3 Nisan 2016 Pazar

YOKOLUŞ..

           Olayın başından itibaren içinde olanlardan aldığımız algıya bakılırsa, ABD seyahati akamete uğramış ve farklı beklentiler içinde olan Erdoğan’ı da ağır şekilde mağdur etmiş görünüyor. Oysa ABD haramiler çetesinin baş imamı, bizimkiyle resmi konuşma yapma tenezzülünde bile bulunmayıp, bizlere yani Türk milletine “sizin yanınızdayız” parodisini sunarak ve tercihini doğal olarak Türk Milletinden yana koymakla, kendi tarafı adına daha profesyonel; ama artık ABD klasiği olmuş bir siyasete imza attı.

Erdoğan’ı beklemeye alıp dıştalarken, bir yandan da ona “biz Amerika’sız olamayız” mesajını ağlamaklı bir ifadeyle okuturken, Türk Milletini yine arkadan hançerlemiyor muydu acaba, ikircikli şerefsiz. Haydi, gelinde şimdi bunları yine yutun bakalım nasıl yutacaksanız. Ya da bize bu vodvili, hep yaptığımız gibi alkışlamak mı kalıyor yine. Öyle ya aynı şerefsizler tarafından bizdeki satın alınmış basın, ne için var sanıyorsunuz. Hepsini üst tüste koyup presten geçirseniz, yine de güvenerek işleyebileceğiniz tek bir deriniz bile olmaz elinizde.

            Özetle de, kendileri adına Erdoğan ve AKP sinden çok daha büyük önem taşıyan Türk ulusunu, kaybetmek istemediği mesajını da vermiş oldu böylelikle. Neden mi, çünkü Türk Milletinin 14 yıldır yutmak zorunda kaldığı AKP kazuratından mide fesadına uğramak üzere olduğunu ve yakında kendilerinin de bu kusmuğun altında kalacağını nihayet kendisi de kabul etmek zorunda kaldı da ondan.

Sonuçta ABD den yüz bulamayan ve artık daha fazla destek alamayacağına da kafası yatan Erdoğan, işte bu yüzden de zaten, şimdi daha sıkı Kemalist namelerle ulusalcı cepheye yanaşacaktır. Bu bağlamda onların himayesine sığınarak aklınca geleceğini güvence altına almaya veya üstü örtülü bir Başkanlık manevrasıyla, himayesine ihtiyaç duyduğu Türk ulusunu, yine sinsice arkadan makasa almaya çalışacaktır aslında. ABD de iken bile son konuşmasında, Çin ile yeni anlaşmalara zemin açacak bir giriş yaparak Obama ile revanşa girmesi de, bizde ters algı yaratmak bağlamında verilmiş yeni bir mesaj değil mi sanki.

Gel de böylesini, sanki elindeki yetmiyormuş gibi bir de hâkimi mutlak yap ülkenin başına. Bu ise yaş gününde Neron’a çakmak hediye etmeye benzer. Allah yazdıysa bozsun. Çünkü o zaman baş İmamın kömürlüğünde, birlikte tutuşturulmayı bekleyen çıralar gibi bekler oturursunuz artık. Ne ki bunun için, önce milli varlığımızın da garantörü olan ANAYASAMIZIN tutuşturulması gerekir ki, işte o da birkaç numara yüksek gelir bu iptidailere ve biraz da sıkar.

Durumlar bu halde iken, hala başımızda ki bu ABD figüranı, milat öncesi ilkellerinden medet uman Türk Milleti, daha ne zaman uyanacaksın. Bitmedi; bir zamanlar senin bir bakanını bile protokolle karşılayan ulusların, bugün liderin sandığın ülkenin bir numaralısını bile adam yerine koymayarak, sana tarihinin utancını yaşatan; ama kendi Yokoluşlarının hala farkında olamayanlara, daha ne kadar sabır göstereceksin. Unutma ki bu gidişle yakında Türk kimliğin bile elinden alınacak ve sende onlarla birlikte yok olacaksın.


Yukarıda ki sözleri geçen gün kısmen; ama vatansız kalabileceğimizi de özellikle vurgulayarak, kızımın arabasının lastiğini onaran bir lastik tamircisine söyledim. Giresunlu olduğunu söyleyen o genç adam, vatanımızı elimizden kim alabilecek ki ağabey dedi bana. Ve bizi de beraber alırlar dedik, mizah dolu bir coşkuyla gülerek. Benim gibi sıradan bir vatandaş olan o kardeşimle birlikte, bilmem size de bir şeyler anlatabildik mi, eyy Türk Milleti…

TSK’nın darbe spekülasyonlarıyla ilgili son deklarasyonu çok isabetli ve zamanlamalıdır. Ordumuz gerektiğinde kışla dışında, sadece OHAL durumlarında milli güvenliği, asayişi sağlama birlikteliğinde, seferi durumda ise total milli savunma gereklerini tek emir komuta zinciri altında, ölümüne kadar bütün gücüyle yerine getiren bir askeri kurumdur aslında. Genelkurmayın açıklamasından da anlaşıldığına göre bu husus, matematik dili bilimsel Türkçemizin gayet açık bir ifadesiyle ve yanlış anlamaya mahal vermeyecek bir üslupla da ortaya konmuştur aslında.

Esasen bugüne kadar yanlış bir yönlendirmeyle ABD oğlanı seviyesine indirgenmeye çalışılan TSK’mız, milletinin her ihtiyaç duyduğu bir zamanlamayla, TÜRK ULUSUNUN hamisi hüviyetini, en şaşırtıcı bir yorum ve aksiyoner kimliği ile Gezi gençliğimiz gibi, aslında hep ortaya koymamış mıdır? Bu durum gerçek anlamıyla, kurucu büyük Atatürk’ün emir komuta ve Türk askerinden ne anladığının, vatan müktesebatının, misakı, Kuvayı milli duruşun ve hepsinin üstünde kendi yüreklerinde olan ahde vefa özeğinin açık bir ifadesi de değil midir aynı zamanda.

Bu konuda daha fazla bilgi arayanlar bir zamanlar dijitalize ederek açık paylaşıma sunduğum ve arşivlerde pek bulunmayan Nuri Conker’in ‘Zabit ve Kumandan ile Hasbıhal’ isimli kitabından ve Atatürk’ün bu kitaba cevaben yazdığı kendi kitabından istifade edebilir ve iki kitabı tek paket halinde aşağıdaki bağlantı adresimden de indirebilirler.




Ne şu, ne bu, asıl derdimiz nedir biliyor musunuz? Yüce Devletimiz en yüksek siyasi kademesinde, ne yazık ki kuruluşundan bugüne kadar tarihinde hiç olmadığı kadar itibarsız bir seviyede temsil ediliyor. Ve Türk Milleti, bu yüz kızartıcı durumun dahi farkında olamayan, utanç içindeki acılı milletine empati oluşturamayan, bu utancın sorumlusu olan yarım akıllı ansızlar ve aynı paraleldeki asalakları tarafından bir de Başkanlık hezeyanlarıyla bizar ediliyor. Edepsizliğin bu seviyede olanı ise tarihin yazmadığı derecede bir rezillik ve soysuzluktur.

Çin ve diğer benzer ülkelerde kimse Padişahlıktan söz etmiyor diyen akıl(!) kendi Padişah ülkesinin enkazı üstündeki kara gölgesini görmüyor ve emsal gösterdiği ülkelerde kendisiyle mukayese etmeye kalktığı liderlerin hiçbirinin, kendi evladına ‘sıfırladın mı?’ sorusunu yöneltmediğinin bile farkında olamıyor. Aynı paralelde biçare bir görüntü verirken de, hala yerinde oturup duruyor. Yoksa Reza BEY’den belki de civciv mi çıkar diye bekliyor acaba.

Şimdi yok oluşa artık çeyrek var. Ne var ki daha eldekinden kurtulmadan, boşalacak olan AKP liderliğini ve yeni parti içi revizyonunu hazırlamaya yönelik, şimdi Boğazın misyoner okulu çıkması, Başbakan koltuğunda oturan yeni halefine, vaktiyle selefine de yaptıkları gibi aynı eller tarafında sinsice ayar çekiliyor. Adamın son demeçlerine bakarsanız böyle olduğunu sizde fark edersiniz.


Eyy Türk Milleti, Türk kimliğini kaldırmaya kalkanlar, başka sığınacak dalları kalmayınca şimdi yine Türk Ulusal kimliğinin vicdanına sığınmaya kalkıyorlar; aman bu defa çok dikkatli ol da yine tufaya gelme. Ve bil ki şayet sende kimliğinden olursan aynı durumlara düşersin, bu da sana emsal -ya da kapak- olsun…

                                                                      Serendip Altındal



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder