4 Mayıs 2016 Çarşamba

CURUH..

Dün basın özgürlüğü günüydü. Bilhassa da ülkemizdeki yandaş basının kendisine yararlı olacak çıkarımlar yapmış olması gereken, anlam ve önemi içeren bir tarihi gündü anlayacağınız. İnşallah kendilerine yararlı çıkarımlar yapmışlardır(!) arkadaşlar. Biz yine de umutvar olalım. Öyle ya, şayet umudun varsa, demek ki yaşıyorsun.

Başbakanlık makamında oturan zatın, o makamın yetki ve yargısına sahip olamadan o koltukta, muhtemelen de “buna da şükür, daha beteri de vardır” düşüncesiyle, taşınamaz onur kaybına rağmen oturmakta ki ısrarı, sadece kendi epikürist, makyavelist tutkuları nedeniyledir. Boş laflarla kimseyi de kandırmaya kalkmasın. Kendisi de en az, partisinde kişilik kaybında olduğunu iddia ettikleri kadar ahlak dumuruna uğramıştır. Hiç boşuna da eyyam üretmeye çalışmasın. Nafile yere umutsuz bir ihtiras, önce kalbi yıpratır ve ömrü kısaltır sadece, söylemiş olalım da! Meraklısı kendine de pay çıkarsın.

Artık yolunun sonunda ki, AKP adlı emperyalist beslemesi akil(!) grup kendi içinde didişirken, MHP de ise henüz ne zaman patlayacağı belli olmayan saatli bombaların döşenmekte olduğu da kesinleşti. Bu konuya da neresinden bakarsak bakalım, her iki partide de çok iyi tanıdığınız, lider konumlu zevattan topyekûn kurtulmadan, ülkemizin siyasi bir huzura kavuşacağını beklemek, iyimserlik ötesi ebleh’i bir saflık olacaktır. Siyasi huzur aynı bağlamda milli birlik ve milli huzur da demektir. Böyle alınca da bu huzurun, vatanımızın milli müktesebatı ve bekası adına umut taşımamız için, ne denli önem içerdiği de kendiliğinden anlaşılmaktadır.

Birileri beğenmiyor olsa da, Atatürk’ümüzün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin, anayasası ile pekiştirilmiş laik cumhuriyet yönetim modeli, sadece Türksel genetiğimiz bağlamında değil; ama herhangi bir ulus devletin güvenliği ve yönetimi perspektifi açısından da en akılcı modeldir. Esasen milli Anayasamız üstündeki oyunlarla, kahırlı hale elbirliğiyle getirilmiş ülkemin, içinde bulunduğu bu durum da geçicidir. Ve asla fıtratı olmayacaktır.

Bunu anlamak için de afakî zırva dolu hezeyanları dinlemene, uzaklara bakmana, az sayıda milli ve yabancı basını okumana hiç gerek yoktur. Sadece sokakta kendi arasında konuşan, arada sırada tutulan mikrofonlara da yüreğindekini haykıran vatandaşlarına kulak kabart yeter. Ülkenin gerçeğini hemen anlarsın.

Sana gelince Demirtaş denen canlı bomba ya da patlamış mısır torbası imalatçısı boş kova, “Parlamentoyu halk kurar” diyorsun. Ulan hangi halk! Kalk da etrafına bak! Halk olarak gördüğün seni lideri olarak kabul etmiyorken, sen hangi halktan bahsediyorsun hala. Güneydoğu Anadolu’muzda kazdığın bomba çukurlarını, sahiplerini gasp ederek sığındıkları evlerde, korkudan altlarını ıslatan eşkıyanı, halkım dediğin insanlar askerimize elleriyle gösteriyor, o çukurları kendi canları pahasına askerimizle birlikte kazıyorlar. Halkım dediğin yoksa İsrail, ABD, AB, Ermeni, Yunan diasporası mı? Amerikan askeri üniforması taşıyan, çoğu sünnetsiz tetikçi köpeklerine, ne kadar halkım diyebilirsin. Safındaki keskin nişancıların, çoğunlukla Ermeni oldukları, daha yeni deklare edilmedi mi?

Bir de HDP’yi meclisten tasfiye edecekler diyorsun. Sizler gibi canlı bombaları, yok birde içlerinde taşısalardı hala. Elbette tasfiye olacaksınız, elbette dokunulmazlıklarınız kaldırılacak ve sizlerin oluşturduğu CURUH o meclisten kazınacak. Partiniz kapanacak, elbette mevcudiyetiniz silinecek ve tarih bile olamayacaksınız.

Sizler gibi konfederatif bölücüler, asalaklar, kanı bozuklar, sadece meclisten değil, hem de bütün vatan sathından, yaban köklerinizle birlikte temizleneceklerdir bilesiniz. Çünkü bu vatan Türk’ün de, kendisine Kürt, Gürcü vs. diyenlerinde ortak ve ileride mezarları da olacak, onun tüm müktesep haklarına sahip oldukları, ortak ve mukaddes tek vatanlarıdır.

Uyanın ulan artık. Bakın irtikâbı, vatandaş kandırmayı yönetim biçimi haline getirmiş AKP bile uyandı sonunda, bundan sonra kimin kucağına oturacaksınız. Hele güvendiğiniz ABD&AB Gladyosunun da kıçında başka parmaklar varken. Herifler sürekli prostat kontrolündeler ve aşırı rahatsızlar. Yakında oturacak kucakta bulamayacaksınız. Sonra da dıral dedenin düdüğü gibi ortada kalıp, çocuklarını öldürmeye kalktığınız yüce Türk Ulusundan şefaat dileneceksiniz. Şimdi bunu da iyice yerleştirin o aymaz kafalarınıza artık.

Sonunda AKP’li çakaralmazlar da gerçek kimliklerinizin farkına vardılar; ama hayli gecikmeyle. Birileri hala buzdolabındaki açılım tuzlamasından bahsedip duruyor, ne ki o da çoktan kokuştu ve çöpe de atıldı artık. Şimdi oturun ve yolun başında hiç aklınızda bile olmayan CHP den çözüm bekleyip durun artık. Ki buna da yüce Türk Milleti ne diyecek, bekleyip hep birlikte görelim bakalım sonuçlarını. Bu noktada benim de sorguladığım CHP hakkında fazla bir şey söylemek istemiyorum. Çünkü ahde vefa duygularım nedeniyle hala CHP den umut varım. Bu nedenle de zihinlerde bulanıklık oluşturmak, hele de bu günlerde hiç uygun düşmeyecektir, özellikle de kendi adıma, lütfen kusuruma bakmayın.

Bakın koruyucu meleğiniz sandığınız ABD&AB&İsrail; besledikleri PKK, IŞİD, PYD yaftalı Lejyoner piçlerinin, ağrı kesici ağırlıklı ilaç lojistiğini bile Türk Milletine ödetiyorlar. Anlayın artık kimlere bel bağladığınızı, kimlerden medet umduğunuzu. Bilin ki sizin esas haminiz Erdoğan Hükümetidir ki onun da günleri sayılıdır. Ee ondan sonra kimin kucağına oturacaksın behey Demirtaş, onu da söyleyiver bir zahmet.


Bugün 2,5 ABD giydirmesi PKK vs. piçini temizlemekle uğraşırlarken, kendi canlarından da olan evlatlarımızı besleyen ordu mutfağına bakınca yüreğimiz daralıyor, gözlerimiz ayrıca yaşarıyor. Çünkü Conk Bayırlarında, Sakarya da ve Anadolu genelinde yedi düveli göğsüyle karşılayıp tüm yurt sathından kovan aynı Türk ordusunun, ancak kuru fasulye, arada pilav ve üzüm hoşaflı mütevazı menüsünü çıkarabilen mutfağına da empati yapmak zorunda kalıyoruz bir anda. Ne yaparsınız ahde vefa sahibiyiz. Bilmem anlatabildim mi?

                                                                      Serendip Altındal



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder