29 Ocak 2017 Pazar

AYRIKOTUM..

             Hangi sapkın kafanın rüzgâra savurduğu bilinmeyen; ama hukuksal bir tarafı olmadığı gibi birbirini çizen maddelerle de dolu böylesi bir ucube Anayasa taslağına bakınca, aklı başında her Âdemoğlunun irkilmemesi mümkün değildir. Acaba diyorum, yoksa Bahçeli mi ruhunda gizlediği Şeytana karalattı bu uçuk ve aptalca taslağı diye soruyorum da kendime.

            Oldubittiyle Meclisten alelacele geçirilen taslağın kaçık maddelerine bakılınca da dejenere bir ruhun bu soğuk esprisi, bir Mafya tokadı gibi çarpıyor adamın suratına. Yoksa şaka mı bu, diye de düşünüyor insan elinde olmadan. Asgari müştereklerde bile kabulü olmayan, buna rağmen azami müştereklerde anlaşmaya zorlayan böyle bir tasarının, ülkemi ancak salt bir Mafya cennetine dönüştüreceğinin, sıradan bir vatandaş olarak ve kimseden yardım almadan yine de bilincine varabiliyorum.

            Ve kendi adıma da çok iyi teşhis edebiliyorum ki sadece referandum böyle bir geçiş döneminin realize edilebilmesinin önünü alabilecek tek araç olacaktır. Diğer sıradan vatandaşlarıma da zorunlu olarak, gözlerini dört açmalarını, milli müktesebatlarının her şeyin üstünde olduğunu, bunu pekiştirenin de Anayasamızın asla değiştirilemez ilk dört maddesi olduğunu, önemle ve özenle bilhassa belirtmek istiyorum.  

Milli Müktesebatımızın ilelebet muhafaza edilebilmesinin tek yolunun da, tam bağımsız, Kuvayı milliye ruhu taşıyan milli bir Atatürk Meclisi olduğunu, kendilerinin ise yüce Türkiye Cumhuriyetinin Türk vatandaş kimliği sahibi bireyleri olduğunu, biran bile akıllarından çıkarmamaları gerektiğini ve bu bağlamda da onlara, tahrik ve iğfal edici yalanlara kanmamalarını, muhaliflerin oyunlarına asla gelmemelerini tavsiye etmek zorunda olduğumu da hissediyorum.


ABD Trumph ile yeni bir siyasa arasında veya klasik Amerikancı siyasetin marjinalleşmesi aşamasındadır. Nitekim Federasyonlarda ilk çatlaklar belirmeye, federatif birlik giderek alarm vermeye de başlamıştır. Daha önceleri de defalarca yazdığım gibi ABD’nin gelecekteki günahlarının da sorumluluğunu taşımak istemeyen Federasyonları, ayrılık temayülleri göstermeye ister istemez başlayacaklardı esasen. Bayraklarında acaba yıldız kalacak mı, yakın zaman, özellikle de Trumph geleceği, bunu da bize gösterecektir nasılsa.

            Yeni bir Dünya harbi arifesinde bize bakıyorum da, milletçe kandırık olmuşuz. Hala aynı havadan gidiyoruz. Kıçı sıkışan ben kandırıldım diyor. Yani bu bir özür dilemek mi oluyor şimdilerde. Menfaat aslında egodur. Bebek bile egoyla doğar. Doğuşundan itibaren anasının memesini araştıran bebeğinize empati oluşturun, sizde anlarsınız.

            Yani ego her canlının ki buna bahçemdeki ayrıkotu da dâhil olmak üzere – ki bırakın vatanımı, bahçem kuruduğu zaman onu bile arıyorum - ayrılmaz bütünüdür. Egosunun ihtiyaçlarını ya da ihtiraslarını eksiksiz yerine getiren, bir ifadeyle akıllıymış. Oysa ona akıllı denmez. Akıl farklı bir şeydir, ahlak, adalet ve mantıkla özdeştir. Zaman ve tecrübeyle gelişir, anlam kazanır, sahibini yüceltir. Akıllarıyla yücelmiş kişileri analiz edince, onlarda egolarının asla ön planda olmadığını, şaşılacak bir isabetle hemen fark ederiz.

            O halde benmerkezinin doğrultusunu, yaşam felsefesi yapmış, ‘BENDEN SONRA TUFAN’ diyen birisine, şimdi nasıl akıllı diyebilirsiniz? Her Dinde kötülük sembolü olarak var olan Şeytan, gerçekte egonun sembolüdür. Ve doğuştan itibaren var olan egoya, yani ilkel akla işaret eder. Dolayısıyla Şeytana da akıllı denemez aslında. Tıpkı kafası sadece meluna, menfura, şirke çalışana da denemeyeceği gibi. 7X24 aldatıp durun kendinizi; ama düşün bu milletin yakasından. Hz. Muhammed tabiriyle de; sizler biatkârsınız, imankâr değil. Çatlak kerestenizden çatı bile onarılamaz. Sizin kuşunuz dahi bu millete ötmez.



            Rusya Suriye de Kürt özerkliği istiyor diye tu kaka mı oldu şimdi. İster ister sen kendine bak. Senden de neler istiyorlar, her isteneni verirsen sana ne kalır ki. Hani meşhur laf vardır, “ha sana, ha bana ….m kaldı Hasan’a”. Suriye başka, Türkiye başkadır. Yüz yıl geleneği çok partili Demokratik Cumhuriyet sistemi ve Anayasasıyla halvet olmuş bir Türkiye ile bir Arap Otokrasisini, nasıl aynı kefeye koyarsın. Onlar henüz deneme, yanılma ve ümmet dönemindeler. Yani onlarda henüz ne eksen biçersin.

            Karşında ümmet ilkelini aşmış koskoca bağımsız Kemalist Türkiye Cumhuriyeti var. Akıllı ol da bunu bütün ilke ve erdemiyle muhafaza etmeye bak sen. Bak ki kimse senden, sen vermedikçe zorla bir çöp bile alamasın. İşte herifler sizleri kullanarak boşuna mı yüz yılın kültürünü aşağı çekerek, aradaki farkı yok etmeye çalışıyorlar sanıyorsun. Yani sen de onlarla aynı seviyede, aynı masaya yatasın ki sen de aynı sırtlanlara meze olasın. Akıllı ol da öyle olma! Ya da yok ol! Keyfin bilir! Ama Türk Milletiyle olmaz o düşündüğün.

            Hele de Atatürk gibi bir insanüstünden kutsal bir emanet almışsan. Akıllı olacak, onu ebediyen muhafaza edecek, ite, bite, meluna, çakala harcatmayacaksın. Adam sizlerden oluşan bir ümmeti, Ortadoğu adlı cadı kazanının dibinden çekip, Cumhuriyet şemsiyesinin milli güvencesi altında, özgün bir ulus millete dönüştürdü. Yine de o kazanın dibine yatmak istiyorsanız, layığınızı sizde bulacaksınız nasıl olsa.

            Burası Ortadoğu’dur bugünden yarına kimin ne olacağı hiç bilinmez. Sen ki tarihin eblehe verdiği ve bir daha da vermeyeceği bir şans olan Atatürk ve onun mirasını mı reddediyorsun? Unutma ki senin de yaşam saatin bir gün duracaktır.  İnsanoğlu ölmekten değil; ama nasıl öleceğinden korkar aslında. Bir yatağında mışıl mışıl yarı uykuda, ailesiyle vedalaşarak ayrılmak var. Bir de bazı sapsız, yüzkarası Derebeyleri gibi sokaklarda çuval döküntüleri halinde, dağılarak, reziline ve definsiz çukura atılmak var.

Yani donsuz doğdun, öyle de gideceksin. Çünkü sende bir gün o tellağın önüne çıplak ve cansız bedeninle yatırılacaksın. Vasiyetin bile olsa, yine de adam seni bildiği gibi evirip, çevirip, biçimine göre de ovalayacaktır. Hele bir de FETÖ’cüyse yaptı Allah işini artık. Çünkü tarih sizin kafalar için hep bir tekerrür olmuştur, öyle de kalacaktır. Zira ne hazindir ki o fasit dairenin dışına çıkacak yetiniz ve yeteneğiniz yoktur.

Bak çevrendeki modası geçmiş, kalkınmış Batı da ise kemikleri bile kalmamış lider bozuntularına, belki ne dediğimi daha iyi anlarsın. Sizler geçmişinize mum tutmaya çalışıyorsunuz. Oysa ötekilerin güneş hep önlerini aydınlatıyor ve ona doğru gidiyorlar. Arkalarında bıraktıkları karanlık ise, yeni çıkmaz sokaklara sapmamaları, tuzaklara, kör kuyulara düşmemeleri için muhteşem bir eğitim oluyor sadece. Ah keşke biraz bir şeyler öğrenebilseydiniz o yüce Atatürk’ten. Yine de geri kazanım şansınızı kullanmak isterseniz, NUTUK ile ama anlamak üzere okuyarak başlayın o zaman.
           

            Yani neresinden bakarsan bak; ama önce bu gözlükle bakman gerekiyor kendi habitatına ve çevrende ki o bitmez ego kavgasının tarih boyunca komplo bazlı yaşam öyküsüne, arkadaş. İnanırsın veya inanmazsın; ama bil ki dediklerimi sonunda, aynen sende yaşarsın…
                                                                   
Serendip Altındal


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder