13 Eylül 2016 Salı

KILIÇDAROĞLU'NA..

            Demokrat maskesi altında, ihanet şebekeleri haline gelmiş Belediyelere arka çıkan CHP li Milletvekilleri, midemizi bulandırıyor. Konu şayet vatansa ben yerim o CHP’li demokrasiyi. Vatana ihanet içinde olan ve bu defalarca belgelenen Belediyelerin elbette devlet eliyle içlerinden denetlenmesi gerekmektedir.

            Devletsen milli müktesebatın adına böylesine, gerekirse kayyum atarsın, o da sorunu çözmezse kapısına zincir de vurursun, aynen de prangalı mahkûmlar gibi. Çünkü bunu fazlasıyla kak etmişlerdir. Şimdi kimse da bize demokrasi dersi vermeye kalkmasın. Aslında da yine kendisini aldatmasın. Önce baksın etraftaki o demokrat dediği toplumlara da, bu tarz sorunlarını nasıl çözüyorlar, belki kendisi de bir şeyler öğrenmiş olur bu fırsatla da.

            Yurdumu bölmeye çalışan emperyalist beslemelerine destekleri tescillenmiş olan bu belediyelere, Atatürk’ün partisi ve Cumhuriyetin kurucusu CHP içinde hala destek çıkanlar varsa, deniz bitmiş, balık da kavağa çıkmış demektir artık. O zaman da dur bakalım demek gerekir, özgün vatandaş ambiyansıyla. Bu da öyle kurusıkı, dertleşme nüanslı birkaç kelime ile de olmaz. Zira durum olduğundan öte de vahimdir.

            Bu konuda sayfalar da oluşturabilirim. Ne var ki her şeye rağmen Atatürk’ümün Partisi ve Cumhuriyetimizin kurucusu olan bu partiye yine de saygım var. Bu konuda daha fazla söylemek içimden gelmiyor doğrusu. Nasıl olsa muhalifler yine fırsatı kaçırmayacaklardır. Eeyy Kılıçdaroğlu, beni lütfen daha fazla söyletmeyin. Arif olan anlar.

            Demokrat olduğunu söyleyen ve partini - ki o bizim de partimizdir - temsil eden façası bozuk bölücülerle ya sen de birliktesin ya da onlara karşısın. Şayet karşıysan da tavır almalısın ki millet ikna olsun. Yoksa Atatürk eyyamcılı, ikircikli politika yapıldığı sanrısı doğar ki bunun ne anlama geldiğini, bir parti Başkanının da çok iyi düşünmesi gerekir.

            Yıllarca beyanları, imzaları ve kanımızı donduran FETÖ işbirlikleriyle vatana ihanet içinde olduğunu yediden yetmişe her vatandaş bireyin kafasına yerleştirmiş olan Erdoğan ve AKP Hükümetine, zerre kadar güvenim yoksa da, aslında o da yeterli olmayan kayyum konusunda hak vermemem mümkün değil. Buna rağmen aksini söylemek doğru olmaz ve bana da uymazdı.

            Özellikle de emperyalistin hedefinde olan Güneydoğuda ki bu Belediyeler, Türkiye Cumhuriyetinin Belediyeleri olmaktan çıkmış PKK federasyonlarına dönüşerek, nifak ve şer yuvaları oluşturmuşlar, uyuduğumuz anda boğazımızı kesmek üzere de sinsice uygun zamanı beklemektedirler. Ve aynı bağlamda bugüne kadar ki bütün PKK yapılanmasında ve neredeyse bir savaş halinin oluşmasında, verdikleri katkılar, yedikleri bütün herzeler de belgelenmiştir.

            Hal böyle iken, şimdi nasıl olur da emperyalist beslemesi, ötesinde de milletvekili yaftalı HDP ajanlarına, Atatürk’ün Partisinin şerefli amblemini taşıyan bazı milletvekilleri, ortak savlarla eşlik eder, arka çıkarlar. Ve o partinin Başkanı ise nasıl olurda bu duruma seyirci kalır. Anti milli davranışla demokrasinin ne alakası vardır, bunu hangi akıl iddia edebilir.

            Sen kapını mandacına ardına kadar açıp, Türk vatanının şehirlerinin anahtarlarını, Lejyoneri olan PKK eşkıyasına teslim edip sonra da Vatan, Millet diyeceksin, bak bunu hiç yemezler. ‘Hadi canım geçiniz’ derdi rahmetli büyük ustanız. Şayet inandırıcı olmak ve öyle de kalmak istiyorsan, partinde yuvalanmış ve hıyanet şerbetiyle beslenen bütün yabanları acilen tasfiye edersin. Şayet bunu yapmaz veya yapamazsan da onlarla aynı şerbeti birlikte içmekte olduğunu elinle tescil ediyor olur ve bitersin. Böylece, ümit veriyorken sana da yazık olur kardeşim.

            Paralele çizilen dikey de bir doğrudur ve arada bu doğru da olmazsa olmazdır hani. Çünkü her zaman kavşakta (sapakta) yolu keser ve gideceği doğru yolu da gösterir insana. Milliyetçi Vatan Partisinin bile neredeyse Erdoğan’ın himayesine girip ondan himmet beklediğine, Bahçeli’nin MHP’sinin de ondan farkı kalmadığına göre; yoksa CHP de Washington DC ile gizli bir anlaşma mı yaptı diye düşündürüyor Şeytan. O zaman desene milli Muhalefet diye bir şey de kalmamış oluyor. Bu durumda da Ordumillet den başka da vatan müdafisi kalmamış demek olur ki; Ya Allah Bismillah o halde.


            ‘Ve işte o zaman, güler yüzlü tatlı dilli munis adam bir dev kesilirdi’ gerekçesiyle asılalım yularlara, zıplayalım üzengilere yine ve başlar yukarıda, milli imanla dolu göğüslerimiz ileride, haydi Bismillah. Gazamız mübarek olsun yine Emmioğullarım…


            Encamını gördüm ki bendensin
            Bende senin kanındanım bilesin
            O halde bırakma tek başıma da beni üzme
            Gör, kanım bile akıyor ağlayan yüreğime        
            Gel o zaman el ele sarılalım
            Ve bizi vatansız koyacaklara
            Bunun hesabını soralım
            Bak vatanın bağrına düşman dayamış yine hançerini
            Ama delemez bu ahde vefa yüklü çelik bedeni
            Sen, ben, o biz kâfire yeteriz
            Çünkü aynı ORDUMİLLET ve her daim aynı tek bedeniz…
           
                                                                                   Serendip Altındal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder