Birilerinin
ısrarla vermekte oldukları 2023 mesajı boşuna verilmiyor aslında. 2002
seçimleri sonunda şaşkın bir suratla – ki 1 Kasım da yine aynı görüntüyü verdi –
sonuçları teşekkürlerle kabul eden Erdoğan’ın ilk balkon konuşmasıyla birlikte daha
o zaman, başımıza çorap örecek olan sinsi oyun başlamıştı esasen.
Artık sonunun başlangıcına varmış ve
bu durumunu da istemese de kabullenmek zorunda kalmış olan ABD, son yaşam
şansının Ortadoğu ve merkez Türkiye de olduğunu anlamıştır. İşte Türkiye’de ki
yeni İslam kolçaklı Osmanlıcılık akımı da bu tespitle aynı zamanda başlamıştı
ya zaten. Bu bağlamda acele bir Arap Baharı estirerek, sinsi oyunun ilk
adımlarıyla sahneye çıkmakta gecikmedi. Daha önceden verdiği Dinler Diyaloğu
gibi karışık soslarla yapılan avangart girişleri de üstüne yapıştırınca, resim
netleşiyor aslında.
Artık herkesin bildiği olgu detaylarına
fazla takılıp da yazıyı fazla ağırlaştırmadan, bu resmin bize artısı, eksisi ne
olur bağlamında kendimize dönelim isterseniz. Büyük Ortadoğu Projesinin (BOP),
ülkemizin başında oturan eş Başkanı paralelinde ve hele de son seçimlerden
sonra artık iyice anlaşıldı ki, çok daha çetin günlerin bizi beklediğine
namzetiz demektir.
Ülkemizde emelleri olan birilerinin,
zaman darlığı nedeniyle emperyalist siyasa tarihinin en hızlı uygulamaları olan
Ergenekon, Balyoz, Hukuksal dikta, polis devleti, teröristi muhatap alma, milli
kaynakları satma, ulusal kültürü yok etme, açılım, saçılım vs. gibi senaryoları,
peş peşe sahneye koyduğunu hep birlikte izledik. Bütün bu safahat sonunda
görüldü ki; asıl amacın, sistematik olarak Türkiye merkez alınmak üzere bütün
Ortadoğu da “Yeni ve İslam kolçaklı Osmanlı” yaftası altında, “Yeni bir
ABD” yerleştirilmekte olduğudur.
Kendi sonunun başında ki ABD artık
son şansı olarak bu olguya saplandığı için, anlaşılan giderayak bizi de
götürmeye kararlıdır. Dolayısı ile daha 50’li yıllardan beri kanını emdiği
Türkiye’ye, şimdi de son darbeyi vurmaya hazırlanıyor olsa gerek. Çünkü yeni
meclisin alacağı ilk kararlara bakılırsa; Memur, asker ve işçinin tek statüde
ve SGK kapsamında toplanacak olması, işte bu amaca odaklı en yeni ve son
adımdır. Arkadan kolay güdülür bir yeni ABD örneği yaratmak için, daha nelerin
gelebileceğini de tahmin edebilmek hiç de zor değildir.
Şimdi artık taşları yerine
oturtunca, büyük resim kanımca sizin de zihinlerinizde oluşmaya başlamış
olmalıdır kuşkusuz. İşte genel bir “beyin fırtınasına” tutulması gereken ana
gündem de budur aslında. Oysa bizlere yüce Atatürk dehasının bir armağanı olarak,
öpülesi mübarek eliyle sunduğu Cumhuriyetimiz ise, gerçekte tam bir Halk
İdaresidir. Ve asla bir ABD Cumhuriyeti modeli değildir, isimlerin dışında
ortak bir paydası da yoktur. Yani ABD’de ki bir ‘koyun’ cumhuriyetidir, sonuç
itibarıyla.
ABD’de bizde olduğu gibi gerçek bir
Halk Hükümetinin kurulabilmesi hemen hemen imkânsızdır. Siz sakın inanmayın ‘ABD
Halk Cumhuriyetidir’ masalına. Çünkü aslında üstü örtülü şirket profesyonellerinden,
emekli askerlerden oluşan devlet erkânı, asker ve sermaye Burjuvasının kurduğu katı
despotik, oligark sistem, böyle bir duruma asla izin vermez, imkân tanımaz.
Bunu denemeye kalkanların başına da
ABD yaftalı Para Babaları + Mafya – ki legal tetikçileri, asker ve polistir, Milli
İstihbarat birimleri ise çok gizli kalması gereken işlerde müdahil olur – derin
devletinde neler geldiği malumunuzdur. Mesela bunlara en çarpıcı ve herkesin
tanıdığı bir örnek, Kennedy ailesinin başına getirilen dramdır.
Bırakın ülkelerinde böyle bir olguya müsaade
edileceğini, bu endişeyi veren bütün sivil dernek ve cemaatleri de toptan,
acımasızca yok etmişlerdir. Komşu ülkelerde bile, belki Rusya himayesindeki bir
Küba hariç tutulmak üzere, halklarıyla kedinin fareyle oynadığı gibi oynamışlar
ve oynamaktadırlar. Tüm bunların bilinebilen belgesel tarihi, mutlaka yakın
hafıza arşivinizde mevcut olmalıdır.
İşte en büyük tehlike, ABD’nin Türkiye’mizden,
fokur fokur kaynattığı, Ortadoğu, Avrasya, Asya sahanlığında, üstüne üstlük bir
de yeni bir İslam kolçaklı ABD yaratma gayretidir. Tabiatıyla da, bu yeni
Türkiye ABD’sinin kontrol panelinin de kendi elinde olacağı, bilmem ilave
edilmeli midir(!)?
Böylece isteseler de, istemeseler
de, fırfır dönseler, yeni arayışlara yönelseler de, hatta yüce Atatürk’ün
mezarında sap(!) gibi dikilseler de, kurtuluşları yoktur. Bu açmaz ancak,
ülkemizde ki tüm ABD neferi misyonerlerin, kendi sonlarına kadar sürecektir.
Son ABD+AB+AKP+Beslemeler aranjmanlı seçim sonuçları, başta çok ulusluları
olmak üzere, tamamı milliyetçi maskeli bütün anti milli iş adamlarımızın ve kemik
yalayıcılarının da, bu, Amerikancı Burjuva iktidarına sıcak baktığını
ortaya koymuştur. Siz asla aldırmayın onların timsah gözyaşlarına.
Ülkemizde baş aşağı edilen milli
kültürün tekrar ayaklarının üstüne dikilebilmesi ve yeniden Kemalist özgürlüğün
tarifsiz huzuruna avdet edilebilinmesi için, mevcut muhalefetten, her biri
umutsuz vaka olan lider namzetlerinden ve yetersiz partilerinden medet ummak,
bilin ki abesle iştigal etmek demektir. Bu durumda bize göz kırpan tek çıkar çare
ise; artık parti tabirini ve partileri unutup “CEPHE” tabirini ele alarak tek
ve milli bir cephede göğüs göğüse saf tutmak olacaktır.
Çünkü aynen ABD de olduğu gibi,
bizde de bundan sonra, ABD belası var oldukça, tabandan başlayan bir Halk
devrimi şayet zirveye ulaşamazsa, sevgili Atatürk’ün bize armağan ettiği gerçek
Halk Cumhuriyeti, artık ülkemizde de hayal ürünü olmaya mahkûm olacaktır.
Herhalde bu durumlara sebebiyet veren vatan, millet mefhumu olmayan, benmerkezci
epiküristlerin de en tatlı hayalleridir, böyle bir akıbet. Görüldüğü gibi
tehlike, zannedilenden de büyüktür. Ne var ki Emmioğullarımın hala bir Halk
İdaresi kurma şansları olduğu da bilinmelidir…
Yakın günlerde ABD yine kurusıkı
atmaya, AKP Hükümetinden beklentilerini sıralamaya, Kürt bahane, gasp şahane
mealinde, Güneydoğumuzu koparmak adına ona baskı yapmaya, ondan da öte TSK mızı
bile tehdit etmeye, vakit geçirmeden başlayacaktır. Çünkü artık suyu
ısınmaktadır. Emperyalist taifesi önündeki lider konumunu muhafaza edebilmesi
için de, bir şeyler ortaya koymak zorundadır.
Oysa diğer taraftan da Şeytan olup
bilmektedir ki; Anadolu, Ortadoğu, Avrasya, Asya sapağında esasen IŞİD, PYD,
PKK vs. ve diğer terör levazımatçılarından oluşan Lejyoner ordularıyla hanidir
sürdürdüğü Yeni Haçlı savaşını, yanılıp bir de resmileştirmeye kalkarsa, o
zaman da kendi kafasına sıkmış olacaktır. Her şeye rağmen yine de unutmamalıyız
ki, asıl tehlike; Burjuva iktidarını oluşturan AKP ve beslemeleriyle,
dayanakları olan anti milli sermaye Burjuvasıyla, aslında içimizdedir.
Şimdilik öncelikli asıl sorun da
budur. Ne var ki bizim cephede, sağduyusu, sezgi gücü yüksek ve kararlı, ahde
vefa sahibi, cesur bir Türk Ulusunun, hiçbir sorun veya engel tanımayacağı da
açıktır…
Son
sözün özü:
Ey Atam kaldır o güzel başını da bak
gör. Seni bağrında taşıyan milletinin toplu imza tutanağını da koy önlerine ve
onlara söyle:
“Ben arada iki tek
atardım; ama görüyorsunuz ki, topunuzun bir arada sahip olamayacağınız en
sağlıklı beyin yine de benimkiymiş. Ayran beyinliler; sizi adam sanıp emanet
ettiğim aziz vatanımı bakın ne hale düşürdünüz?
Siz, sırtlanların ağzından aldığımız, kanlarımız canlarımızla inşa ettiğimiz
bu kutsal vatanı, hilal-i ahmere muhtaç hale getirip, üstüne de yiğit canlarım pahasına koruduğum
milli bekanızı, kumar masanıza yatırdınız. İşte görün ne işe yaradığınızı”…
Söyle bunları aziz Atatürk, haykır
suratlarına; çünkü bu, senin elleri öpülesi, nurlar içinde yatan mukaddes
Zübeyde ananın, seni doyururken helal ettiği ak sütü gibi hakkındır. Hangi ana
senin gibi bir evlat doğurabilir ki. Yoksa Burjuva salonlarında bacak bacak
üstünde açılım yapan, ana namzetleri mi?
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder