9 Aralık 2016 Cuma

PARTİ PROGRAMI..

           Devletin giderek artan kimlik zafiyeti, bütün sosyal varlığımızı etkilerken sporumuzu, özellikle de yüz yıldan fazla oynadığımız futbolumuzu da boş geçmedi. Neticesinde BJK’mız, şaibeli AB enigmasının, özeli bile tartışmaya açık cinsi bozuk bir hakem döküntüsü, paralı asker tarafından bağıra bağıra AB dışına atıldı. Ve AB’li Napoli ile Benfica, üst gruba elele çıktılar daha doğrusu da taşındılar.

            Bu menşei, suratı gibi karanlık hergele, kendi vatandaşlarının bile yüzkarası olduğu nedeniyle, bilin ki şaibeli maçların aranan hakemi olarak yaftalanmıştır bundan böyle. Ne ki kendisi gibi kaybedecek herhangi bir değer mefhumu olmayanlar için bunun hiçbir anlamı yoktur. Böylesi bir şerefsizlik, onun umur meselesi bile değildir aslında. Üzülme BJK sen kaybetmedin, hakkın gasp edildi sadece. Bilesin ki sen sapına kadar onurlusun ve gerisini de onursuzlar düşünsün artık.
           
            Aslında birileri AB ve ABD ye posta koyduğunu sanıyor ve bununla avunup bebeleri kandırıyorken, anlı şanlı bir Türk takımı, aynı şartlarda; ama tarafsız hakemlerle 100 defa oynasa 90 defa yenebileceği bir takıma, şaibeli, rastlantısız hakem kararıyla ve AB içinde asla emsali olamayacak bir duyarsızlık ve saygısızlıkla elenmek zorunda bırakıldı.

            Yani değil Türkiye’mizi, şampiyonluk grubunda bileğinin hakkıyla ülkemizi temsil etmeye hak kazanmış BJK’mızı bile aralarında istemediler. Bu da devlet olduğunu iddia eden, üstüne üstlük bir de kendince menkul bir Başkanlıkta da gözü olan, ihtirası tavan yapmışlara kapak olsun.

            Yüce Atatürk’ün talebelik yıllarından itibaren kendisine idol olmuş ve sonuna kadar ilişkisini kesmediği kulübü BJK’mıza atılan AB şamarı, aslında bütün milletimize atılmıştır. Ve hiç kuşkusuzdur ki bu keyfiyet, en güncel temadır bugün. Üstüne de başka ne söyleyelim, ne yazalım ki. Hepsi de bildiğiniz safsatalar, boş adamların boş zırvalarının tekrarı olacaktır yine nasıl olsa.


            Artık şamar yemeye alışık bir toplum olduk herhalde ve ezcümle. Adam sahilden sapanla ağaçlarında kuş avladığı adalarını, düşmanına silah bile atmadan teslim ediyor. Ondan sonra vatan, millet, Sakaryalı hamaset edebiyatı gırla gidiyor. Haydi, canım geçiniz. Hala dinleyecek misiniz bu palavracıları. Başkanlık paradoksuyla sallamaya devam edin siz. Devlet olup da ülkenize yaptığınız başka da bir hayır yok nasılsa.

            Dolar mevzuatına gelince, garibanın ki bu takımda ben de orta saha oynuyorum, yastığımızın altında Dolarımız vardı da bozdurmadık mı? Neden kendi Dolar cukkalarınızı millileştirmeyi düşünmüyorsunuz. Birisi dünyanın en zengin siyasetçileri arsında yer alıyor. Diğerinin gemicikleri para basıyor. Cumhurun başı neden Boşbakanı ile beraber elele önce kendi ve ailelerinin fazla Dolarlarını bozdurmayı düşünmezler. Siz başlayın da emsal olun millete; ama göstermelik yapmayın bunu da, sonra da vatandaştan beklemek hakkınız olsun. Size de delikanlı desinler hiç olmazsa!

            Oysa şimdi tam zamanıdır, ulusal ihtiyacımız olan adımları atabilmek için. Ne var ki bunun içinde; attığı her adımın bilincinde olacak, sözüne güvenilir, içi dışı bir, açık hesap verebilir, emperyal amaçlara alet edilemez, uluslararası saygınlığı olan, adil, sağlam kişilikli ve öze dönük tam bağımsız Türk kimliğinin müktesep hakkı olduğuna, Türk vatanının bölünemezliğine iman etmiş; adı her ne kadar Atatürk olamasa da, aynı hamurdan bir lider kimliğine, acilen ihtiyacımız vardır.

            Şayet çevrenizde böyle bir aday varsa, gelin onu hemen lider yapalım. Ve hiç unutmayalım ki şayet Atatürk bugün yaşıyor olsaydı, aslında böylesi bir durumla asla karşılaşmayacak olsak bile vaktaki karşılaşmış dahi olsak, kim bilir bu durumdan nasıl ikinci bir kurtuluş zaferi yaratabilirdi acaba yine? Bunu düşünmeden edemiyorum. O halde vasiyeti üstüne bizde Atatürk gibi düşünelim o zaman!

           
            Abdülhamit’in 33 yıllık dumanlı istibdat dönemi ve karakteristiği tetkik edilirse, bizim Erdoğan ve icraatlarına nasıl cuk oturduğu da hemen görülecektir. Abdülhamit’in geçmiş istibdat döneminde yaptıklarının, Erdoğan başkanlığında yapılacak olanlar cephesinde, AKP’de neden parti programı olarak ele alınmış olduğu, muhtemeldir ki artık ülkemizin güvercinleri tarafından da anlaşılıyor olmuştur.

            Bir de uzatmalı yılan hikâyesine dönüştürülen 15 Temmuz var ki deme gitsin. O günden bu yana çok sular aktı hala kapalı duran dosyaların altından. Çok yaygara yapıldı, yapıldı da ne oldu. FETÖ temizliğinden başka – ki o da tam değil, kısıtlı - ortaya çıkan hayır olmadı. Peki, bunda AKP payı neydi. Ne öğrendik ki bu konuda.

            Araştırma komisyonu kuruldu da biz neyi öğrenebildik. Baş tanıklara soru bile sormayan nasıl bir araştırmaydı bu. Aslında FETÖ imzalı başlayan birinci perdesi, AKP imzalı sona eren iki perdelik bir oyundu bu. Belgelemek mi istiyorsunuz? Şimdi bakın o zaman, sonu belirsiz yahut da bütün engeller bertaraf edildikten sonra meclisin anahtarını yeni AKP Hükümetine devredecek bir erken seçime kadar sürecek olan OHAL’e ve o güne kadar aralıksız çıkartılacak KHK’lara, anlarsınız!!!

Neden mi o güne kadar? Çünkü çıkan KHK’lar, otomatikman yasallaşacak da ondan. Yoksa sol el sağ eli keser mi sanmıştınız. Yani yeni seçimle OHAL Anayasa ve CUMHURİYET bitecek, AKP gidecek yeni Başkanlı AKP gelecek. İşte oyunun aslı budur. Olay kendini belgeliyor aslında. Ben söylemiyorum; ama tasarım bu. Ee artık bundan sonrası da Türk Milletine kalıyor…
           
                                                                       Serendip Altındal



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder