23 Kasım 2014 Pazar

YENİ VATİKAN İMAMI..

            Muhalefetin CHP kanadı ile iktidar arasında süregelen son tartışmalar devam ederken, Atlantik cephesinde, uluslararası büyük sermaye Burjuvasının, kafadan tayin ettiği yeni Vatikan İmamı Obama, bildiğini okuyor. Bizim cephede ise, "Dersimli Kemal" polemiği ile CHP nin altı okunu temellerinden çatırdatan bir YENİ yaklaşım, bize hiç uymaz, bizi bozar. Yani yeni CHP de olmaz, olursa adı CHP olmaz. O zaman kendinize içinde Kemalistleri olmayan yeni bir parti kurun ve hemen de yollarınızı ayırın kardeşler.

            Yoksa birilerinin verdiği misyon gereği, CHP çatısının altında onun mukaddes temelini oymaya kalkmayın. Yoksa o yüce binanın altında hep birlikte kalırsınız. Ne var ki CHP binası, güçlendirilmiş öz fundamenti üzerinde yine ve bu defa içinde sizler olmayan; ama bütün Kemalistleri kucaklayan gövdesiyle eskisinden de heybetli dimdik ayağa dikiliverir. Bilmem bunun da hesabını yapmış mıydınız acaba biraderler...

            Son günlerde atasının naşını kabrinde titreten icraat ve söylemleriyle, partisinin ağır hasar gören ambiyansını nasıl onaracağının telaşı ve çaresizliği ile yoğun uğraş vermekte olan Kılıçdaroğlu; CHP yi mercek altına aldığı söylenen MİT'i, milli olmaya davet ederken, haksız değildi aslında.

            Çünkü MİT'in son yapısal değişikliklerden sonra, iktidar partisinin adeta muhafız alayı konumunda görüntü vermeye başladığı, ne yazık ki artık tartışılmaz noktadadır. Diğer tarafta, Washington DC de oturan yeni Vatikan İmamı Obama'nın, eskimiş BOP serüveni bağlamında yeni aranjmanı; 1940 larda Almanya da çevrilen 'Hitler ve Nazileri' isimli filmin senaryosunun, şimdi 'Tayyip ve MİT'i' varyasyonu şeklinde, giderek Türkiye sahnesinde uygulamakta olduklarıdır.


            O zaman da başlarda, Hitler olgusunun, Avrupa’da temizlik yapmasını ve Amerikan kapitaline yol açmasını, umutla ve sessizce bekleyen ABD; ama Hitler palazlanıp Bolşevik Rusya’ya da yürümeye kalkınca, özellikle Ford Vakfının başını çektiği ve ABD Burjuvasının geniş bir yardım kampanyasıyla, Hitler ve Nazilerine tam destek vermişti. Bilindiği gibi de ABD, aslında Hitler hareketini destekleyen en büyük finans gücü olmuştu.

            Daha sonra Hitler gemi azıya alınca işler sarpa sarmış, bu defa sıranın kendisine geleceğini de anlayan ABD, Alman denizaltılarının neredeyse sıfırladığı müttefik kuvvetlerin, geriye kalan yetersiz deniz gücü yüzünden, 4000 den fazla nakliye ve balıkçı gemileriyle 1944 yılında Normandiya sahillerine, müttefik kuvvetleriyle birlikte 2 milyon civarında asker çıkararak, harbin seyrini kendi yönlerine çevrilmesini sağlamıştır. Çıkartmanın bozuk hava şartlarında yapılacağını tahmin etmeyen Mareşal Rommel, cepheden uzakta ve karısının yanındayken çıkartma yapılmaktaydı oysa. Rommel'in de, o bağlamda şahsa özel bir ayakkabı kutusu(!) veya kol saati vs. alıp almadığı, bugün dahi bilinmemektedir.

            Ne var ki, özellikle zırhlı birliklerin konuşlandırılmasına, şayet Hitler acemi parmağını sokmasa ve Rommel de görevinin başında olsaydı, müttefik kuvvetlerini çok acı sürprizlerin bekleyecek olduğu, bugün de kabul edilmektedir. Belki de o zaman bugünkü ABD nin yerine emperyalist Almanya ile uğraşıyor olacaktık. Ne ki sonuç, bu kafada kaldıkça, bizler adına fazla da bir şeyler değiştirmeyecekti aslında. Neticede harbin sonunda Almanların, nasıl ödünler ödemek zorunda kaldıkları ve bugün de halen o döneme ait harp tazminatları ödemek zorunda olmaları, malumunuzdur.

            II. Cihan Harbi mağlubu ve ülkeleri yerle bir olmuş Almanlar, büyük bir özveriyle bugün yine Dünya statüsünde, en üst sıralardaki konumlarını almışlarsa; bunu kendi çalışkanlıkları ve başarılarının yanında, Batı kapital dünyası ile sarmal dinsel kardeşliklerine ve büyük sermayenin tüketim toplumu olmalarına da borçludurlar. Nitekim sulh döneminin Marshall adlı tuzak kredilerini, büyük bir akılcılık ve plancılıkla olumlu kullanmışlar, irtikâp, rüşvet ve yandaş kayırma da bilmediklerinden, borçlarını son cent'lerine kadar da geri ödemişler, daha borç öderken bile milli sermaye birikimine başlamışlardır.


            Şayet Almanya'nın başına gelen Türkiye’mizin başına gelirse; Haçlı dünyası ile aramızda böyle bir dinsel kardeşlik de söz konusu olamayacağından, son 1044 yılın acısını biz Türklerden nasıl çıkarırlar, bir tasavvur edin. Ondan önce ki binlerce yılın acısını, aslında uygarlıklarını borçlu oldukları ön-Türk atalarımızdan aşırma tarihleri yüzünden, kabul etmiyorlar Allahtan. Ya bir de o eski hesapları da eklemiş olsalardı.

            İşin kötüsü, şayet bu kafayla bir de milli müktesebatımızdan olursak, Anadolu’muzu terk ederken, bu defa Türkiye Cumhuriyeti Türkleri olarak, Asya da ve 20 yıl içinde 10 milyar nüfusu aşacak, giderek de ufalmakta olan dünyada kendimize, değil bir yaşam mekânı bulmak, mezar toprağı bile bulamayız artık. Çünkü Asya’da bütün köşeler çoktan tutulmuş ve bize açacak bir satır başları bile kalmamıştır artık. Yani "Vah Koca Atatürk Cumhuriyeti'nin Şerefli Tarihine" demeyi, bir bardak soğuk suyla yutmak, herhalde bizlere farz olur işin sonunda. Bilmem anlaşılabildi mi? 

                                                                            Serendip Altındal

Video Kanalım

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder