Org.
Necdet Özel, ani bir sağlık iznine çıkmakla, anlaşılacağı üzere Erdoğan
hükümetine, tek başına sessiz bir darbe de yapmış oldu. İyi de yaptı.
Baskılarla zorunlu bir Suriye oldubitti sine yönelik oyunları, böylelikle kendi
adına akamete uğratmış da oldu. Bir başka ifadeyle de kendisini, yarın tarih
önünde şimdiden temize çıkardı.
Hakkında ister istemez oluşan, türlü
menfi görüş ve söylentileri, elinin tersiyle bir anda sahiplerine iade ederken -
ki hepimiz bundan bir miktar nasipleniriz kuşkusuz - aslında güvenilir bir
Atatürk askeri olduğunu, dosta da, düşmana da ispat ettiğini, o halde şimdi kabul
ederek günah çıkarmamız da gerekir.
Paşa
bu icraatıyla başta Erdoğan Hükümetine ve diğer alması gerekenlere, “şimdi istediklerinizi
yapacak bir CIA Generalini, artık engelsiz olarak ordunuzun başına
atayabilirsiniz; ama Türk Milleti buna ne der” mesajını da vermiştir aynı zamanda.
Ne
yazık ki Türkiye’miz başta Erdoğan ve sonra da AKP Hükümeti nedeniyle, bugün
bir CIA oyun parkına dönüşmüştür aslında. Bu durum nedeniyle bölgemizde, gerçek
sebebi olduğumuz bu balistik yozlaşmanın, Asya komşularımız bağlamında da, daha
başımıza çok işler açacak olduğu ortadadır. Dolayısıyla gelişecek olaylar çok
dikkatle izlenmeli; ama ilk izlenimler, sonra da yanılmamak için hemen de paradigman
bir kalıba oturtulmamalıdır. Çünkü sonunda yaşanacak olan hüsran, tek kazancımız
olur.
Artık
farz olan durum ve imaj düzeltilmesi adına önümüzde ki seçimler, şimdi tek ve
mükemmel bir fırsat olarak algılanmalıdır. Ve bu nedenle de esasen Haziran
seçimlerinin hayati önemi ve önceliği çok daha fazla artmıştır…
Cevabını
önceden kestirmek mümkün olmayan daha pek çok soru, CIA parkında oyuncu olarak
kalındıkça, kasıtlı olarak önümüze peş peşe sürülüp duracaktır. Bunda ki amaç
ise, bir şekilde AKP Hükümetinin devamını sağlamaktır. Pekiyi bu sorun nasıl
çözülmelidir. İşte odaklanmak zorunda olduğumuz tek soru da budur aslında. Bunun
da tek cevabı, YSK’dan medet ummayı bir kenara bırakıp, hatta AKP Hükümetinden
bile daha önce, Erdoğan’dan kurtulmak demek olur.
Fiktif
vatandaş sorunlarını çözmeye odaklı CHP seçim ivmesiyle, tansiyonları tavan
yapıp başlarına vurunca, arka arkaya sürülen çakma sorunlar, Erdoğan Başbakanlığında
olduğu gibi birden yine güncele sarılmaya başlandı. Diğer yanda ise Kılıçdaroğlu
provoke edilmeye çalışılırken, dikkati başlangıçta olduğu gibi yine olumsuz
tartışmalara, kayıkçı kavgalarına çekilerek, seviye kaybına uğratılmaya ve
dolaylı olarak da kendisine puan kaybettirme gayreti içine girilmiştir.
Bu
bağlamda da Kılıçdaroğlu’nun tufaya gelerek sabit kafalılarla ikili diyalog
polemiklerine asla girmemesi, açık ve doğru rakamlarla bezediği seçim
programından son güne kadar, kesinlikle en ufak bir taviz dahi vermemesi
gerekmektedir. Bırakınız AKP belden aşağı alışık olunduğu ve kendisine de
yakıştığı üzere beklenen icraatlarına devam edip dursun. CHP’nin ise sadece
bizatihi seçim programını, ikna edici açıklamalarıyla son güne kadar ortaya koyması
yeterli olacaktır. Veya AKP çalsın CHP oynasın, bu da kâfidir. Çünkü burası
Türkiye’dir bizim vatandaş buna bakar. Ve sonuçta alkışı her zaman oynayan alır.
Ayrıca
her vesileyle Kürt dediklerinizin; Türk Milletinin Kürtleri olduğunu, altı okun
Türk Milletinin asla değiştirilemez bağımsız, milli bütünlüğünün ebedi simgesi
olduğunu ifade eden betiklerin, CHP seçim programında mutlaka vurgulanması da
gerekmektedir ki, resim mükemmele doğru tamamlanabilsin.
Çünkü
Atatürk bu başlıkları boşuna kullanmadı. Ve ancak bunların sayesinde bir emsali
daha olmayan İstiklal Savaşı ve bağlamında ki Misak ı Milliyemiz, bu yüksek
emeller doğrultusunda canlarını seve seve feda eden vatan evlatlarımızın asil
kanlarıyla boşuna kazanılmadı. İşte emperyalistin, şimdi gençliğimizin
verasetinde ki bu yüce kavramlara göz dikmesi, onları geleceğimiz adına boşuna
yok etmeye çalışması da bu yüzdendir. Şimdi Milli iradeyi dimdik ayakta tutarak
bu oyuna asla gelmemek gerekiyor. Yoksa
AKP hükümetinden ve yandaşlarından ne farkımız kalır ki.
Gerçek
CHP seçmeni, esasen Türk Milletinin özü demektir. Tüm bu insanlarımızın da CHP
programında görüp, duymak istedikleri de işte tamı tamına bu kavramlardır.
Şayet bu kavramlar parti programında anlam önemleri itibarıyla vurgulanırsa,
görülecektir ki, kalan 25 günlük süreçte bile CHP’nin itibarı, geçen yıllarda
hiç olmadığı kadar ve bir anda yüzde yüzlerin bile üstünde artacaktır. Bu
durumda ise tek başına iktidar olabilmesinin de önünde hiçbir engel
kalmayacaktır.
Ayrımcı
bir Kürt politikasına ise hiç gerek yoktur. Bunun düşüncesinden bile en fazla
rahatsız olacak olanlar da sizin Kürt dedikleriniz olacaktır, inanın. O
insanlarımız esasen hep birlikte Türk Milletimizin, tüm haklar bağlamında da
vatandaşları değiller midir? Ayrıca hiç birisi de bunun aksini iddia etmiyor
ki.
Güneydoğumuzda
ki Kürdistan masalının altında yatan, aslında örtülü bir Ermeni varlığıdır.
Esasen çakma Kürt liderlerinin ki bunlara APO denilen de dâhildir, Ermeni
asıllı oldukları hanidir belgeleriyle ortaya konmadı mı? Daha neyi
sorguluyorsunuz. Gerçekte HDP’nin örtülü kimliğini de bir araştırıverin, kim
bilir daha neler çıkacaktır altlarından. Bulacaklarınızla seçmenlerini de bir
zahmet aydınlatıverirsiniz artık.
İşte
tüm vatandaşlar, yani aynı zamanda seçmen de olan Türk Milleti bu gerçekleri
sadece Atatürk’ün partisi olan CHP’nin programında okumak, duymak istiyor,
diğer partilerin değil. O halde mevcut tek ekmeğinizi de onların masalarına
itelemekten vazgeçin efendiler. Unutmayın ki birkaç reel rakam kullanmak bile
ne istediğini bilen vatandaşın indinde, partiye hiç olmadığı kadar ivme
kazandırdı. Bir de CHP’yi CHP yapan asal gerçekler, Türk Milletinin beklediği
gibi programda yer alırsa, neler olur bir düşünün…
Evren
Paşaya gelirsek; zamanında bu toplumun yüzde doksanlarının bir kurtarıcı olarak
gördüğü Evren Paşa döneminde, kıçını bile yalamaya hazır olanların bugün adamın
arkasından gazladığı görülüyor. Ayıptır, biraz utanmanız, sıkılmanız olsun.
İnsan bu kadar da düşmez ki. Kendisi mademki çoğunluğun kedisiz,
manipülasyonsuz reyleriyle Türkiye Cumhuriyetinin bir dönem Cumhurbaşkanı da olmuştur;
kendi adıma Kılıçdaroğlu’nun yerinde olsaydım, cenazesinde mutlaka yer alırdım.
Ayrıca şerefli Türk Ordumuzun da bir emekli generalidir, biraz saygı duyalım.
Şayet sorun birkaç kişinin asılmasıysa, unutmayalım ki bugün çok daha fazla
asılacak vatan haini vardır aynı ülkede…
Sonuç olarak; geriye kalan son günler
için, seçim öncesi senaryoları hemen hemen belli olmuştur. Öte yanda
emperyalistin bize nasıl baktığı ve bizden ne istediği de bellidir. Ne var ki
CIA oyun parkında her an, sonuca etken olacak yeni ve ekstrem manevralar da ayrıca
beklenir olacağından, bu durumda oluşacak olası sürprizlere de özenle ve
alternatifleriyle hazırlıklı olunmalıdır…
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder