10 Ocak 2013 Perşembe

UYARI ÖTESİNE SALVO..

            Neler oluyor sizlere beyler. Aslan yürekli Doğu Perinçek zindan da bile adamlık kavgasına devam ederken, herkesçe malum ve artık bütün şifreleri çözülmüş Amerikancı Tayyip Erdoğan’ı da, ikili oynayan MHP’nin aslan yüreklisini(!) de bir kenara koyalım; ama sana gelince biraz duralım Sayın Kardeşim Kılıçdaroğlu. Sen bir zamanlar kurucunuz aziz Atatürk’ün, bizatihen oturduğu koltuğunda oturuyorsun. Yüce rahmetlimizin kemiklerini nasıl sızlattığının ne yazık ki farkına varamıyorsun. İşte bu da sana hiç yakışmıyor, kabul etmek zorundasın. Şayet iddia ettiğin gibi ve bizim de hayır diyemeyeceğimiz erdemli kimliğe sahipsen.
            Daha iki gün evvel Kuvvacı tiratlarınla bizleri umutlandıran sen, ne oldu da böyle 180 derecelik yatay bir bükülmeyle adeta yere uzanırcasına, aziz yurdumun bölücülerine, evlatlarımızın katili dağ çakallarına ellerliyle gül uzatan içimizde ki vatan hainlerine, hem de yok halinle bir de kredi açmaya kalktın. Siz bittikten sonra, sizlere kimin kredi açacağının(!) da hesabını yapmış olsaydın bari.

            Can düşmanlarımızın bile her vesileyle söylediği ‘Çocuklarımız ölmesin’ palavrasının arkasına saklanırken, nereye koşuyor o zaman ahde vefanız, Kemalist erdeminiz ve Kuvayi Milli(!) kimliğiniz. Söylediklerimin her zaman arkasındayım. Şayet birine inanmışsam kimliğine de kendi adıma el basarım. Bugüne kadar da insan kaynağı konusunda, hiç aldanmadım; amma velâkin ve mademki yazgı oldu, şimdi bende kendimi sorguluyorum doğrusu. Gerçek CHP’li dokusunu yansıtmayan böyle bir yapay ikilemde kaldığınız sürece, bu vesileyle verdiğim rahatsızlığın da hiç kusuruna bakmayın beyler. Özden CHP’li bazı dostlarım, benden böyle bir yazı yazmamı rica ettikleri ve bende mevcut durumda bunu uygun gördüğüm için, yazmak zorunda hissettim kendimi. Kelimelerimin de her zaman ki gibi arkasındayım dostlar.
            Ayrıca gerçek CHP lilerin, İşçi Partisine transfer kat sayısının giderek yükselmesi de, size “UYARI ÖTESİ SALVO” (karineye kıl payı kalmış demektir) olmalıdır. Bilmem anlatabildim mi? Şahsen adıma ben de, aktif CHP üyesi olmadığım halde, böyle bir transfer çağrısı almış olanlardan biriyim. Ne var ki, 40 yıllık nikâhlı eşimi aldatmak gibi geliyor bana, CHP yi sorgusuz terk etmeye kalkmak yine de. Dolayısıyla taşıdığım yüzüğü hemen kenara koymak, etiğime sığmıyor ne hikmetse.

            Eğri oturalım ama doğru konuşalım hiç olmazsa. Yoksa bizden, yani Türk Ulusundan sakladığınız bir şeyler mi var? Yoksa hasmın olan Erdoğan, kendine yakışır yeni bir dönüşümle, birdenbire kankan mı oluverdi? “Ben size meclisi bırakayım, siz de beni BAŞKAN(!) yapın” derken ve muhtemelen de destek alacağını hesapladığı Joni’den aldığı gazla, “Hele o zaman görün, ben sizi gösterdiğim yere nasıl olsa oturtmasını iyi bilirim” diye de düşünürken, acaba Allah korusun sizi de mi tufaya getiriverdi? Yoksa çok daha vahim şeyler var da, çaktırmadan durumdan istifade etmek amacıyla kendinize’mi saklıyor, birlikte oluşturacağınız ortak bir sömürge iktidarı aşkına, ikili yeni bir kumpas mı kurmaya kalkıyorsunuz? Yoksa hayatlarınızı bile etkileyecek ciddi bir Amerikan tehdidi var da bunu birlikte mi paylaşıyorsunuz?
            Hiç unutmayın ki, Türk Ulusunu bizatihen etkileyecek olan böyle bir kararı, asla kendi başınıza alamazsınız, bu size düşmez. Bırakında kendi kaderini şerefli Türk Ulusu, on binlerce yıllık tüm muhteşem tarihinde olduğu gibi yine kendisi tayin etsin. İyi biline ki, bu yüce ulus buna da fazlasıyla muktedirdir. Şayet durum böyleyse, yol yakınken bu sıkıntınızı bir an önce ulusunuzla paylaşın, içinizde saklamayın: Yoksa tarifsiz; ama çok talihsiz bir bedel ödemek zorunda kalırsınız. Özellikle de yerinde olsam böyle bir durumu acilen halkımla paylaşır ve nemalanacağım, yere batası sanal kariyerimi ise yok sayardım sayın kardeşim.
            O halde bütün yapacağın iş, Atatürk gibi sadece halk’ına güvenmek olacaktır. İçinizde ki sizden olmayan sızıntılara değil. Unutmayın ki, Mustafa Kemal’i Atatürk yapan yüce Türk Ulusuna olan güveniydi ve Türk Ulusu olmasaydı bir Atatürk olamazdı. Sadece bu nedenle bile, bu ulusun daha nice Atatürkler çıkaracağı kendiliğinden anlaşılıyor. Bundan hiç kuşkunuz olmasın. Şayet değilseniz bile gönüllü Türk olun ve öyle de kalın. Çünkü TÜRK doğal bir kaynaktır. Esasen bu yüzden, Hz Muhammedin de Allahın askeri dediği ve İslamın bugünlere taşınmasının da tek nedeni olan Türk Ulusu, yok edilmeye çalışılmıyor mu? Ki ne mümkün…  

            Naşı bile dimdik duran yüce Atatürk’ün, sevgili yurduna sahip çıksın diye kurduğu partisi, asla bükülmekten kamburu çıkmışların partisi olamaz. O halde bundan sonra partidaşlarınızı, daha rafine analiz etmek durumundasınız. Zira içine sürüklendiğiniz bu talihsiz yamulmada yoldaşlarınızın bazılarından - ki parti de onların etkisinin fazla olduğu görülüyor - rütial ivmeli yanık kokuları alınıyor. Esasen daha rahmetli Atatürk’ün bile şaibeli ölümünden başlayarak, 45 lerde partinin içindeki üyelerinin marifetiyle (mesela Celal Bayar ve arkadaşları) partiyi bölerek iktidarına son veren bu kabalist dernekleri değilmiydi? Sonra da mızrak çuvala sığmayınca, 60 larda da yine bu üyelik ilişkilerinden ötürü, Papadan icazet alınamaması nedeniyle, arkadaşları ipte sallanırken, ilmikten kurtulan da aynı zat ı muhterem değilmiydi.
            Lağım farelerinin kozmik odalarına kadar sızdığı aziz yurdumuzda, arşivlerimizde kemirilmemiş ne kadar tarihi belge kaldığının bile envanterine sahip değiliz. Allahtan halkımızın henüz nifak eli değmemiş eski sandıklarından, arada sırada neşriyatlar yapılıyor da öğreniyoruz, kapalı tutulan gerçeklerimizi. ODTÜ ile fütursuzca uğraşan, oraya da, Amerikan sömürge eğitimi düzeneğini(!) yerleştirmeyi misyon edinmiş, Tayyip Erdoğan ve Çankaya’da ki kankası, bir Robert Kolejle(!) bırakın uğraşmayı, ona yan gözle bile bakamazlar. Çünkü orası tescilli Amerikan Mason karargâhıdır.

            Şimdi dikkat et kardeşim Kılıçdaroğlu. Şayet lider kalmak ve sancağını yüce Ata’nın da katına taşımak istiyorsan, yol yakınken içinde ki sıkıntıları, Ata’nın aziz ulusuyla paylaşmalısın, yoksa tarifsiz vebal ödersin. Yüce Atatürk 30 larda boşuna yasaklamamıştı bu dernekleri. Zira bunlar içine sızdıkları bütün toplumların kanını emen vampirlerdir. Ne var ki, güneş doğduğunda hepsi yeraltına iniverirler işte. Tıpkı Atatürk güneşi doğduğunda indikleri gibi. Şimdi ise ne yazık ki yeniden semirmelerine müsait, bir karanlık ortam oluşmuştur güncelimizde. Sizlere düşense, ulusal güncelimizi onların lehine daha fazla karartmak değil, aksine güneşimizi yeniden ağartmaktır.
            Hal bu olduğuna göre de şimdi sana iki defa kolay gelsin demek istiyorum. Yalnız unutmaman gereken tek husus, Atatürk gibi, aziz Türk Ulusuna her zaman, özellikle de en umutsuz anlarında bile güveneceğindir. Yeter ki onların inanç ve itimadını sarsma. Yoksa yüzü ne kadar iyiyse, tersi yedi düvelin de yakinen tanıdığı gibi, çok beterdir.

            Muhtemel bir yenidünya harbinde, Amerika ilk hedeftir. Konvansiyonel bir savaşta bile kendisini kurtaramayacaktır. Hatta böyle bir savaş tasarlamak bile, kendi sonunu daha erken tetikler. Amerikalı da bu geleceğinin farkındadır. Yaşamını uzatabilmek için, yaşamak zorunda kalacağı dünya üzerinde ki en değerli topraklar, bizim Anadolu (Aşağı Türkeli) ve yukarı Türkeli olan Avrasya’dır. Anlayacağınız büyük Kürdistan(!) masalı, gerçekte bahane, İsrail ile ortaklaşa, en değerli topraklarımız olan Güneydoğu Anadolu’muzun üstüne oturma planları ise şahanedir.
            Bırakın bizim saf vatandaşlar, büyük Kürdistan(!) masalına sahiden inanıp dursunlar. Evrensel bir gelecek vaat eden bu değerli bölgemizi, kim kaybetmişte(!) onlar bulmuş. Şimdi yaptıkları ise bu inancı körükleyip Kürtleri iyice gaza getirmek ve ilk önce Anadolu pastasını onlara kestirerek kendileri yemek ve bu bağlamda da İran, Suriye, Irak ve Türkiye’ye gözdağı vererek, onlara yeni ayarlar çekmektir. Anlaşılan bu ilk safha, iktidar & muhalefet ortaklığıyla tutmuş gözüküyor. İkinci safhada ise İsrail ile birlikte, ‘Büyük Kürdistan’ kriptolu yeni yerleşkelerinin finansmanını, yerleşim planını, proje ve stratejilerini oluşturacaklardır. Sonrası ise, nasıl olsa yakalarından olmuş dutlar gibi silkeleyecekleri Kürtler için, tufan olacaktır. Onları; ama sonlarına kadar kullanacak, geri kalabilenleri ise Batı Anadolu, Irak, Suriye, İran ve Mezopotamya’da eriyip tarih olacaklardır.
            Çünkü bizim topraklarımızda her açıdan gelecek vardır. Ve bu topraklar Türklere bırakılmayacak(!) – ki yine bir Mason söylemişti, size de tanıdık geliyor olmalı - kadar da değerlidir onlar için. Ayrıca geleceğin sanayileri için çok zengin kaynaklar (Uranyum, bor vs.) vaat ederken, konvansiyonel harp tehlikesi bile neredeyse sıfırdır. Zira buna, kendilerine komşu böyle bir yerleşke de, ne Rusya, ne Çin, ne Japonya ve ne de Kore, Hindistan gibi diğer dünya devleri müsaade eder. Bizim ordumuzu ise şimdilik pasifize ettiklerine inanıp, hedef aldıkları Anadolu parçamızı da, Irakta ki rezervleriyle paralayıp kolayca, kurtlar sofrasına servis yapabileceklerini düşünmektedirler.

            Bu arada atladıklarıysa, ezelden beri asker doğan Türk Ulusunun, aslında (Çoluk, çocuk, genç, ihtiyar hatta yatalak ve engellileriyle) 75 milyonluk koca bir ordu olduğudur ki, işte böyle bir güç bütün dünyaya bile yeter. Hele Irakta ki 50.000 askerlik rezervleri ise, bu Türk gücüne sabah kahvaltısı bile olamaz. Bunu herhalde kedileri de biliyor olmalılar. Ne var ki, bazen Allah’ın bile zar attığına inananlar da var bu dünyada işte.

                                                                                              Serendip Altındal

Video Kanalım

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder