14 Kasım 2015 Cumartesi

SON DARBE..

            Birilerinin ısrarla vermekte oldukları 2023 mesajı boşuna verilmiyor aslında. 2002 seçimleri sonunda şaşkın bir suratla – ki 1 Kasım da yine aynı görüntüyü verdi – sonuçları teşekkürlerle kabul eden Erdoğan’ın ilk balkon konuşmasıyla birlikte daha o zaman, başımıza çorap örecek olan sinsi oyun başlamıştı esasen.

            Artık sonunun başlangıcına varmış ve bu durumunu da istemese de kabullenmek zorunda kalmış olan ABD, son yaşam şansının Ortadoğu ve merkez Türkiye de olduğunu anlamıştır. İşte Türkiye’de ki yeni İslam kolçaklı Osmanlıcılık akımı da bu tespitle aynı zamanda başlamıştı ya zaten. Bu bağlamda acele bir Arap Baharı estirerek, sinsi oyunun ilk adımlarıyla sahneye çıkmakta gecikmedi. Daha önceden verdiği Dinler Diyaloğu gibi karışık soslarla yapılan avangart girişleri de üstüne yapıştırınca, resim netleşiyor aslında.

            Artık herkesin bildiği olgu detaylarına fazla takılıp da yazıyı fazla ağırlaştırmadan, bu resmin bize artısı, eksisi ne olur bağlamında kendimize dönelim isterseniz. Büyük Ortadoğu Projesinin (BOP), ülkemizin başında oturan eş Başkanı paralelinde ve hele de son seçimlerden sonra artık iyice anlaşıldı ki, çok daha çetin günlerin bizi beklediğine namzetiz demektir. 

            Ülkemizde emelleri olan birilerinin, zaman darlığı nedeniyle emperyalist siyasa tarihinin en hızlı uygulamaları olan Ergenekon, Balyoz, Hukuksal dikta, polis devleti, teröristi muhatap alma, milli kaynakları satma, ulusal kültürü yok etme, açılım, saçılım vs. gibi senaryoları, peş peşe sahneye koyduğunu hep birlikte izledik. Bütün bu safahat sonunda görüldü ki; asıl amacın, sistematik olarak Türkiye merkez alınmak üzere bütün Ortadoğu da “Yeni ve İslam kolçaklı Osmanlı” yaftası altında, “Yeni bir ABD”  yerleştirilmekte olduğudur.

            Kendi sonunun başında ki ABD artık son şansı olarak bu olguya saplandığı için, anlaşılan giderayak bizi de götürmeye kararlıdır. Dolayısı ile daha 50’li yıllardan beri kanını emdiği Türkiye’ye, şimdi de son darbeyi vurmaya hazırlanıyor olsa gerek. Çünkü yeni meclisin alacağı ilk kararlara bakılırsa; Memur, asker ve işçinin tek statüde ve SGK kapsamında toplanacak olması, işte bu amaca odaklı en yeni ve son adımdır. Arkadan kolay güdülür bir yeni ABD örneği yaratmak için, daha nelerin gelebileceğini de tahmin edebilmek hiç de zor değildir.

            Şimdi artık taşları yerine oturtunca, büyük resim kanımca sizin de zihinlerinizde oluşmaya başlamış olmalıdır kuşkusuz. İşte genel bir “beyin fırtınasına” tutulması gereken ana gündem de budur aslında. Oysa bizlere yüce Atatürk dehasının bir armağanı olarak, öpülesi mübarek eliyle sunduğu Cumhuriyetimiz ise, gerçekte tam bir Halk İdaresidir. Ve asla bir ABD Cumhuriyeti modeli değildir, isimlerin dışında ortak bir paydası da yoktur. Yani ABD’de ki bir ‘koyun’ cumhuriyetidir, sonuç itibarıyla.


            ABD’de bizde olduğu gibi gerçek bir Halk Hükümetinin kurulabilmesi hemen hemen imkânsızdır. Siz sakın inanmayın ‘ABD Halk Cumhuriyetidir’ masalına. Çünkü aslında üstü örtülü şirket profesyonellerinden, emekli askerlerden oluşan devlet erkânı, asker ve sermaye Burjuvasının kurduğu katı despotik, oligark sistem, böyle bir duruma asla izin vermez, imkân tanımaz.

            Bunu denemeye kalkanların başına da ABD yaftalı Para Babaları + Mafya – ki legal tetikçileri, asker ve polistir, Milli İstihbarat birimleri ise çok gizli kalması gereken işlerde müdahil olur – derin devletinde neler geldiği malumunuzdur. Mesela bunlara en çarpıcı ve herkesin tanıdığı bir örnek, Kennedy ailesinin başına getirilen dramdır.

 Bırakın ülkelerinde böyle bir olguya müsaade edileceğini, bu endişeyi veren bütün sivil dernek ve cemaatleri de toptan, acımasızca yok etmişlerdir. Komşu ülkelerde bile, belki Rusya himayesindeki bir Küba hariç tutulmak üzere, halklarıyla kedinin fareyle oynadığı gibi oynamışlar ve oynamaktadırlar. Tüm bunların bilinebilen belgesel tarihi, mutlaka yakın hafıza arşivinizde mevcut olmalıdır.

                       
            İşte en büyük tehlike, ABD’nin Türkiye’mizden, fokur fokur kaynattığı, Ortadoğu, Avrasya, Asya sahanlığında, üstüne üstlük bir de yeni bir İslam kolçaklı ABD yaratma gayretidir. Tabiatıyla da, bu yeni Türkiye ABD’sinin kontrol panelinin de kendi elinde olacağı, bilmem ilave edilmeli midir(!)?

            Böylece isteseler de, istemeseler de, fırfır dönseler, yeni arayışlara yönelseler de, hatta yüce Atatürk’ün mezarında sap(!) gibi dikilseler de, kurtuluşları yoktur. Bu açmaz ancak, ülkemizde ki tüm ABD neferi misyonerlerin, kendi sonlarına kadar sürecektir. Son ABD+AB+AKP+Beslemeler aranjmanlı seçim sonuçları, başta çok ulusluları olmak üzere, tamamı milliyetçi maskeli bütün anti milli iş adamlarımızın ve kemik yalayıcılarının da, bu, Amerikancı Burjuva iktidarına sıcak baktığını ortaya koymuştur. Siz asla aldırmayın onların timsah gözyaşlarına.


            Ülkemizde baş aşağı edilen milli kültürün tekrar ayaklarının üstüne dikilebilmesi ve yeniden Kemalist özgürlüğün tarifsiz huzuruna avdet edilebilinmesi için, mevcut muhalefetten, her biri umutsuz vaka olan lider namzetlerinden ve yetersiz partilerinden medet ummak, bilin ki abesle iştigal etmek demektir. Bu durumda bize göz kırpan tek çıkar çare ise; artık parti tabirini ve partileri unutup “CEPHE” tabirini ele alarak tek ve milli bir cephede göğüs göğüse saf tutmak olacaktır.


            Çünkü aynen ABD de olduğu gibi, bizde de bundan sonra, ABD belası var oldukça, tabandan başlayan bir Halk devrimi şayet zirveye ulaşamazsa, sevgili Atatürk’ün bize armağan ettiği gerçek Halk Cumhuriyeti, artık ülkemizde de hayal ürünü olmaya mahkûm olacaktır. Herhalde bu durumlara sebebiyet veren vatan, millet mefhumu olmayan, benmerkezci epiküristlerin de en tatlı hayalleridir, böyle bir akıbet. Görüldüğü gibi tehlike, zannedilenden de büyüktür. Ne var ki Emmioğullarımın hala bir Halk İdaresi kurma şansları olduğu da bilinmelidir…


            Yakın günlerde ABD yine kurusıkı atmaya, AKP Hükümetinden beklentilerini sıralamaya, Kürt bahane, gasp şahane mealinde, Güneydoğumuzu koparmak adına ona baskı yapmaya, ondan da öte TSK mızı bile tehdit etmeye, vakit geçirmeden başlayacaktır. Çünkü artık suyu ısınmaktadır. Emperyalist taifesi önündeki lider konumunu muhafaza edebilmesi için de, bir şeyler ortaya koymak zorundadır.

            Oysa diğer taraftan da Şeytan olup bilmektedir ki; Anadolu, Ortadoğu, Avrasya, Asya sapağında esasen IŞİD, PYD, PKK vs. ve diğer terör levazımatçılarından oluşan Lejyoner ordularıyla hanidir sürdürdüğü Yeni Haçlı savaşını, yanılıp bir de resmileştirmeye kalkarsa, o zaman da kendi kafasına sıkmış olacaktır. Her şeye rağmen yine de unutmamalıyız ki, asıl tehlike; Burjuva iktidarını oluşturan AKP ve beslemeleriyle, dayanakları olan anti milli sermaye Burjuvasıyla, aslında içimizdedir.

            Şimdilik öncelikli asıl sorun da budur. Ne var ki bizim cephede, sağduyusu, sezgi gücü yüksek ve kararlı, ahde vefa sahibi, cesur bir Türk Ulusunun, hiçbir sorun veya engel tanımayacağı da açıktır…


Son sözün özü:
            Ey Atam kaldır o güzel başını da bak gör. Seni bağrında taşıyan milletinin toplu imza tutanağını da koy önlerine ve onlara söyle:

            Ben arada iki tek atardım; ama görüyorsunuz ki, topunuzun bir arada sahip olamayacağınız en sağlıklı beyin yine de benimkiymiş. Ayran beyinliler; sizi adam sanıp emanet ettiğim aziz vatanımı bakın ne hale düşürdünüz?
Siz, sırtlanların ağzından aldığımız, kanlarımız canlarımızla inşa ettiğimiz bu kutsal vatanı, hilal-i ahmere muhtaç hale getirip,  üstüne de yiğit canlarım pahasına koruduğum milli bekanızı, kumar masanıza yatırdınız. İşte görün ne işe yaradığınızı”…

            Söyle bunları aziz Atatürk, haykır suratlarına; çünkü bu, senin elleri öpülesi, nurlar içinde yatan mukaddes Zübeyde ananın, seni doyururken helal ettiği ak sütü gibi hakkındır. Hangi ana senin gibi bir evlat doğurabilir ki. Yoksa Burjuva salonlarında bacak bacak üstünde açılım yapan, ana namzetleri mi?

                                                                                   Serendip Altındal



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder