12 Mayıs 2015 Salı

SESSİZ DARBE..

            Org. Necdet Özel, ani bir sağlık iznine çıkmakla, anlaşılacağı üzere Erdoğan hükümetine, tek başına sessiz bir darbe de yapmış oldu. İyi de yaptı. Baskılarla zorunlu bir Suriye oldubitti sine yönelik oyunları, böylelikle kendi adına akamete uğratmış da oldu. Bir başka ifadeyle de kendisini, yarın tarih önünde şimdiden temize çıkardı.

            Hakkında ister istemez oluşan, türlü menfi görüş ve söylentileri, elinin tersiyle bir anda sahiplerine iade ederken - ki hepimiz bundan bir miktar nasipleniriz kuşkusuz - aslında güvenilir bir Atatürk askeri olduğunu, dosta da, düşmana da ispat ettiğini, o halde şimdi kabul ederek günah çıkarmamız da gerekir.

Paşa bu icraatıyla başta Erdoğan Hükümetine ve diğer alması gerekenlere, “şimdi istediklerinizi yapacak bir CIA Generalini, artık engelsiz olarak ordunuzun başına atayabilirsiniz; ama Türk Milleti buna ne der” mesajını da vermiştir aynı zamanda.


Ne yazık ki Türkiye’miz başta Erdoğan ve sonra da AKP Hükümeti nedeniyle, bugün bir CIA oyun parkına dönüşmüştür aslında. Bu durum nedeniyle bölgemizde, gerçek sebebi olduğumuz bu balistik yozlaşmanın, Asya komşularımız bağlamında da, daha başımıza çok işler açacak olduğu ortadadır. Dolayısıyla gelişecek olaylar çok dikkatle izlenmeli; ama ilk izlenimler, sonra da yanılmamak için hemen de paradigman bir kalıba oturtulmamalıdır. Çünkü sonunda yaşanacak olan hüsran, tek kazancımız olur.

Artık farz olan durum ve imaj düzeltilmesi adına önümüzde ki seçimler, şimdi tek ve mükemmel bir fırsat olarak algılanmalıdır. Ve bu nedenle de esasen Haziran seçimlerinin hayati önemi ve önceliği çok daha fazla artmıştır…


Cevabını önceden kestirmek mümkün olmayan daha pek çok soru, CIA parkında oyuncu olarak kalındıkça, kasıtlı olarak önümüze peş peşe sürülüp duracaktır. Bunda ki amaç ise, bir şekilde AKP Hükümetinin devamını sağlamaktır. Pekiyi bu sorun nasıl çözülmelidir. İşte odaklanmak zorunda olduğumuz tek soru da budur aslında. Bunun da tek cevabı, YSK’dan medet ummayı bir kenara bırakıp, hatta AKP Hükümetinden bile daha önce, Erdoğan’dan kurtulmak demek olur.

Fiktif vatandaş sorunlarını çözmeye odaklı CHP seçim ivmesiyle, tansiyonları tavan yapıp başlarına vurunca, arka arkaya sürülen çakma sorunlar, Erdoğan Başbakanlığında olduğu gibi birden yine güncele sarılmaya başlandı. Diğer yanda ise Kılıçdaroğlu provoke edilmeye çalışılırken, dikkati başlangıçta olduğu gibi yine olumsuz tartışmalara, kayıkçı kavgalarına çekilerek, seviye kaybına uğratılmaya ve dolaylı olarak da kendisine puan kaybettirme gayreti içine girilmiştir.

Bu bağlamda da Kılıçdaroğlu’nun tufaya gelerek sabit kafalılarla ikili diyalog polemiklerine asla girmemesi, açık ve doğru rakamlarla bezediği seçim programından son güne kadar, kesinlikle en ufak bir taviz dahi vermemesi gerekmektedir. Bırakınız AKP belden aşağı alışık olunduğu ve kendisine de yakıştığı üzere beklenen icraatlarına devam edip dursun. CHP’nin ise sadece bizatihi seçim programını, ikna edici açıklamalarıyla son güne kadar ortaya koyması yeterli olacaktır. Veya AKP çalsın CHP oynasın, bu da kâfidir. Çünkü burası Türkiye’dir bizim vatandaş buna bakar. Ve sonuçta alkışı her zaman oynayan alır.

Ayrıca her vesileyle Kürt dediklerinizin; Türk Milletinin Kürtleri olduğunu, altı okun Türk Milletinin asla değiştirilemez bağımsız, milli bütünlüğünün ebedi simgesi olduğunu ifade eden betiklerin, CHP seçim programında mutlaka vurgulanması da gerekmektedir ki, resim mükemmele doğru tamamlanabilsin.

Çünkü Atatürk bu başlıkları boşuna kullanmadı. Ve ancak bunların sayesinde bir emsali daha olmayan İstiklal Savaşı ve bağlamında ki Misak ı Milliyemiz, bu yüksek emeller doğrultusunda canlarını seve seve feda eden vatan evlatlarımızın asil kanlarıyla boşuna kazanılmadı. İşte emperyalistin, şimdi gençliğimizin verasetinde ki bu yüce kavramlara göz dikmesi, onları geleceğimiz adına boşuna yok etmeye çalışması da bu yüzdendir. Şimdi Milli iradeyi dimdik ayakta tutarak bu oyuna asla gelmemek gerekiyor.  Yoksa AKP hükümetinden ve yandaşlarından ne farkımız kalır ki.


Gerçek CHP seçmeni, esasen Türk Milletinin özü demektir. Tüm bu insanlarımızın da CHP programında görüp, duymak istedikleri de işte tamı tamına bu kavramlardır. Şayet bu kavramlar parti programında anlam önemleri itibarıyla vurgulanırsa, görülecektir ki, kalan 25 günlük süreçte bile CHP’nin itibarı, geçen yıllarda hiç olmadığı kadar ve bir anda yüzde yüzlerin bile üstünde artacaktır. Bu durumda ise tek başına iktidar olabilmesinin de önünde hiçbir engel kalmayacaktır.

Ayrımcı bir Kürt politikasına ise hiç gerek yoktur. Bunun düşüncesinden bile en fazla rahatsız olacak olanlar da sizin Kürt dedikleriniz olacaktır, inanın. O insanlarımız esasen hep birlikte Türk Milletimizin, tüm haklar bağlamında da vatandaşları değiller midir? Ayrıca hiç birisi de bunun aksini iddia etmiyor ki.

Güneydoğumuzda ki Kürdistan masalının altında yatan, aslında örtülü bir Ermeni varlığıdır. Esasen çakma Kürt liderlerinin ki bunlara APO denilen de dâhildir, Ermeni asıllı oldukları hanidir belgeleriyle ortaya konmadı mı? Daha neyi sorguluyorsunuz. Gerçekte HDP’nin örtülü kimliğini de bir araştırıverin, kim bilir daha neler çıkacaktır altlarından. Bulacaklarınızla seçmenlerini de bir zahmet aydınlatıverirsiniz artık.

İşte tüm vatandaşlar, yani aynı zamanda seçmen de olan Türk Milleti bu gerçekleri sadece Atatürk’ün partisi olan CHP’nin programında okumak, duymak istiyor, diğer partilerin değil. O halde mevcut tek ekmeğinizi de onların masalarına itelemekten vazgeçin efendiler. Unutmayın ki birkaç reel rakam kullanmak bile ne istediğini bilen vatandaşın indinde, partiye hiç olmadığı kadar ivme kazandırdı. Bir de CHP’yi CHP yapan asal gerçekler, Türk Milletinin beklediği gibi programda yer alırsa, neler olur bir düşünün…


Evren Paşaya gelirsek; zamanında bu toplumun yüzde doksanlarının bir kurtarıcı olarak gördüğü Evren Paşa döneminde, kıçını bile yalamaya hazır olanların bugün adamın arkasından gazladığı görülüyor. Ayıptır, biraz utanmanız, sıkılmanız olsun. İnsan bu kadar da düşmez ki. Kendisi mademki çoğunluğun kedisiz, manipülasyonsuz reyleriyle Türkiye Cumhuriyetinin bir dönem Cumhurbaşkanı da olmuştur; kendi adıma Kılıçdaroğlu’nun yerinde olsaydım, cenazesinde mutlaka yer alırdım. Ayrıca şerefli Türk Ordumuzun da bir emekli generalidir, biraz saygı duyalım. Şayet sorun birkaç kişinin asılmasıysa, unutmayalım ki bugün çok daha fazla asılacak vatan haini vardır aynı ülkede…


Sonuç olarak; geriye kalan son günler için, seçim öncesi senaryoları hemen hemen belli olmuştur. Öte yanda emperyalistin bize nasıl baktığı ve bizden ne istediği de bellidir. Ne var ki CIA oyun parkında her an, sonuca etken olacak yeni ve ekstrem manevralar da ayrıca beklenir olacağından, bu durumda oluşacak olası sürprizlere de özenle ve alternatifleriyle hazırlıklı olunmalıdır…

                                                                      Serendip Altındal



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder