10 Kasım 2017 Cuma

İKNA MESELESİ..

            Eskilerin yerine getirilen yeni Belediye Başkanlarının sicillerinin de pek parlak olmadığı söyleniyor. Bazılarının sabıka kayıtları da bir hayli kabarıkmış. Eğer gerçekten böyleyse; ‘siz yeteri kadar götürdünüz, biraz da diğer kardeşlerimiz sebeplensin’ mi demek isteniyordu acaba? Hani alışık kıçta don durmaz derler ya, alışmış kudurmuştan beterdir diyerek de konuyu bağlamak mümkündür, hiciv seven dostlar için. Diğerleri de hiç kızıp, gücenmesinler. Biz bizi bilmez miyiz sonuçta.

            NATO Devletleri artık kendilerini çıkmaz yolda hissettiklerinden, nihayet imana gelip Türkiye ile EUROSAM (SAM savunma roketleri) proje antlaşmasına ortak imza atmaya karar verdiler. Böylece Türkiye’nin de ortak AR-GE çalışmalarıyla üretici ülke olarak, imal edeceği savunma silahlarını, geliştirip dış pazarlara satarak katma değer üretmesinin de önü açılmış olacak(mış).

Şimdi sormazlar mı adama. Durdu durdu da enişten seni neden öptü diye. Sakın, Rusya ile yapılan S-300-400 anlaşması, Türkiye’yi kaybettiğini düşünen Batıyı, tarafgirlik adına yeni bir algı operasyonu yapmak zorunda bırakmış olmasın. ‘Bu da sorulur mu hiç’ dediğinizi duyuyorum. Çünkü işin aslında böyle olduğunu hepimiz biliyoruz nasılsa.


Binali’nin sessiz sedasız yaptığı ABD turu, bana göre Erdoğan’ın turundan daha fazla ambiyans oluşturdu. Neden derseniz, Erdoğan’ın Trump ve diğer ABD Hükümet sözcüleri karşısındaki ezik, büzük, kırılgan, neticesiz duruşu; ama yandaş basına göre de ağırlığını koy(muş) sanal algısının yanında, Binali’nin gerçekte hiçbir sonuç alamayacağı bir ülkede, dişe dokunur bir şey yapmacıksız ve kendi başına yaptığı park yürüyüşlerini içeren görüntüleri, daha gerçekçi, ikna edici ve inandırıcı kaldı.

Bu görüntülerin bir yanda Hollywood havası taşıması, sadece Binali’nin popülizmine yararken, arkasında CIA parmağı olduğu intibaını da oluşturuyordu diğer taraftan. Yoksa AKP liderliğine şimdi de daha sempatik ve yıpranmamış olan Binali’yi mi hazırlıyorlardı nedir? Çünkü Erdoğan’ın bundan sonra ne yapsa, toplumun asosyalleri, din simsarları, haramileri ve kötülük şerbetini kendilerine yaşam iksiri yapanlarının dışında kimseyi ikna etme şansı kalmamıştır artık bu ülkede. Ki bunlara aklı başında, ahde vefa sahibi bütün AKP’liler de dâhildir.

Bu durum, dış kaynaklı bütün Türkiye analizcilerinin de gözlerinden kaçmıyordur şüphesiz. Buna göre de Türkiye’miz üzerindeki art niyetli politikalarını artık yeni senaryolara göre oynayacakları kesindir. Çünkü siyaset bir ikna meselesidir de aynı zamanda. Kalıcı bir politikanın ise önce tutarlı olması gerekir. Ki bu şablon Erdoğan’a hiç uymaz. 

Ne var ki Erdoğan’ da çevresinde oynanan oyunların bilincinde olmasa da beklentisindedir mutlaka. O nedenle de yakında hiçbir şey yokmuşçasına takınacağı timsah gülücüklerine de kimse kapılmamalıdır. Malum timsahın ne zaman ve nereden ham yapacağı hiç belli olmaz…

             
          Sevgili Atatürk’ün yeni bir doğum günü daha geldi çattı. O halde bu acılı şerbeti yine ve yeniden bir lohusa şerbetine çevirmek tekrar nasip oldu Türk Ulusuna desenize.

Ben bu tarihi günü işte hep aynı perspektifle anıyorum. Çünkü görüyor ve biliyorum ki o yüce kimlik, menfurlar, müstevliler tarafından dıştalandıkça, Türk Milletinin kalbindeki yeri daha da sağlamlaşıyor, o aziz varlığı daha da ölümsüzleşiyor.

Bugün Anıtkabirde toplanan on binlerin coşkulu anısı aynı bağlamda yeni doğuşun da bir kutlamasıdır…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder