Olayın
başından itibaren içinde olanlardan aldığımız algıya bakılırsa, ABD seyahati
akamete uğramış ve farklı beklentiler içinde olan Erdoğan’ı da ağır şekilde
mağdur etmiş görünüyor. Oysa ABD haramiler çetesinin baş imamı, bizimkiyle
resmi konuşma yapma tenezzülünde bile bulunmayıp, bizlere yani Türk milletine “sizin
yanınızdayız” parodisini sunarak ve tercihini doğal olarak Türk Milletinden
yana koymakla, kendi tarafı adına daha profesyonel; ama artık ABD klasiği olmuş
bir siyasete imza attı.
Erdoğan’ı
beklemeye alıp dıştalarken, bir yandan da ona “biz Amerika’sız olamayız”
mesajını ağlamaklı bir ifadeyle okuturken, Türk Milletini yine arkadan
hançerlemiyor muydu acaba, ikircikli şerefsiz. Haydi, gelinde şimdi bunları
yine yutun bakalım nasıl yutacaksanız. Ya da bize bu vodvili, hep yaptığımız
gibi alkışlamak mı kalıyor yine. Öyle ya aynı şerefsizler tarafından bizdeki
satın alınmış basın, ne için var sanıyorsunuz. Hepsini üst tüste koyup presten
geçirseniz, yine de güvenerek işleyebileceğiniz tek bir deriniz bile olmaz
elinizde.
Özetle de, kendileri adına Erdoğan
ve AKP sinden çok daha büyük önem taşıyan Türk ulusunu, kaybetmek istemediği
mesajını da vermiş oldu böylelikle. Neden mi, çünkü Türk Milletinin 14 yıldır
yutmak zorunda kaldığı AKP kazuratından mide fesadına uğramak üzere olduğunu ve
yakında kendilerinin de bu kusmuğun altında kalacağını nihayet kendisi de kabul
etmek zorunda kaldı da ondan.
Sonuçta
ABD den yüz bulamayan ve artık daha fazla destek alamayacağına da kafası yatan
Erdoğan, işte bu yüzden de zaten, şimdi daha sıkı Kemalist namelerle ulusalcı
cepheye yanaşacaktır. Bu bağlamda onların himayesine sığınarak aklınca
geleceğini güvence altına almaya veya üstü örtülü bir Başkanlık manevrasıyla,
himayesine ihtiyaç duyduğu Türk ulusunu, yine sinsice arkadan makasa almaya
çalışacaktır aslında. ABD de iken bile son konuşmasında, Çin ile yeni
anlaşmalara zemin açacak bir giriş yaparak Obama ile revanşa girmesi de, bizde ters
algı yaratmak bağlamında verilmiş yeni bir mesaj değil mi sanki.
Gel
de böylesini, sanki elindeki yetmiyormuş gibi bir de hâkimi mutlak yap ülkenin başına.
Bu ise yaş gününde Neron’a çakmak hediye etmeye benzer. Allah yazdıysa bozsun.
Çünkü o zaman baş İmamın kömürlüğünde, birlikte tutuşturulmayı bekleyen çıralar
gibi bekler oturursunuz artık. Ne ki bunun için, önce milli varlığımızın da
garantörü olan ANAYASAMIZIN tutuşturulması
gerekir ki, işte o da birkaç numara yüksek gelir bu iptidailere ve biraz da
sıkar.
Durumlar
bu halde iken, hala başımızda ki bu ABD figüranı, milat öncesi ilkellerinden
medet uman Türk Milleti, daha ne zaman uyanacaksın. Bitmedi; bir zamanlar senin
bir bakanını bile protokolle karşılayan ulusların, bugün liderin sandığın
ülkenin bir numaralısını bile adam yerine koymayarak, sana tarihinin utancını
yaşatan; ama kendi Yokoluşlarının hala farkında
olamayanlara, daha ne kadar sabır göstereceksin. Unutma ki bu gidişle yakında
Türk kimliğin bile elinden alınacak ve sende onlarla birlikte yok olacaksın.
Yukarıda
ki sözleri geçen gün kısmen; ama vatansız kalabileceğimizi de özellikle vurgulayarak,
kızımın arabasının lastiğini onaran bir lastik tamircisine söyledim. Giresunlu
olduğunu söyleyen o genç adam, vatanımızı elimizden kim alabilecek ki ağabey dedi
bana. Ve bizi de beraber alırlar dedik, mizah dolu bir coşkuyla gülerek. Benim
gibi sıradan bir vatandaş olan o kardeşimle birlikte, bilmem size de bir şeyler
anlatabildik mi, eyy Türk Milleti…
TSK’nın darbe spekülasyonlarıyla ilgili son deklarasyonu çok isabetli ve zamanlamalıdır. Ordumuz gerektiğinde kışla dışında, sadece OHAL durumlarında milli güvenliği, asayişi sağlama birlikteliğinde, seferi durumda ise total milli savunma gereklerini tek emir komuta zinciri altında, ölümüne kadar bütün gücüyle yerine getiren bir askeri kurumdur aslında. Genelkurmayın açıklamasından da anlaşıldığına göre bu husus, matematik dili bilimsel Türkçemizin gayet açık bir ifadesiyle ve yanlış anlamaya mahal vermeyecek bir üslupla da ortaya konmuştur aslında.
Esasen
bugüne kadar yanlış bir yönlendirmeyle ABD oğlanı seviyesine indirgenmeye
çalışılan TSK’mız, milletinin her ihtiyaç duyduğu bir zamanlamayla, TÜRK ULUSUNUN hamisi hüviyetini, en şaşırtıcı bir
yorum ve aksiyoner kimliği ile Gezi gençliğimiz gibi, aslında hep ortaya koymamış
mıdır? Bu durum gerçek anlamıyla, kurucu büyük Atatürk’ün emir komuta ve Türk
askerinden ne anladığının, vatan müktesebatının, misakı, Kuvayı milli duruşun
ve hepsinin üstünde kendi yüreklerinde olan ahde vefa özeğinin açık bir ifadesi
de değil midir aynı zamanda.
Bu
konuda daha fazla bilgi arayanlar bir zamanlar dijitalize ederek açık paylaşıma
sunduğum ve arşivlerde pek bulunmayan Nuri Conker’in ‘Zabit ve Kumandan ile
Hasbıhal’ isimli kitabından ve Atatürk’ün bu kitaba cevaben yazdığı kendi
kitabından istifade edebilir ve iki kitabı tek paket halinde aşağıdaki bağlantı
adresimden de indirebilirler.
Ne
şu, ne bu, asıl derdimiz nedir biliyor musunuz? Yüce Devletimiz en yüksek
siyasi kademesinde, ne yazık ki kuruluşundan bugüne kadar tarihinde hiç
olmadığı kadar itibarsız bir seviyede temsil ediliyor. Ve Türk Milleti, bu yüz
kızartıcı durumun dahi farkında olamayan, utanç içindeki acılı milletine empati
oluşturamayan, bu utancın sorumlusu olan yarım akıllı ansızlar ve aynı
paraleldeki asalakları tarafından bir de Başkanlık hezeyanlarıyla bizar
ediliyor. Edepsizliğin bu seviyede olanı ise tarihin yazmadığı derecede bir
rezillik ve soysuzluktur.
Çin
ve diğer benzer ülkelerde kimse Padişahlıktan söz etmiyor diyen akıl(!) kendi Padişah
ülkesinin enkazı üstündeki kara gölgesini görmüyor ve emsal gösterdiği
ülkelerde kendisiyle mukayese etmeye kalktığı liderlerin hiçbirinin, kendi
evladına ‘sıfırladın mı?’ sorusunu yöneltmediğinin bile farkında olamıyor. Aynı
paralelde biçare bir görüntü verirken de, hala yerinde oturup duruyor. Yoksa Reza
BEY’den belki de civciv mi çıkar diye bekliyor
acaba.
Şimdi
yok oluşa artık çeyrek var. Ne var ki daha eldekinden kurtulmadan, boşalacak
olan AKP liderliğini ve yeni parti içi revizyonunu hazırlamaya yönelik, şimdi Boğazın
misyoner okulu çıkması, Başbakan koltuğunda oturan yeni halefine, vaktiyle
selefine de yaptıkları gibi aynı eller tarafında sinsice ayar çekiliyor. Adamın
son demeçlerine bakarsanız böyle olduğunu sizde fark edersiniz.
Eyy Türk Milleti, Türk kimliğini
kaldırmaya kalkanlar, başka sığınacak dalları kalmayınca şimdi yine Türk Ulusal
kimliğinin vicdanına sığınmaya kalkıyorlar; aman bu defa çok dikkatli ol da yine
tufaya gelme. Ve bil ki şayet sende kimliğinden olursan aynı durumlara düşersin,
bu da sana emsal -ya da kapak- olsun…
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder