Erdoğan müphemiyle başlayan ve bugünleri tetikleyen olayların
gelişmesinin, perde arkası aktörü emperyalist Batılı, olaylar ülkemizde
beklediği gibi gelişmeyip, Türkler yine sağ gösterip solu çakınca, ne olur ne olmaz
diyerek, tekrar çark etmek zorunda kaldı. Birdenbire de anti Tayyipçi
kesiliverdi. Anlayacağınız, 'hani yersen endeksli' tipik Batılı emperyalist
geleneği bunun adı. Yani tavşana kaç, tazıya tut hesabı. Ruhunu ezberledik bu
heriflerin artık. Mesela, bugün bazı naif ulusalcılarımızın bile sitayişle
bahsettiği CNN adlı yayın kurumunun Batı yakası profili ile Doğu yakası
arasında bile gece, gündüz farkı vardır. Batı yakasında ki nasıl demokrat,
insan hakçısı oluyorsa, doğudaki kardeşi o nispette, emperyalist doğası gereği,
Tayyipçi veya her hangi kimseci, bir oligark kesilebilir bir anda.
Bir başka misal olarak da, Kılıçdaroğlu’nu, ‘sırf bizim Tayyip Sultana,
Esad’a benziyor, dediği için’ küçük aklınca refüze ettiğini sanan Swoboda (bir
de adı özgürlükmüş hazretin) gösterilebilir. Şimdi de asal geleneğine uyarak
kalktı, belki yersiniz diye ateşli bir anti Tayyipçi(!) kesiliverdi. Nereden
baksanız güvenilemez adamlardır bunlar, tıpkı yarattıkları megaloman ve
demokratın D si bile olmayan, besleme Başbakanları gibi. Adamlar sütten çıkma
ak kaşık. Sanki de midemizi kabartan bu sulu, ekşimiş ayranı kendileri
yaratmamışlar gibi, kıvırıp duruyorlar işte. Onların azınlıkta kalan objektif
ve tarafsız gerçek aydınları dışındakileri, ciddiye almaya değmez.
Sözün özü ise; Batı, Batıya söz geçiremiyor görüntüsünde bir ikili
oyun. Kılıfı da hemen hazırda bekliyor. Yaftası da insan hakları, fikir
özgürlüğü ve demokrasi aldatmacası. Şayet bizim durumumuza düştükleri veya
düşeceklerini hissettikleri anda, bakın bakalım bu meşhur demokratik(!)
hakların hangisi kalıyor ortada. Arayın ki bulasınız(!) Tarih ne için var.
Koruma ordusunun arkasına saklanarak, dayılık yapmak kolaydır Erdoğan.
Kendi yerine o taburun arkasına, yeni bitme küçük bir zamaneyi bile koysan, bil
ki sana bile yabancı bir dayılığın feriştahını ortaya koyar ve inan sana bile
ders verirdi. Hiç kuşkun olmasın. Senin yerinde olsam, korumasız ve tek başıma,
o has vatan evlatlarının arasına karışır, kürsülerden bindirilmiş kıtalarıma
sallamak yerine, o gerçek Türk evlatlarının yüzüne karşı sallardım
sallayacaklarımı. Ama bu sana hiç uymazdı herhalde, sahibi olduğun Potamya malı
eşyanın tabiatı nedeniyle. Verilen çok açık mesajları bile anlayamadığına göre,
çocukluğunda ciddi bir rahatsızlık geçirmiş olmalısın herhalde.
Hatta yerinde olsam, kankam Gül’ü de zorla yanıma katar, onun da, bu
toprakların gerçek evlatlarından, kendin gibi hızlandırılmış, dinamik bir
eğitim almasını sağlardım. Ki bizatihen silkelenmeye çok ihtiyacı var onun.
Hatta Arınç bile ‘birileri bizi silkelemeli’
derken, belki de öncelikle Gül’ü kastediyordu muhtemelen. Çünkü acz ve
çaresizliğinden, özgüven eksikliğinden, suyun başında oturduğu halde, kendi
adına bile karar veremiyor zavallı. Bana sorarsan, aslında gerginliğin ana
nedeni de odur. Çünkü kendisi değil cumhurun başı, üstünde oturduğu membaın
musluğu bile olamaz.
Hani sunduğun bir matah olsa neyse. Mesela hiç olmazsa rakı olsa iki
fırt alıp neşesini bulurdu insan. Akşamcı bile olmasa bedava rakı var diye
herkes toplanırdı çevrene, seni dinlemese de. Sen ekşimiş ayranını et kime
ikram edersen, hepsi senin olsun. Biz, arkamdaki Hacı dayım, babam sağ olsun
diyebilenlerden değiliz. Bu milletin geri kalan ¾' üyüz. Akşamcı bile değiliz
üstelik. Bayramdan bayrama iki fırt alıyorduk, hepsi bu. Sayende şimdi ona da
dürbün kurduk. Tüm varımızı yok’a çevirdin. Sende tez elden yok olursun
İnşallah. Arada sırada bir gıdım keyfi vardı garibin, onu bile çok gördün ulan
tayıncı.
Kaldıysan ırak aslan sütünden ahbap
Oluyorsan
ekşi ayranla mayhoş
Etme
kendini daha fazla harap
Bil
ki sırada bayramın da var
Uyan
artık be bayramlık sarhoş
Sense
otur oturduğun yerde
Adamın
kafasını daha fazla attırma
Attırıp
da özüne gamota
Hayyama
da ağıt yaktırma…
Ya da daha doğrusu bırak milleti germeyi, git Güney Doğuya, al arkana
bölücü Kürt cemaatini, sen en iyisi onların Başbakanı ol. Düş bu milletin
yakasından artık. İstenmiyorsun işte, bu kadar da ansız olunmaz ki. Ayrıca
arkadaşlarının da başına sonunda büyük dertler açacaksın. Çünkü sen toz olunca,
fatura onlara yazılacak. Gittiğin yerde, hiç olmazsa istediğin gibi bir cephe
oluşturur, kinini de açıkça ortaya kusar, içini dökersin ve belki de seni bu
kadar tahammül edilmez yapan, huzursuz eden çocukluk komplekslerinden de
kurtulursun kimbilir. Nasıl olsa tramvayın da son istasyona geldi artık. Şimdi
inme zamanıdır. Öyle ya kaybedecek neyin kaldı ki. Bir dene istersen bunu,
bakarsın belki faydası da olur sana, ne dersin.
Bu arada hatırlatmak gerekirse; beğenmediğin Kılıçdaroğlu, sana ‘halkın
içine korumasız gir de söyle söyleyeceklerini’ betimli tavsiyemi yapardı işte.
Yiğidi öldür ama hakkını yeme. Gidemez dediğin, Güney Doğuda yaptığı gibi.
Herhalde, Halkı’nın içinde nasıl tek tabanca dolaştığını, hepimiz gibi, sende
mutlaka görmüş olmalısın. Ne var ki, bunu da bütün işine gelmeyenlerle
birlikte, çabuk unuttuğun anlaşılıyor.
Serendip Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder