19 Mart 2013 Salı

SEN ONDAN ÖĞREN SENİ..


            Yazışmalara bakıyorum da; sanki her şey bitti, şimdilerde birde Türkçüler(!) çıktı başımıza diyesim geliyor. “Türkçü” ne demekse, Türkoğlu Türk isem veya kendimi Türk gibi hissediyorsam ve bununla da sapıma kadar iftihar ediyorsam, yani kürkçüyüm filan mı demem gerekecek öz vatanımda, bak sen herifçioğlunun bize yutturmaya kalktığı acılı tavşan yahnisine! Akıllı geçinen vatan evlatları böyle derse, kendi misak ı vatanınızda birtakım beslemeler de çıkıp, Kürtçüler diyorlarsa, onlardan ne farkınız kalıyor o zaman. Hele bu lafları bu günlerde her vesilede kullananlar arasında, orta yaşların üstünde olanlar var ki, işte kafamı en fazla da onlar bozuyor. Sanki kendi gençliklerinde bunları söylüyorlarmış, sanki kendi beyinlerini karıştıran ağabeyleri, ablaları varmış gibi. Ne kadar da balık hafızalıymışlar.
            Hey Allahım günahım nedir ki beni, tam da destanların destanı Çanakkale güncemizde, şecaat dizeleri döktürmek yerine, merdikıpti ye sirkat soran satırlara mahkûm ediyorsun. Kendi adıma, kısa pantolonumu kendim giydiğimden beri, evimizde Türk kimliğimizin dışında, herhangi bir etnisite lafının bile edildiğini duyduğumu hatırlamıyorum. Bu, bu kadar zor mu? Veya rahatsızlık bunun neresinde, mutlu ve huzurlu olduktan sonra. Ne ki, içimize ekilmiş sömürgeci güdümlü birtakım mikroplar, toplumsal birlik huzurunu kaşımaya yeltenmesinler. İşte bu gerçeğe bigâne kalanlar, tam da sömürgeci jargonunu kullanarak, heriflere nasıl da bedava maliyetle taşeron olduklarını göremiyorlar veya görmek de istemiyorlar(!). Yazık ki, ne yazık.

            Haydi, çoluk çocuk bu lafları etse, özürleri zor da olsa kabul edilebilir. Çünkü başlarında ki koskoca(!) başbakanlarının ağzından; biber süreceğini düşündüğü Coniden korkusu nedeniyle, bir kere bile bizatihen betimlediği TÜRK adını duyamadıkları için, yaşadıkları toprakların TÜRKLERİN ANAVATANI olduğunu bilmiyor olabilirler. Üstüne bereket, milli eğitimleri de gasp edilirken, diğer bağlamda okuma ve araştırma özürlüdürler de bu çocuklar. Tabii ki TGB'li ve emsalleri gibi aslan parçalarımızı, helal süt emmiş, ahde vefa sahibi ana babalarımızın gümbür gümbür gelen çocuklarını ve bu vatanın tüm yeni yiğitlerini tenzih etmemiz kaydıyla.
            İşte tam da bu noktada, geri kalan çocuklarımızda, yeni Damat Feritler hükümetinin oluşturduğu milli eğitim erozyonunu onarmalarını beklediğimiz, aklı başında abla ve ağabeylerinin, küreselci çakalların ezberlettiği aynı zırvalarla yol almaları ise, anlaşılamazdan öte, kabul edilirde değildir.
            Bırakınız çocuklarımızın kafalarını daha da karıştırıp işleri daha da içinden çıkılmaz hale getirmeyi. Fırlatın bir halta yaramaz egosantrik, benmerkezci sürtüşmelerinizi. Unutun içi boş, incir çekirdeğini bile doldurmayan ukala bilgiçliklerinizi. Bir an önce el ele tutuşup sadede veya da imana gelin. Belki de hiç bir zaman yapmadığınız, düşünmediğiniz kadar bu birliğe ihtiyacınız var şimdi. Oysa hepinizin sözü, düşüncesi hemen hemen aynı prensiplerde.
            O halde nedir derdiniz, birbirinizden alıp veremediğiniz. Vatanınızla birlikte, yaşam nedeniniz olan "Milli Kimliğiniz" de – yani birey olabilme hakkınız - elinizden alınıyor, tıpkı emsalsiz tarihiniz gibi. Tek yumruk olup hala bunların hesabını sormayı düşünmüyor’musunuz küstahlara! Daha fazla ortak düşmanınızın oyununa gelmeyin. Unutmayın ki düşmanınız, artık Sevr döneminin düşmanı değildir. Bugün daha da bilinçlidir ve Türk'ün zaafları konusunda hayatının keşfini de yapmıştır. Sadece bu nedenlerle bile şimdi, daha da güncellenmiş yeni bir Atatürk'e ihtiyaç hâsıl olmuşken hem de. Çıkın uyku tulumlarınızdan, bırakın aymazlığı, uyanın! Şimdi zaman, hak eden suratlara yumruğu çakma zamanıdır artık. Varmısınız??...

            Oturun da bunları anlatın eksik bırakılmış çocuklarımıza. Bu bağlamda her biriniz bir taş koysa, kaderleri yapılmaya çalışılan erozyondan eser bile kalmaz. Ergenekon trajikomedisiyle, bu ülkenin gerçek evlatlarının nasıl tasfiye edilmeye çalışıldığını; belki de sahte Ergenekonla tahayyül edileni realize edemedikleri ve uluslarına bu sıkıntılı günleri yaşattıkları için, pisipisine tutuklanmış olan amcalarının, belki de tanrı tarafından cezalandırılmış olabileceklerini de anlatın onlara hatta.
            Çünkü gerçek ERGENEKON başka nasıl bir destan olurdu ki. Belki de Allah söyletiyor, ibret alalım diye kullanıyor bu adamları, yenisi ve çok daha görkemlisi de yoldadır belki. Kim bilebilir ki; ama gururlu başlarımız hep yukarıda olmak kaydıyla, bekleyelim ve görelim. Çünkü boyunlarımızın bükülmesi için en küçük bir neden bile yoktur. Çünkü bunları asla hak etmiyoruz ve bize son satırına kadar şerefle yazılmış, yüce bir tarih mirası bırakan büyüklerimizin torunları olarak, kendimizi sehven bile aşağılama hakkına sahip değiliz.
           
            Destanlar yazmış - ki hangi birini sayalım. Onlar bizden daha fazla biliyorlar nasıl olsa - ve daha da muhteşemlerini yazacak olan Yüce Türk Ulusu, özünden henüz bir şey kaybetmiş değil ki. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti bir Yugoslavya, kadim Türk Ulusu ise Yugoslav kampusu hiç değildir. Nasılsa bunu da yakında bir defa daha anlayacaklardır. Anlayacaklardır da, nasıl hazmedebilecekleri şüphelidir…

            §  Dizeler demiştik ya! Gönlümüze düştüğü üzre bir iki satır koyalım o halde. Yalnız yukarda ki ve aşağıda ki arasında oluşan üslup farkı, yukarıdakinin bize özel derin sumen altı, aşağıdakinin ise fiktif güncelimiz olmasındandır.   

                        VATANSAL

                        Ağla vatan
                        Yan vatan
                        Bugün efkâr günündür
                        Satılmışlarca göstermelik kutlanırken
                        ÇANAKKALEN
                        Lanetli bulutlardır
                        Benimse üstüme çöken
                        Ve beni kahreden

                        Size ölmeyi emrediyorum
                        Hattı müdafaa yoktur
                        Sathı müdafaa vardır
                        O satıh da vatandır diyen
                        Cephede ölmeyen
                        Ama şimdi emanetçileri eliyle
                        O tertemiz alnından vurulupta yatan
                        Ve gözyaşlarını sanki bağrıma döken

                        Daha ne anlatsam ki sana vatan
                        Yeter fazla kahretme beni
                        Ümmetten dönme
                        Sonradan olma
                        Vatanına eş değerde birey yaptığı
                        Ve vatandaşım dediği
                        Cehennemliklerin yoluna
                        Boşuna helak olan yiğitleriyle beraber
                        Bağrında yatıyorken atan
                        Yeter fazla kahretme beni
                        Sen ondan öğren seni…


                                                                                              Serendip Altındal


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder