24 Kasım 2015 Salı

ULVİ BEKARET..

            Günler haftaları, ayları, aylar yılları kovalıyor, yıldırım gibi geçiyor zaman. AKP ile kararmış 13 yıl kaldı geride. Kimlere neler getirip, ülkemden neler götüren ve rüzgâr gibi esip, heder olan yıllar. Yer yer yangınlar, biriken küller, savrulan hayaller, yitirilen gençlik umutları ve kimi fakirin sırtında balon gibi şişirilen yaratıklarla dolu, nafile geçen yıllar.

            Akarı, kokarı, kalan tortuyu, elinizi bile dokundurmaktan tiksinerek ayağınızla kenara itip baktığınızda, siz de benim gibi iç geçiriyor olmalısınızdır mutlaka. Tek bildiğimiz ve aklın yolu gördüğümüz asal sonuç veya çıkan istidlal, 13 yıldır yaşadığımız ve maalesef bir süre daha yaşayacağımız, AKP ile başlayan bu kâbusun yine AKP ile son bulacağıdır.

            İşte elimizdeki tek bulgu da şimdilik budur. Bunun ne zaman ve ne şekilde son bulacağı ise elbette ki falcının konusu değildir. Mevcut indislerden yola çıkan ortak akıl, mutlaka çözümü bulacak ve sonucu ortaya çıkaracaktır. Yani bilelim ki, bu bilmeceyi yine biz çözeceğiz sonuçta.


CIA yeniden yapılanıyormuş. Avrupalı korkudan sokağa çıkamıyormuş. Terör daha da artarak gündem de kalmaya devam edecekmiş. Esadsız çözüme hayır deniyormuş. Dolar kuru Avrupalı işletmeleri de iflasa zorluyormuş. CHP olağan Kurultayı 16-17 Ocakta yapılacakmış. Türk mucitten, güneş enerjisinde devrim yapacak müthiş icat – acaba Türk’e yar edilecek mi??? -. Falan, filan, vb.

            Yukarıda medya gündem başlıklarından kısa örnekler verdim. Şimdi soralım kendimize, hangisi okuduktan sonra aklımızda kalacak acaba? Muhtemelen de Türk Mucidinki (Gediz Ün. Doç. Dr. Bayam) olmalı. İşte günlük medyanın uğraşları bunlar ve bunlar gibiler. Tüm bu gibi konuların müktesep gelecek varlığımız ve yürümek zorunda olacağımız rotamıza ışık tutacak en küçük bir kıymeti harbiyeleri yoktur. Yoksa ben mi yanılıyorum? Çünkü AKP ile daha nereye kadar sorusuna cevap bulamıyoruz içlerinde. Oysa milletçe buna o kadar da ihtiyacımız var ki. 


            Toparlarsak; odaklanmak zorunda olduğumuz acil sorunları sıralayalım:
1)  Öncelikle de hiç vakit kaybetmeden, “herkes bizimle uğraşıyor” figanlarını da bir kenara bırakmak zorunda olan CHP, acilen kendi içinde özlenen kimliğine revize edilmelidir.

§   Bu anda, bundan önceki Kurultayları ve Partimizi doğuran ilk Sivas Kurultayının - ki, dış ve iç düşmanların süngüleri altında kurulmuştur - hatırlamak, geçen on altı yılın bütün hadiselerini göz önüne getirmeği kolaylaştırır. (Atatürk - CHP 4. Kurultayı açılış konuşmasından).

     Diyen aziz Atayı göz ardı etmeden ve Kurultay kararı da almadan önce, CHP Kurmaylarının aynalarının karşısına geçip, temsil ettikleri partinin mekânını bile ayet nitelikli tefsirleriyle kutsayarak açan, kurucu Atatürk ve ideolojisine, layık olup olmadıklarını sorgulamalı ve artık lütfen neden revizyon istediğimizi anlamalıdırlar.

2)  TSK kontrol ve güvencesinde partiler üstü asker-sivil bir Milli Birlik Komitesi (Kuva i Milliye) acilen kurulmalı ve durum muhasebesine başlanmalıdır. Açılım ve Anayasanın değiştirilemez maddelerinin bile tartışmaya açılabileceği gibi aykırı saçmalıkların, derhal bloke edilerek, önlerinin kapatılması gerekmektedir.

§ Askeri harekât, siyasi faaliyetlerin ümitsiz olduğu noktada başlar. Ümidin güvenli bir surette geri dönüşü, orduların hareketinden daha seri hedeflere ulaşmayı temin edebilir. (Atatürk, 1922-İzmir)

     TSK bireyleri de aziz Şehitlerine ve kendilerine yukarıdakileri ve daha nicelerini söyleyen aziz Atalarına ne kadar layık olabildiklerini, her bağlamda sorgulamalı ya da meslekten ayrılmalıdırlar.           


3)  Bize ait olmayan Burjuva Başkanlık zırvasına derhal son verip, en azından “Milli Görüş” perspektif ve profilinde, her türlü manipülasyona kapalı, barajsız, gerekirse de manüel, parmak boyalı, güvenilir, tam bağımsız ve milli bir Hükümete geçit verecek sağlıklı seçim düzeninin oluşabileceği bir zemin, yeniden oluşturulmalıdır. Bozulan düzen genel seçimler öncesi tekrar kurulmadan, ülkemizde bağımsız bir milli sanayiye de, salt siyasi partiler vasıtasıyla asla geçiş olamayacağı da kesinlikle unutulmamalıdır. 

      Yani Türkiye’mizde seçimler öncesinde ve yeniden hüsrana uğramamak bağlamında, Cumhuriyetçi Demokrat Kemalist kültür ve sarsıntı geçiren milli siyasi bakış, gerekirse de referandumlu bir Halk Devrimiyle, mutlaka yeniden sağlanmalıdır.


            Daha fazla da detaya inmeden, sadece bu ana maddeler safhasında kalsak bile, aziz vatanımıza tam da en ihtiyacı olduğu bir dönemde, verebileceğimiz en büyük faydayı sağlamış olacağız. Yani sadece tehlike büyük demekle olmuyor Bayanlar, Baylar. Daha ciddi ve kararlı olmak zorundayız o zaman. Haydin varmısınız?



            Gürsel Tekin’in konuşmasından anlayabildiğimiz kadarıyla, CHP ana muhalefet rolüne devam edecekmiş. Mevcut durumuyla başka de ne yapacaktı ki! Bir taraftan Rusya, diğer taraftan Avrupa vuruyor diyen Bay Tekin, ne hikmetse ABD den hiç kelam etmedi. Aslında Dünya genelinde her yamuğun çıkış noktası olan ABD, demek ki ona ve muhtemelen de diğer arkadaşlarına göre, sanki sütten çıkan ak kaşıkmış anlaşılan. Yoksa bu tavır, ABD ve dolayısı ile de AKP ile aynı kulvarda olduklarının, aynı kaynaktan beslendiklerinin, yeni bir teyidi miydi acaba?

            Sizi bilemem; ama beni en fazla da işte işin bu tarafı ilgilendiriyor. Çünkü Kemalist özeği ve altı okuyla bir CHP yine de bu ülkenin asla vaz geçemeyeceği tek partisi, tek umudu ve tek ışığıdır. Yoksa sonuç, başta da AKP iktidarıyla birlikte hepimiz için, hüsran olacaktır. Mandacılarla aynı safta olduklarını gizlemekle bir yere varamaz CHP kurmayları. Ve bilmelidirler ki, temsil ettiklerini sandıkları CHP’nin “Ulvi Bekâretini” asla bozamayacaklardır. Biz söylemiş olalım da gerisi artık kendilerine kalmış olsun.

            Yasaların içinde kalarak; ama Anayasamızın tartışmaya bile kapalı olan esaslarını, tatlı sert otoriteyle, sonuna kadar korumak zorundadır bir CHP. Yani değil Erdoğan AKP’si, Feleğin oğlu bizatihen istese, bu yasa maddelerinin ve ulusal birliğin dokunulmazlığını açılıma taslak yapmayı bırakın, bunun teklif dahi edilemeyeceğini, bütün ansız kafalara çivilemekle görevlidir aslında aynı CHP. 

§  Kemal Atatürk’ün ölümünün 25. Yıldönümünü anma törenine katılabilmekten şeref duymaktayım. Atatürk bu yüzyılın büyük insanlarından birinin tarihi başarılarını, Türk halkına ilham veren liderliğini, modern dünyanın ileri görüşlü anlayışını ve bir askeri lider olarak kudret ve yüksek cesaretini hatırlatmaktadır.
    Çöküntü halinde bulunan bir imparatorluktan özgür Türkiye’nin doğması, yeni Türkiye’nin özgürlük ve bağımsızlığını şerefli bir şekilde ilan ve o zamandan beri koruması, Atatürk’ün Türk halkının işidir. Şüphesiz ki, Türkiye’de giriştiği derin ve geniş inkılaplar kadar bir kitlenin kendisine olan güvenini daha başarı ile gösteren bir örnek yoktur.
Atatürk, Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri arasında süregelen dostane ilişkilerle yakından ilgiliydi.
    O bizim demokratik hükümetlerimizi tanımış ve kehanette bulunurcasına ‘Biz artık arkadaşız ve gelecekte çok daha yakınlaşacağız.’ demiştir.
Bu mevcut yakın ittifakımız, Atatürk’ün bağımsız bir Türkiye’de özgür hükümet için hazırladığı sağlam zeminden gelmektedir.
     Amerika Birleşik Devletleri’nin Atatürk’ün ülkesine ve Atatürk’ün Türkiye ve Dünya’da oluşmasına yardım ettiği ideallere bağlayan bu ittifakın ortağı olmasından gurur duyuyorum.
Bu büyük adamı ölüm yıldönümünde saygıyla selamlıyorum. (Başkan John F. Kennedy, ABD - 10 Kasım 1963; 22 Kasım 1963 de vurularak öldürüldü.)
           

            Son söz: Ayrıca CHP şunu da hiç unutmamalıdır ki; kurucu Atatürk için yukarda ki saygın ifadeleri kullanan ve kendisini İdol kabul eden bir Halkçı Kennedy, acaba kendi Burjuva Devleti tarafından neden(!) elimine edilmişti. Bugünkü ABD’nin, Kennedy ABD’si ile uzak ara bile bir ilişkisinin olmadığını, bizim yeni bitmeler sahiden biliyorlar mı; yoksa buna rağmen de kabul ediyorlar mı acaba?
                                                                      
                                                                          Serendip Altındal



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder