Günler
haftaları, ayları, aylar yılları kovalıyor, yıldırım gibi geçiyor zaman. AKP
ile kararmış 13 yıl kaldı geride. Kimlere neler getirip, ülkemden neler götüren
ve rüzgâr gibi esip, heder olan yıllar. Yer yer yangınlar, biriken küller,
savrulan hayaller, yitirilen gençlik umutları ve kimi fakirin sırtında balon
gibi şişirilen yaratıklarla dolu, nafile geçen yıllar.
Akarı, kokarı, kalan tortuyu,
elinizi bile dokundurmaktan tiksinerek ayağınızla kenara itip baktığınızda, siz
de benim gibi iç geçiriyor olmalısınızdır mutlaka. Tek bildiğimiz ve aklın yolu
gördüğümüz asal sonuç veya çıkan istidlal, 13 yıldır yaşadığımız ve maalesef
bir süre daha yaşayacağımız, AKP ile başlayan bu kâbusun yine AKP ile son bulacağıdır.
İşte elimizdeki tek bulgu da
şimdilik budur. Bunun ne zaman ve ne şekilde son bulacağı ise elbette ki falcının
konusu değildir. Mevcut indislerden yola çıkan ortak akıl, mutlaka çözümü
bulacak ve sonucu ortaya çıkaracaktır. Yani bilelim ki, bu bilmeceyi yine biz
çözeceğiz sonuçta.
CIA
yeniden yapılanıyormuş. Avrupalı korkudan sokağa çıkamıyormuş. Terör daha da
artarak gündem de kalmaya devam edecekmiş. Esadsız çözüme hayır deniyormuş.
Dolar kuru Avrupalı işletmeleri de iflasa zorluyormuş. CHP olağan Kurultayı
16-17 Ocakta yapılacakmış. Türk mucitten, güneş enerjisinde devrim yapacak
müthiş icat – acaba Türk’e yar edilecek mi??? -. Falan, filan, vb.
Yukarıda medya gündem başlıklarından
kısa örnekler verdim. Şimdi soralım kendimize, hangisi okuduktan sonra
aklımızda kalacak acaba? Muhtemelen de Türk Mucidinki (Gediz Ün. Doç. Dr. Bayam) olmalı. İşte
günlük medyanın uğraşları bunlar ve bunlar gibiler. Tüm bu gibi konuların
müktesep gelecek varlığımız ve yürümek zorunda olacağımız rotamıza ışık tutacak
en küçük bir kıymeti harbiyeleri yoktur. Yoksa ben mi yanılıyorum? Çünkü AKP
ile daha nereye kadar sorusuna cevap bulamıyoruz içlerinde. Oysa milletçe buna
o kadar da ihtiyacımız var ki.
Toparlarsak; odaklanmak zorunda
olduğumuz acil sorunları sıralayalım:
1) Öncelikle de hiç vakit kaybetmeden, “herkes
bizimle uğraşıyor” figanlarını da bir kenara bırakmak zorunda olan CHP, acilen
kendi içinde özlenen kimliğine revize edilmelidir.
§ Bu anda, bundan önceki Kurultayları ve Partimizi doğuran ilk Sivas
Kurultayının - ki, dış ve iç düşmanların süngüleri altında kurulmuştur -
hatırlamak, geçen on altı yılın bütün hadiselerini göz önüne getirmeği
kolaylaştırır. (Atatürk - CHP 4. Kurultayı açılış konuşmasından).
Diyen aziz Atayı göz
ardı etmeden ve Kurultay kararı da almadan önce, CHP Kurmaylarının aynalarının
karşısına geçip, temsil ettikleri partinin mekânını bile ayet nitelikli
tefsirleriyle kutsayarak açan, kurucu Atatürk ve ideolojisine, layık olup
olmadıklarını sorgulamalı ve artık lütfen neden revizyon istediğimizi
anlamalıdırlar.
2) TSK kontrol ve güvencesinde partiler üstü
asker-sivil bir Milli Birlik Komitesi (Kuva i Milliye) acilen kurulmalı ve
durum muhasebesine başlanmalıdır. Açılım ve Anayasanın değiştirilemez
maddelerinin bile tartışmaya açılabileceği gibi aykırı saçmalıkların, derhal
bloke edilerek, önlerinin kapatılması gerekmektedir.
§ Askeri harekât, siyasi faaliyetlerin ümitsiz olduğu noktada
başlar. Ümidin güvenli bir surette geri dönüşü, orduların hareketinden daha
seri hedeflere ulaşmayı temin edebilir. (Atatürk, 1922-İzmir)
TSK bireyleri de aziz Şehitlerine ve kendilerine
yukarıdakileri ve daha nicelerini söyleyen aziz Atalarına ne kadar layık olabildiklerini,
her bağlamda sorgulamalı ya da meslekten ayrılmalıdırlar.
3) Bize ait olmayan Burjuva Başkanlık zırvasına
derhal son verip, en azından “Milli Görüş” perspektif ve profilinde, her türlü
manipülasyona kapalı, barajsız, gerekirse de manüel, parmak boyalı, güvenilir, tam
bağımsız ve milli bir Hükümete geçit verecek sağlıklı seçim düzeninin
oluşabileceği bir zemin, yeniden oluşturulmalıdır. Bozulan düzen genel seçimler
öncesi tekrar kurulmadan, ülkemizde bağımsız bir milli sanayiye de, salt siyasi
partiler vasıtasıyla asla geçiş olamayacağı da kesinlikle unutulmamalıdır.
Yani
Türkiye’mizde seçimler öncesinde ve yeniden hüsrana uğramamak bağlamında, Cumhuriyetçi
Demokrat Kemalist kültür ve sarsıntı geçiren milli siyasi bakış, gerekirse de
referandumlu bir Halk Devrimiyle, mutlaka yeniden sağlanmalıdır.
Daha fazla da detaya inmeden, sadece bu ana maddeler safhasında
kalsak bile, aziz vatanımıza tam da en ihtiyacı olduğu bir dönemde,
verebileceğimiz en büyük faydayı sağlamış olacağız. Yani sadece tehlike büyük
demekle olmuyor Bayanlar, Baylar. Daha ciddi ve kararlı olmak zorundayız o
zaman. Haydin varmısınız?
Gürsel Tekin’in konuşmasından anlayabildiğimiz kadarıyla,
CHP ana muhalefet rolüne devam edecekmiş. Mevcut durumuyla başka de ne
yapacaktı ki! Bir taraftan Rusya, diğer taraftan Avrupa vuruyor diyen Bay Tekin,
ne hikmetse ABD den hiç kelam etmedi. Aslında Dünya genelinde her yamuğun çıkış
noktası olan ABD, demek ki ona ve muhtemelen de diğer arkadaşlarına göre, sanki
sütten çıkan ak kaşıkmış anlaşılan. Yoksa bu tavır, ABD ve dolayısı ile de AKP
ile aynı kulvarda olduklarının, aynı kaynaktan beslendiklerinin, yeni bir teyidi
miydi acaba?
Sizi bilemem; ama beni en fazla da işte işin bu tarafı
ilgilendiriyor. Çünkü Kemalist özeği ve altı okuyla bir CHP yine de bu ülkenin
asla vaz geçemeyeceği tek partisi, tek umudu ve tek ışığıdır. Yoksa sonuç,
başta da AKP iktidarıyla birlikte hepimiz için, hüsran olacaktır. Mandacılarla
aynı safta olduklarını gizlemekle bir yere varamaz CHP kurmayları. Ve
bilmelidirler ki, temsil ettiklerini sandıkları CHP’nin “Ulvi Bekâretini” asla
bozamayacaklardır. Biz söylemiş olalım da gerisi artık kendilerine kalmış
olsun.
Yasaların içinde kalarak; ama Anayasamızın tartışmaya
bile kapalı olan esaslarını, tatlı sert otoriteyle, sonuna kadar korumak
zorundadır bir CHP. Yani değil Erdoğan AKP’si, Feleğin oğlu bizatihen istese,
bu yasa maddelerinin ve ulusal birliğin dokunulmazlığını açılıma taslak yapmayı
bırakın, bunun teklif dahi edilemeyeceğini, bütün ansız kafalara çivilemekle
görevlidir aslında aynı CHP.
§ Kemal Atatürk’ün ölümünün 25. Yıldönümünü
anma törenine katılabilmekten şeref duymaktayım. Atatürk bu yüzyılın büyük
insanlarından birinin tarihi başarılarını, Türk halkına ilham veren
liderliğini, modern dünyanın ileri görüşlü anlayışını ve bir askeri lider
olarak kudret ve yüksek cesaretini hatırlatmaktadır.
Çöküntü halinde bulunan bir
imparatorluktan özgür Türkiye’nin doğması, yeni Türkiye’nin özgürlük ve
bağımsızlığını şerefli bir şekilde ilan ve o zamandan beri koruması, Atatürk’ün
Türk halkının işidir. Şüphesiz ki, Türkiye’de giriştiği derin ve geniş
inkılaplar kadar bir kitlenin kendisine olan güvenini daha başarı ile gösteren
bir örnek yoktur.
Atatürk, Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri arasında süregelen dostane
ilişkilerle yakından ilgiliydi.
O bizim demokratik hükümetlerimizi
tanımış ve kehanette bulunurcasına ‘Biz artık arkadaşız ve gelecekte çok daha
yakınlaşacağız.’ demiştir.
Bu mevcut yakın ittifakımız, Atatürk’ün bağımsız bir Türkiye’de özgür
hükümet için hazırladığı sağlam zeminden gelmektedir.
Amerika Birleşik Devletleri’nin
Atatürk’ün ülkesine ve Atatürk’ün Türkiye ve Dünya’da oluşmasına yardım ettiği
ideallere bağlayan bu ittifakın ortağı olmasından gurur duyuyorum.
Bu büyük adamı ölüm yıldönümünde saygıyla selamlıyorum. (Başkan John F. Kennedy, ABD - 10 Kasım 1963; 22 Kasım 1963 de vurularak
öldürüldü.)
Son söz: Ayrıca CHP şunu da hiç unutmamalıdır ki;
kurucu Atatürk için yukarda ki saygın ifadeleri kullanan ve kendisini İdol
kabul eden bir Halkçı Kennedy, acaba kendi Burjuva Devleti tarafından neden(!) elimine
edilmişti. Bugünkü ABD’nin, Kennedy ABD’si ile uzak ara bile bir ilişkisinin
olmadığını, bizim yeni bitmeler sahiden biliyorlar mı; yoksa buna rağmen de
kabul ediyorlar mı acaba?
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder