TSK’nın
bundan böyle, Erdoğan güdümündeki AKP iktidarının Ortadoğu oyununda baş aktör
olduğu ve Erdoğan’ın da bizatihen vazgeçemeyeceği oyun aracı olduğu sabittir. O
halde Ergenekon mealindeki yeni tertipleri TSK ile oynamaya kalkarken, birden
fazla dikkatli olması gerekmektedir.
Dolayısıyla
da liyakatsiz ve ordu geleneğine aykırı, adil olmayan uygulamaları, atamaları
gelişigüzel oynamamaya özen göstermeli ve asla da gaflete düşmemelidir.
Unutulmasın ki askerin de bir sabrı vardır. Hele bu Türk askeriyse bir değil
iki defa düşünmek gerekir. Yani Türk askeri başında çakmasını değil; ama saygı duyacağı gerçek bir Komutan görmek ister.
Çünkü bundan sonra, elan meşru(!)
konumda olan iktidarın bir süre daha iktidarda kalması için, Türk Ordusundan
başka da bir kozu kalmamıştır artık. Ve sonunda ben ettim ben buldum demek de
vardır, biline. Bırakın üstüne gitmeyi, gasp ettiklerini geri vermek ve bilhassa
ordumuzun önünü de açmak zorundadır bundan böyle. Çünkü kara gölgesi ordunun üstünde
durdukça, aslında iktidarının ömrü daha da kısalacaktır. Günü gelince sizlerde
anlayacaksınız bunu nasıl olsa.
Türk Milleti doğuştan milistir. Çünkü
genetiği böyle kurulmuştur. Başka ayar da kaldırmaz. Alternatif ayar
parametreleri de yoktur. Kapalı devre, evirilmeye müsait tek bir konfigürasyon
taşır sadece. Tamirsiz fabrika çıkışlı; ama ömür boyu da garantilidir.
Kendisine katakulli ile yutturulmaya
çalışılanı, nezaket ve geleneği gereği yutmuş gibi görünür. Ne ki aslında
dilinin altında saklar ve günü, saati gelince de yutturmaya kalkanın suratının
ortasına kusuverir. Sivili gibi askeri de böyledir, aynı hamurdandır işte. Âdemi
ihtirasa hiç gelmez, belki imankâr; ama asla biatkâr değildir. Beklemediğin
anda birden ısırır ve ısırdığı yerin dişlerinin arsında kalıverir sonra.
Şimdi de bu hesabın içinde ve gün
saymaktadır artık. O gün gelince de bize harman olacaktır yine bütün dağlar,
tepeler. Ve bir anda çıkıverirler yine Meteler, Oğuzlar, Atillalar, Atatürk’ler
ve tüm diğerleri ortaya. Sen nerelerde olursun, hangi deliklere girersin acep o
zaman bilinmez. Öyleyse yap hesabını
şimdiden, sonra da bana söylememiştin deme sakın.
Halk çocuğu Atatürk’ün birçok mayolu
resmi vardır. Eşiyle kendi özel mekânında yemek yiyen Kılıçdaroğlu’nu, özel
angaje paparazzi kamerasıyla ancak gizlice fanilalı görüntüleyebilen ve kişisel
özele tecavüz ihlaliyle yeni bir sabıka kaydı daha açarken, üstüne Atatürk partisinin
liderliğine yakıştırmayarak yeni bir ihlal daha yapan Erdoğan, acaba fanilanın
mayo yanında resmi kıyafet olduğunu da hiç düşünmedi mi? Demek ki halk
çocukları için ikisi de özel zaman ve mekanlarda hiç fark etmezmiş.
Çünkü
kişisel kompleksleri yokmuş ve meclise ya da herhangi bir resmi protokole o
kıyafetlerle gelerek asosyal görüntü verdiklerini de hiç kimse görememiş.
Ayrıca yiğidin malı meydandadır diye de boşuna dememiş atalarımız.
Hal böyle olunca da sormak lazımdır.
Acaba kendisi denize mayosuz mu giriyormuş ya da gömleğinin altına çamaşır giymiyor
muymuş? Halkın içinden birileri olarak tek başına dolaşabilen Atatürk ve
Kılıçdaroğlu gibi insanların yanında denize bile koruma ordusuyla giren diğer
halk(!) çocuğu Erdoğan, herhalde, elele tutuşarak sırtlarını kendisine çevirmiş
korumalarının oluşturduğu bir suni havuzda denize girip çıkıyor anlaşılan. Ve
biz onun mayo giyip giymediğini bile bilmiyoruz.
Yeni bir Dünya Savaşında ilk önce
ABD ve AB yok olacaktır. Çünkü başta Çin olmak üzere yakında tek bayrak altında
buluşacak Kore, Japonya, Vietnam ve diğerleriyle uzak Asya gümbür gümbür
gelmektedir. Aralarına enjekte ettiği çakma İslam Malezya da bir halta yaramaz,
bir yudumluk haptır onlar için. Yani bırak Nicola Teslaları, ‘HAARP’leri, yakında
atomun da ümüğünü sıkar bunlar. Şimdi kızdırdık yine galiba içimizdeki Amerikalıları!
Unutma ki vatan dediği ülkesini en
iyi koruyacak tek güç, Türk gücüdür bu dünyada. Bunu da emperyalist çok iyi
bilir. O yüzden de üstümüzde çeşitli senaryolarını oynamakta, içimizden çeşitli
kanı bozuğu milli birlik ve irademize karşı kullanmaktadır. Ne ki hepsi
boşunadır. Çünkü yakında ayağa kalkacak olan Rusya ve uzak Asya’nın güvenliğinin
tek garantörü de, küçük Asya’nın sahibi yüce Türk Milleti ve onun milli gücüdür.
Sadece
ABD’nin değil; ama bütün Dünyanın da bu kuvvetlere karşı durması zordur. Poker
suratlı Amerikalı donuna kadar artık son elini oynamaktadır. Sonrasında ise
kıçındaki donunu da bırakarak masayı terk etmek zorunda kalacaktır. Ve asla yadsımayalım
ki üç yüz yıldır oynayan uzatmalı dizinin sonu artık ekranda görülüyor ve orada
‘THE END’ yazıyor…
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder