10 Mayıs 2017 Çarşamba

SAKATA GELDİK..

           Alışa alışa, sandıktan istediğimizi çıkaracağımıza da alışacaksınız. Gıkınız bile çıkamaz, çıksa da takan olmaz nasılsa. En temel haklarınız da elimizde, malınıza da gerekirse el koyarız, sakın kafamızı bozmayın. Söylediğimiz gibi, sizi alıştıra alıştıra bugüne kadar yaptıklarımızın, bundan sonra yapacaklarımızın ve sizin de sineye çekmek zorunda kalacaklarınızın garantisi olacağına da alıştırın şimdiden kendinizi.

            Yukarıdaki ifadelerin bana ait olmadığını bilmem söylememe gerek var mı? Çünkü ben o kadar muktedir değilim. Siz anladınız işte. Yani adam açıkça bunları söylüyor. Ve bunun da uçarı kaçarı kalmadı artık. Çünkü açık bir gasp ürünü olan Referandum sonuçlarıyla ortaya çıkan siyasal resim, yukarıda ki reçeteye de cuk oturuyor olsa gerekir. Esasen böyle olacağını, samanlıktaki kör tavukları bile anlamıştı bu ülkenin.

            Düğmeye basıldı CHP de karıştırılmaya başladı diyorlar, 15 yıldır güzellik uykusunda kalan ana muhalefetin uzun uykudan bitap düşmüş yorgun güzelleri. Aslında düğmeye basmaya da gerek yoktu. Kafalarınıza bir de tokmakla vurulmadığı kaldı be kardeşler. Köşelerinizde sadece tıkırdayıp oturdunuz bugüne kadar. Adam ‘atı alan Üsküdar’a geçti’ boşuna demedi. Hepinizi tiye alırken. Sen söyletene bak…


            Daha başından beri dediği gibi de hepinizi alıştıra alıştıra bugünlere getirdiler. Ne ki bizi değil. Çünkü biz özgün Türk Milletiyiz. Kim olduğumuzu, ne istediğimizi de sizlerden iyi biliriz. Ve Referandumda çıkıp, % 60’lara varan oranda tutarlılıkla, aslında kim olmadığımızı, ne istemediğimizi yine adam gibi ortaya koyduk yedi düvele karşı. Pekiyi siz buna karşın, hayırlarımızı bile müstevliye peşkeş çekmekten başka ne işe yaradınız siyasiler.

            Epikürist güncelinizden, ballı hayatlarınızdan kafalarınızı kaldırıp aynalarınızın karşısında bunu da sorun kendinize bir zahmet. Yoksa siz her ne kadar kabul etmiyor olsanız da, bu işlere uygun adamlar mı değilsiniz acaba?

            Tanrısal Türk Ulusunun Dünyanın her köşesinde, on binlerce yıllar birbirinden büyük İmparatorluklar kurduğuna bakılınca, Doğulu olduğu kadar Batılı olduğu da anlaşılır. Yüce Türk Ulusu Uygarlık tarihinin her sahnesinde en baştaki yerini almıştır her zaman. Şimdi de iki buçuk müstevli piçine, emperyalist tabansızına müktesebatını eliyle teslim etmeye de hiç niyeti yoktur. Bunu yapabilmeleri için ancak üstümüzden geçmeleri gerekmektedir.

Esasen yüce Atatürk’ün de görüşleri arasında yer alan bu tespit, hiçbir Türk evladına yabancı değildir. İşte böylesi bir yüceliği şimdilerde rahatsız eden tek sıkıntı, sırtında 15 yıldır taşıdığı, sağlığına küllen zıt bir Erdoğan çıbanıdır ve artık tahammül hududunu zorlayan bu derdinden de acilen kurtulmak zorundadır.

            Ülkem genelinde yandaş, liberal kapitalist veya Sosyal Demokrat geçinen tuzları kurularla geçinme sıkıntısı içinde olup ayın sonunu getiremeyen tüm diğerleri, yani ulusun % 80’leri, nasıl bir arada geçinebileceklerdir. Bunu da, bu gidişatın gelecek günleri bütün açıklığıyla gösterecektir. Yalnız bilinen tek husus, % 60 hayırcılara % 20 kararsız, ağır mağdur ve umutsuzlar da eklenince, hemen hemen ülkenin tamamına yakın bir toplumunu artık taşıyamayacak olan AKP Hükümetini, yakın ileride çok kara günler beklemektedir.

            2019’ları görüp göremeyeceği bile ciddi olarak AKP yandaşları arasında da tartışma konusu olmaktadır. Belki de beklenen halk devrimi, Referandumdaki çalıntı evetlerle bütünüyle sakata gelen Güneydoğumuzda başlayacak ve şimdilik ön provaları yapılmakta olan Kürt parodisi; aslında AKP Hükümetinin kâbusu olacak ve onu tarihin geri kazanımsız çöplüğüne savuracaktır.           


            Bundan böyle İmameti programından kaldıran FETO’nun ekonomi-politik, çok uluslu özerk şirketler görünümlü yeni yapılanması, yakın bir gelecekte tasarımdaki yeni Erdoğan cumhuriyetinin de temel taşlarından biri olmasın sakın yine. Erdoğanlılar bunlar, sakın olmaz demeyin. Şayet böyle de olursa ‘aldatıldık’ teranesi de onların her yanından su alan teknelerine, bir sığıntı limanı olamayacak demektir artık bundan böyle.

            Ve bundan sonra, Atatürk kalpağı altında omurgasız teknelerle hamaset rüzgârlarına çarşaf açanlar, irtikâp pazarlarında Allah satanlar, çakma İslam’la aldatanlar, sosyal demokrat manifestoyla emperyalist kulvarlarda kuyruksallayanlar ve tüm benzer diğer yandaşlar; bir değil iki defa dikkatli olmak zorundadırlar artık…       

                                                                                   Serendip Altındal



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder