Allah aldıkça
da alıyor. Sonunda Balyoz da kırıldı. Başka ne olacaktı ki. Yalancının mumu hep
yatsıya kadar yanmadı mı şimdiye kadar. Şimdi diğeri gelsin demek gerekiyor
artık. Hukuktu, guguktu derken bizim Adalet teyze de gaflet uykusundan nihayet
uyandı ve tokadını eteğine işeyenlerin suratına hışımla çarpıverdi...
Birilerinin var kuvvet kendi
istasyonlarına makaslamaya kalktıkları Adalet trenini, vicdan muhasebeli
diğerleri yeniden kendi güzergâhına döndürmeyi başardılar. Tren hırsızlarının
unuttukları veya hiç bilmedikleri ise, kendi yolunda gitmesi gereken Adalet
trenine aslında kendilerinin herkesten fazla ihtiyaçları olduğudur. Tecrübe de
göstermiştir ki son treni kaçıranlar her zaman, ona en fazla ihtiyacı
olanlardır. İşte o treni kaçıranlar, yarın tarafsız yargı önünde kahırla, hesap
terleri dökerken, muhtemel ki ne demek istediğimizi daha iyi anlayacaklardır.
Acıları, gözyaşları, kolpo ve
tuzaklarıyla çok sıkıntılı; ama her şerde hayır vardır bağlamında, o kadar da
eğitici bir dönem geçirmekteyiz. Çünkü geleceğimiz olan bugünlerin Gezi ve Gazi
gençliği, yarınlarını inşa ederken, bugünlerin acılı öğretilerini fazlasıyla
değerlendireceklerdir nasılsa. Her ne kadar bizatihen acılı aileler hepimizden
fazla üzülenler olmuşlarsa da, yine de filmin sonunun iyi gelmesi, hepimiz için
teselli kaynağı olmaktadır. Engin Alan Paşa, bütün acılı aileler ve arkadaşları
adına mevcut durumu, en duyarlı ve özlenilen konuşmayı bütün sıcaklığı(!) ile
yaparak özetlemiştir. Görüşlerine tam destek verirken, yüreğindeki derin
nefreti aynen kendi yüreğimizde de hissediyor ve kendisini canı gönülden
kutluyoruz. Aynı bağlamda, kaldığı noktadan yola devam edeceğini, Kemalist
coşkusuyla objektiflerin gözüne sokan Çetin Doğan Paşanın da o mübarek alnından
öpüyorum.
İsimlere fazla takılmadan, olayları
baz almak daha hayırlı olur diye düşünüyorum. Çünkü iyi biten filmin sonunun
trajediye dönmemesine yargı makamında emeği geçenlerin, çekilen acıların
yıllardır sessiz izleyicileri de oldukları unutulmamalıdır. Ayrıca AKP
belasından çok daha evvel kurtulunmuş olunsaydı, bugünlerin sıkıntıları
yaşanmış olmaz ve halen de bıçak sırtında yürüyor olmazdık ki aynı yargı bu
fırsatı da kullanamadı. Ne var ki yüce Türk Milleti nasıl olsa bugünleri de
unutacaktır fakat birileri mutlaka hesaplarını son kuruşuna kadar
ödeyeceklerdir.
Yeni Sevr Saliplerinin Balyoz
barutları da neticede ellerinde patlamıştır. Demek ki emperyalizm yaşadıkça ve
herifler aşka geldikçe, dönüp dolaşıp her vesilede bize çelme atacaklar
anlaşılan. Hani yenilen pehlivan güreşe doymazmış ya, işte bunlarınki de o
hesap.
Yeni Saliplerden bahsederken hemen
bizim Ekmeleddin biradere keskin bir U dönüşü yapalım; tarihçesi ve kitapları
bizi ilgilendirmiyor. Son kelamları ve icrasıdır bizim için matlup olan kendi
adıma. Atatürk'ü, Napolyon veya Washington’la aynı paralelde görmesi, korkumun
da teyidiydi aslında. Çünkü onun da salon Atatürkçülerinden olduğu ve Kemalist
gerçeğin yanından bile geçmediği kanım pekişti maalesef. Atatürk'ü salt
kronolojik bir tarihsel klişe perspektifiyle algılaması, bende farklı
kuşkularda uyandırdı doğrusu. Çünkü Atatürk fenomenini gereğiyle irdelemeden
veya bizatihen anlayamadan diğer liderlerle aynı saflara oturtmak, sadece tarihte
emsali olmayan "Atatürk liderliği"
özeğine haksızlık değil; ama cehalet ötesidir de.
Diyoruz; ama diğer yandan, şayet
başka seçenek kalmadıysa da elimiz mahkûm. Tayibi seçmediğimiz halde, Çankayaya
üflemekten yine de kırk defa evladır, mütedeyyin Ekmeleddini tepe köşke
oylamak. Atatürk kutsallaştırılmasın derken sen geleceğine ışık tutmuştun
aslında Ekmeleddin. Oysa kimse sana "biz öyle yapıyoruz" dememişti.
Ve bu yorumu sana neyin söylettiğini herhalde sen daha iyi biliyor olmalısın.
Ama bunu sana ben söylüyorum. Atatürk bizim için kutsaldır da, bunu bilesin.
Sen uzakta doğup büyüdüğün için bunu bizim gibi hissedemezsin Ekmeleddin
birader. Unutma ki etiğin, etnisiten, aile geçmişin değil bizi alakadar
edenler. Atatürk Cumhuriyetinin Kemalist müktesebatını, ne kadar temsil
edebileceğindir. Bu bağlamda bir sorunun yoksa ancak, bu göreve talip
olmalısın. Yoksa acısı fena çıkar ona göre...
Napolyon, Washington yüzeyselliğinde marjinal mentalist düzeyden,
Atatürk ifade edilemez. Hele Kemalist olunmadan, Atatürk'ün de tüm dünyaya
öğrettiği gibi, tam bağımsız ve antiemperyalist hiç olunamaz. Pekiyi bu konu
hakkındaki fikrin nedir arkadaşım...
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder