Amerika’nın
elinde, Ortadoğu adlı bir sicim yumağı var ve bu yumağı sürekli karıştırarak,
akılların açamayacağı bir kördüğüm halinde tutmaya çalışıyor. Ne ki bu arada özenle
dikkat ettiği tek husus, düğümün iki ucunun da kendi elinde olmasıdır. Çünkü
böyle olursa, durumun kontrolü de kendi merkezinde kalacaktır. Bu nedenle de düğümün
iki ucunu, daha doğrusu da iki ucu boklu değneğini, hep kendi elinde tutmak istiyor.
Çünkü kendisinin pislediği; ama neticede kendi tasarrufunda kullanacağı diğer
ucunu, yine kendisinin temizlemesi, adına da elbette en doğru olandır.
Dolayısıyla sonuçta kendisi için de,
her ne kadar zahmetli olacak olsa da, o düğümü de açanın yine kendisi olması
tercihidir kuşkusuz. Düğümün diğer ucunun, kontrolü dışında olanların eline
geçmesi ise, görmek isteyeceği en son kâbusu olur. İşte bu hususun da çok iyi bilincindedir.
Dolaylı olarak da iki ucu da elinden kaptırmamaya fazlasıyla konsantre
olmaktadır. Diğer yanda aşırı telaşı, kararsızlığı, gittikçe de artan ümitsiz huzursuzluğu
ve gerginliği de, yenidünyanın giderek zorlaşan sömürü şartları yüzünden artan fazla
mesai yorgunluğundandır.
Olmayan dostlarına da, gün geçtikçe
artan düşmanlarına da güven vermeyen, ne idüğü belirsiz ikili, üçlü vb.
kompozisyonlarla kafalarımızı daha da karıştırıp, kendi oyuncularını da çıkmaza
sokan senaryoları, peş peşe sahnelerimize koyma uğraşı da aynı mesaide yer alır.
Çünkü oluşan kaotik çıkmazın ve biriken endişelerin toplamında tüm çevresini, yine
kendi menfaatleri doğrultusunda en uygun bir çözüme ikna edeceğini ve fazla mesaisinin
de artı artığını fazlasıyla alacağını hesaplamaktadır.
Aslında yaşam mecburiyetimiz olması
nedeniyle, Okyanus öteliden de çok daha fazla bizi alakadar eden bu kördüğüm çıkmazı,
uçlarının ikisi de elimizde olmadığı halde, bakarsınız yine kendi elimizle, tam
ortasından kesilerek çözülecektir. Ne ki, genel görüntü bizim için de şimdilik yukardaki
olumsuz tasvire uymaktadır. Bundan nasıl bir sonuç çıkacağı ise, seçimlerden
sonra, içinde bulunduğumuz tünelin sonuna doğru bakıldığında, daha net görülecektir.
Seçim güncelinde mitinglerde
izlediğimiz Kılıçdaroğlu perspektifi, programından ödün vermeden ve polemiklere
girmeden beklenildiği gibi artan bir ivmeyle, Erdoğan Partisinin yoğun bel altı
siyasetine rağmen, hızla sonuca doğru yaklaşıyor. Her ne kadar kendi adıma gümbür
gümbür duymak istediğim ifadeler, tarafından nedense(!) çok dikkatli
kullanılıyor olsalar da, İnşallah da son güne kadar artan bir yoğunlukla,
seçmenin duymak istediği seçim melodisinin huzur veren namelerini işlemeye ve her
sınıftan seçmenin beynine yerleşmeye devam edeceklerdir.
Bunun
sonucu da sadece CHP mesaisine, belki de ortaksız bir artı olarak değil; ama olumsuz
AKP ekonomisi ve ihanet bıçağının, kemiğine dayandığı ve artık yeter diyen
vatandaş vicdanına, yeni bir umut, yeni bir yaşam iksiri olarak da yansıyacaktır.
Bu arada, Ortadoğu’muza şayet ABD,
AB görüş açısıyla bakacak olursak; ABD ve AB partnerleri, hatta Israil dışında
kimse Atom fiziğiyle uğraşamayacak ve Atom silahı yapamayacak demektir. İşte
misalden basit bir Ortadoğu sorusu: Kendileri yapınca güvenlik adına oluyor da,
İran veya Türkiye ya da bir başka devlet kendi konvansiyonel güvenliğini
sağlamaya kalkınca, neden acaba problem(!) oluyor ve kendi güvenliklerini
tehlikede(!) hissediyorlar? Yoksa art niyetli oldukları için mi? Bu adamlara
kim veriyor veya nereden alıyorlar, “bizden sonra tufan” deme haklarını acaba? Sömürgeci
biraderlerde gerginlik yaratan, onları fazla mesaiye zorlayan bu soruları
sormayalım mı yani şimdi.
Atatürk gününde ve Türklerin
Vatanında, Ulusal Birliğini beynine kazımış aziz Türk Milleti adına o halde
şimdi, içimizde ki müstevlilerin topuna birden ortak bir mesaj verelim:
KEMALİZM BİZİM UTANCIMIZ DEĞİL,
AKSİNE HER ZAMAN ALNIMIZ YUKARIDA GURURLA TAŞIYABİLECEĞİMİZ EN ŞEREFLİ ONUR
BELGEMİZDİR.
ŞAYET GOCUNMASI GEREKENLER VARSA;
ONLAR, KANLARIMIZLA KORUDUĞUMUZ MİSAK I MİLLİMİZİ, BİZİMLE PAYLAŞMAYA
KALKTIKLARI HALDE, BİZDEN OLMAYANLAR, BİZİMLE AYNI HİSSEDEMEYENLER VE BU YÜCE
ONURU TAŞIYAMAYANLARDIR…
Sömürgeciler, yandaşları
ve devşirmeleri, bütün ince hesaplarına rağmen çok iyi bilmek zorundalar ki;
yarından başlamak üzere gerektiğinde bütün 19 Mayıslarda, Sahillerimizden Anadolu’muza,
ebediyete kadar sürecek Kuvayı milliye yürüyüşlerimize yeminliyiz, kararlıyız
ve hazırız.
1) 1915 Yılı 19 Mayıs Bayramımız kutlu olsun diyerek
başlayalım o halde…
Seçimler sonunda da güncelimiz
olacak olana, neresinden bakarsak bakalım, ortamızdan ikiye de çatlamak zorunda
kalsak; bizim için en hayati önemde olan tek olasılık, Erdoğan ve tüm Servet i millimize el koymuş Hükümetinden, biran evvel
kurtulmak olacaktır.
Kendi Ulusal birlik yolumuzda, yaşatmak
mecburiyetinde olduğumuz egemenlik iddiamızın ve milli müktesebat haklarımızın,
istikbalde de sürdürülebilmesi için bütün yollar, Haziran seçimlerinde reylerin
akıllıca bu doğrultuda plase edilmesi ve aynı bağlamda da sandıklara sahip
olunmasından geçecektir…
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder