaş yavaş belirmeye başladı. Hikâyenin gerisi de bildiğiniz gibi halen yazılıyor. İşte bu yeni yapılanmayla oluşacak vahim geleceği, önemi itibarıyla doğru yorumlaması, TSK’mızın, bugün Suriye’de olma nedenlerinden birisidir.

            Diğer nedeni, çok daha öncelerinden beri iğneden ipliğine, emperyalist payandasıyla başımıza musallat edilen çakma Kürt Federasyonunun tetikçisi olan PKK Lejyonunu da besleyecek olan, Suriye, Irak sırtlarında oluşturulmaya çalışılan Kürt koridoruna iltihakın önünü kapatarak, sınırımızda oluşacak ve bize de bulaşacak olan sıtma bataklığını da, oluşamadan kurutmaktır.

            Temel konu İslam olunca; en zengin ve stratejik statüye sahip Ortadoğu’da, Dünya hükümranlığı adına emperyalist egonun ömrünü uzatmaya yönelik en kullanışlı aracın, Vatikan uzmanlarınca iyice irdelenip, manipüle edilerek şirazesinden saptırılmış bir İslam olacağı da anlaşılmıştır. İşte bu nedenle de bizim de hatırı sayılır bir azametle içinde olduğumuz bu bölgede, yeni bir sanal İslam’ın yüceltilmesi elzem olmuştur.

            Ve aynı bağlamda Ulusal Bekamızın devamı için olmazsa olmaz olan, Kemalizm ve banisi Atatürk, nasıl istenmeyenler listesinin başına oturtuldularsa; Hz. Muhammed’in Sosyal İslam birliği ve İslam’ın özeği olan Ehli Beyt de aynı nedenlerle kara listenin başına alınmıştır.

Çünkü hesaplarına göre şayet bu ögeler dıştalanmasalardı, büyük umutlar besledikleri çakma İslam projesi, tavuk yemine dönüşürdü. Şimdi bu projeye yakın bir gelecekte sahte bir Peygamber bulacakları da kesindir. Öncelikli adayları Gülen idi; ama malum sebeplerle bu iş şimdilik yattı, artık zaman ne gösterir bilinmez. Bakarsınız Erdoğan’ı yapıverirler!


            Çoğunlukla yetişme çağında ki gençlerden oluşan İslam yaftalı terörist ordularına yeni müritler bulmanın, Batı’da daha da kolay ve ucuz olabileceğini tespit ettiler. Çünkü altyapı zengini yani daha bilgili ve danışacak büyükleri olan Müslüman geleneğe sahip, duayeni bol bir çevrede yetişen gençlere sanal İslam’ı benimsetmek, Batılı cahil, o kadar fazla da yeni şeyler öğrenmeye iştahlı ve gizem bahçelerinde gezinmeye de hayli meraklı gençlerin yanında, deveye hendek atlatmakla müsaviydi.

            Bu bağlamda, en ideal araç olan uluslararası NET i  (Internet) kullandılar. Sanal kimlikle, iyi lisan bilir, sahte Vatikan İmamlarını sosyal medyaya saldılar, hedefe alınan saf gençleri de kızlı, oğlanlı çeşitli mizansenler, senaryolar, binbirgece, cennet ve cehennem fantezileriyle iğfal ederek, onları adaletsiz dünyayı düzeltecek sanal kahramanlara figüre ederek,  tuzak-kamplarına dâhil ettiler.

Batılı emperyalist düzenin teslimiyet varoşlarındaki betonarme fakirhanelerinde, yoklukla; ama çaresizlikliklerini unutturmak için de alıştırıldıkları uyuşturucularla büyümeye çalışan bu genç çiçekler, böylece terör bahçelerinde açamadan solup gittiler, gitmekteler.

Doğulu Müslüman gençlerin küçükken Doğuda ki eğitim kamplarına düşenlerinin dışında kalan daha yetişkinleri - ki bunlar çoğunluktur -  ise alacakları yeşil Dolarlarla ilgileniyorlardı aslında sadece, zira onların kafaları, çevrelerinde mebzul miktarlardaki din sarraflarının çakma tanrı safsatalarıyla yeterinden fazla doludur esasen. Bütün bu garipleri haralardaki sığırlar gibi güden kara maskeliler ise düştükleri tuzağın farkına varıp ayrılmak isteyenlere vahşet dolu işkenceli ölümler tertipliyor, vesileyle diğerlerine de korku salıyorlardı.

İşte bir yanda bunca uğraş verilip, paralar dökülüyorken, elbette ana hedef olan Türkiye’de de Yeni Osmanlı dümeniyle karışık, irticai İmamet dönemine geçilmeliydi. Bunun içinde iradeyi tamamen kendi elinde toplayacak bir çakma Başkana pardon Sultan’a ihtiyaç vardı. Ama her şeyden önce de Anayasa buna geçit vermeliydi. O halde öncelikle anayasa ve bilhassa da ilk dört maddesinden kurtulunmalıydı.

Nasıl mı? 15 Temmuz kurgu darbesinin ürünü OHAL ve KHK’lar işte bunun için vardılar. Mecliste salt iyi niyetinden başka, eti, butu yeterli olmayan CHP’nin dışında, başka da işe yarar muhalefet olmayınca, bu günlere gelmemiz hiç de zor olmadı. Peki, hepsi bu kadar mı? Hayır, hiç sanmıyorum. Bekleyelim ve bu filmin sonunu, Emmioğlu + Vatandaş  = Ordumillet bileşkesinde hep birlikte görelim.

Bu Bahçeli denen adamı is anlamak mümkün değil. Ahın gitti, vahın bile kalmadı yadigâr. Hala arkasında partisi bile kalmayan bir koltuğa yapışıp oturuyorsun. Hiçbir kıymeti harbiyenin olmadığını, aynaya baksan da anlayacak halin yok nasılsa. Bak o zaman yakın koruman haline gelen çevrendeki AKP’lilerin, bilhassa da Binbirali ile Erdoğan’ın, sana kahredici bir istihza ile bakan gözlerine. Ve içlerinde yanıp sönen ikircikli o sinsi parıltılara. Aslında vicdan, ahlak yani akıl taşıması gereken bölgende, belki sen de bazı kıpırtılar hissedebilirsin…

                                                                                   Serendip Altındal



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder