12 Kasım 2015 Perşembe

ALLLAHIN EMANETİ..

Seçim sonuçları açıklandıktan sonra, hemen yeni dönem vurgunlarının planlanmasına oturan birileri kafa kafaya çalışırken, diğer taraftan da ağlayan çocuğu avutmak amacıyla ona elmaşekeri uzatır gibi, millete de avunsun ve yeni algılara yönlensin diye gündem üstüne gündem fırlatmaya başladılar yine. İşte AKP ile başlayan ve 14 yıldır değişmeyen tek ana gündem de budur, fazlası değil bence. O da tartışılamıyor, yaşanıyor – ya da fıtratımız(!) oluyor - sadece.

Kim neyi nasıl yazarsa, gündem o kabul edildiği için de millete fazla bir seçim hakkı kalmıyor aslında. Yani yurdumuzda gündemi maalesef, vatandaşın okuduğu yandaş gazetenin köşe yazarı belirliyor sadece. İyi de ondan da sahiden bilmesi gerekeni öğrenebildiğini mi sanıyor vatandaş acaba? Vatandaşın birisi de soruyor; yeni hükümet ne zaman kuruluyor? Aslında yasaya uyulmalıymış. O halde el cevap:

Yasa, yusa
Sana mı kaldı?
Boş ver be ansız Musa…

            Yani hukuktan guguk yapılmış, hukukçusunu getir, götür valesi yapmış bir ülkede, adamın canı ne zaman isterse o zaman kurar hükümetini. Haydin var mı itirazı olan bakalım! Karşı taraftan bir diğeri de ‘2023 de Cumhuriyeti yıkacağız’ diyor. Yıkacaklarmış,,, kafaya bak sen! Taş atsan taş kırılır Valla! Çünkü ne desen almaz böyle kafa, mermer bile bu türden daha akıllıdır. Dahası değmez, geçiniz efendim…


Oysa vatandaş için mutlaka en doğru olanı, kendi kültür birikimi ile kendi gündemini kendisinin oluşturmasıdır. Yazarları ise kendi beyin fırtınasında lojistik malzeme olarak kullanmalıdır her çağdaş ve aydın birey aslında. Acaba bizde de böylemi oluyor bu işler? Ne gezer(!). Çünkü aynı zamanda ‘seçmen’ de denilen; ama bir türlü çağdaş olamayan vatandaş birey, çoğunlukla da ‘al Allahım emanetini’ konumundadır ülkemizde ne yazık ki.

İnanmıyor musunuz? O halde bakınız son 13 yıldır yaşadığınız ve adil bir düzeyde reyinizi kullandığınızı sandığınız, kazananı bile şaşırtan seçim sonuçlarına. O zaman ne demek istediğim daha iyi anlaşılır sanıyorum. Yani bu tabloyu çizen veya ona fırça olan vatandaşın arkasını, önünü ve ondan sonrasını görebilecek hali, melali, seküler kimliği yoktur. Böyle bir durumunsa ‘muhalefet yok ki’ bahanesi de olamaz. Hele bunlara bir de hala kararsız rey kullanmazlar da ilave edilirse; işte tam da böyleleri için, her anlamda zengin Türkçemizde kullanılır ve yerine de cuk oturur ‘al Allahım emanetini’ deyimi.



Futbolda olduğu gibi, bütün diğer spor branşlarında da esas alınması gereken bir kaide vardır. Bu da, tartışmasız, itirazsız, hakeme bile gerek bırakmayan bir sonuç elde etmek istiyorsan, önce rakibinin bütün zafer yollarını ezici gücünle tıkamalısın mesajıdır, çalıştırıcılarının sporcularına her vesilede verdiği. Ve bundan çıkartılan sonuç ise, her zaman kendine bakmalı, güçlü olmalı ve kurallara uymalısındır.

Kendi konumuza gelirsek; 13 yıldır gasp, soygun ve adam kayırmaktan, öz kaynaklarımızı yabancılara peşkeş çekmeye, dış borçları katlamaktan, milli eğitimi ve adil düzeni yok etmeye, sonunda milli müktesebatı paylaşıma açmak adına müstevli masasına yatırmaya kadar her başarıya(!) imza atan bir parti, ne yazık ki hala iktidar olabiliyor ülkemizde.  Bu da seçmen denilen ve bu eserin tek mucidi(!) olan vatandaşın, yeterli güçte – çağdaş kültür düzeyinde – olmadığının göstergesi demek oluyor aslında. Çağdaş kültür ise kısaca, belgeseli bilmek ve emsalleri gibi kimliği adına, ulusal bütünlüğüne sadık kalmak olarak tanımlanabilir.

Şimdi aynı durumun komşu Yunanistan da bile olabileceğini iddia edebilirmisiniz? Bırakın böyle bir durumu yaşamış olmayı, adamlar bilakis AB içinde bile bir Sosyalist Partiyi iktidara taşıyabilecek kadar özgün kafalı olduklarını ispatladılar. Şimdi onlar için de ‘al Allahım emanetini’ diyebilirmisiniz? Aman sakın ha! Çarpılısınız Vallahi…


2015 yılında çağdaş dünyanın iddialı bir Türkiye Cumhuriyetinde, kimliği hala tartışma konusu olan, yeni seçim kazancı ile de kendini emniyette hisseden şaibeli bir Cumhurbaşkanı çıkıp, ‘rejim değişikliği laflarıyla birbirimizi yormayalım’ derken,  hazindir; ama kimleri temsil ettiği yine anlaşılamıyor doğrusu. Sonra da bütün diğerleri gibi, havada fırfır dönen bu sözlerinden, sağlıklı bir anlam çıkarmamız bekleniyor.

Başka hangi gündemden bahsetseydim ki. Başınızda yeteri kadar yok mu zaten. Ben zihin denizinizde fırtına koparmak yerine, harelenme oluşması umuduyla küçük bir taş attım sadece. Hoş görün lütfen…

                                                                       Serendip Altındal

Video Kanalım

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder