Unutulmamalıdır ki hiçbir darbenin
arkasından 61 Anayasası gibi Cumhuriyetin kurucu ilkelerine sadık ve hatta
onları daha da sağlamlaştıran erdemli bir Devrim Anayasası yapılmamıştır.
Öyleyse 60 askeri darbesi olarak kayıt altına alınmak istenen hareketin aslında
bir darbe değil bilakis mükemmel bir askeri organizasyona sahip ve arkası,
Cumhuriyet tarihimizin en iyisi olan 61 Devrimi Anayasası ile gelen bir ihtilal
olduğu hiç akıldan çıkarılmamalıdır.
Ortadoğu ise apayrı; ama gerçek bir
sorunumuzdur. Vaktiyle bizim toprağımız olan lakin bugün hudutlarımızın dışında
kalan topraklarda yaprak bile kıpırdasa bizim de sorunumuzdur aslında. Nitekim
ötelerden bizim habitatımıza uzanan emperyalist parmaklar bugün komşularımızın
ülkelerini yangın yerine çevirip insanlarının ve ülke varlıklarının mahvına
sebep oluyorlarsa; bilmeliyiz ki yakında bize de aynı şeyleri yaşatacaklarının
mesajını veriyorlar demektir.
O halde hadi bakalım gelinde
ilgilenmeyin şimdi komşularınızın meseleleriyle. Dolayısıyla da bizim huzurla
yatağımıza yatabilecek olmamızın, gerçekte komşumuzun da huzurla uyuyabilecek
olması arasındaki sıcak ilişki, herhalde akıl yolumuzun bize yaptığı bir tebliğ
olmuştur artık. Öyle ya evinizde bile uyku saatinizde, şayet kapı komşunuzun
evinde yüksek sesle kavga ediliyorsa, bu sizi de rahatsız etmez mi? Duruma
müdahil olma ihtiyacını hissetmez misiniz?
Aynı nedenle komşu topraklar işgal
altındayken, bizim huzurlu olmamız nasıl beklenebilir ki. Bu aynı bağlamda
uluslararası evrensel bir meseledir de. Ve bizim de böyle bir durumda şüphesiz
önce kendi çevre güvenliğimizi sağlamamız en doğal ve milli bir hakkımız olur
otomatikman. Ve milli güvenlik doğrultusunda olması gerekecek nizami ölçülerde
bir toprak ihlalimiz de bizi asla ansız ve vicdansız emperyalistle aynı
seviyeye getirmez. Çünkü bu da bizim milli müktesebat meselemizin en haklı bir
gerekçesi olmuştur artık. Ve bütün özgün siyasi Partilerimizde bu meseleye,
aynı aidiyet perspektifiyle sahip çıkmalıdırlar.
Rus gazının Batıya dağıtımıyla
ilgili Türk Akımı II projesine USA bakışı, bizim çok lehimize olan Projeye her
ne kadar aykırı duruyor olsa da bu durumun bizi asla bağlamaması gerekir
aslında. Yani USA karşı tedbirleri bahane lakin bu Proje şahane olarak algılanmalı
ve AB çerçevesinde ise aydınlatıcı ışık görülmelidir bize göre de. Bilhassa
Almanya bundan sonra da yürütebileceği AB ekonomi liderliğini, USA baskılarına
rağmen şiddetle savunmalı ve ayakta kalarak hedefine varmalıdır. Bu aynı
zamanda Hitler mezalimiyle kaybedilen yılların günahsız Waimar Cumhuriyeti
vatandaşlarına ödenmesi gereken bir faturasıdır da. Bağlamında ise bizim AB’ne
olandan ziyade AB’nin bize olan ihtiyacı katlanarak artacaktır.
Dolayısıyla
da eski dost güçlü Almanya liderliğindeki bir yeni AB, bizim de gücümüzü
pekiştiren bir kazanım olacaktır neticede. Yalnız tek ihtiyacımız, tüm milli
verimliliğimizi geri kazanımlı atık seviyesine indirgeyen AKP İktidarının, tam
bağımsız ve ne yaptığını bilen akıllı bir milli Hükümetle acilen yer
değiştirmesi gerekmektedir.
Ve hiç unutulmamalıdır ki zafer
sonunda hep haklının yanında olmuş ve olacaktır. İnsanoğlunun en fazla ihtiyaç
duyduğu, her şeyden önce sevgi, iyilik ve adaletin sağladığı evrensel huzurdur.
En başa parayı koyanlar hep olacaktır şüphesiz. O halde onlara soralım!
Sağlıksız iseniz parayı ne yaparsınız, sağlığınıza harcamaktan başka. Esasen
yukarıda saydıklarımıza sahip bir huzur ülkesinde, adil olarak paylaşılacak
GSMH ’da nasıl olsa hepimize yetecek kadar ve alış gücü yüksek paramız da
elbette olacaktır, hiç kuşku duymayın. Ayrıca tarihsel deneyimle iyi biliyoruz
ki kötülük ve adaletsizliğin asla uzun vadesi de yoktur.
Rusya Azerbaycan’ı Ermenistan
katliamından Türkiye’nin müdahil olmasına gerek kalmadan önce kendisi
korumalıdır. Şayet bunu Türkiye’ye bırakırsa ortalık yangın yerine dönecek,
kontrol ve güvence herkes için kaybolacaktır. Bu arada büyük başın daha da
büyük derdi olacaktır kuşkusuz. Bunu herhalde sadece Rusya değil Doğunun diğer
güçlü balans Devletleri de arzu etmeyeceklerdir. Durum, neticede bütün
iştirakçiler için hiç de iyi sonuçlar vermeyecek ve muhtemeldir ki III Dünya
harbine dahi neden olabilecektir. O halde Ermenistan, hep birlikte içtiğimiz
çorbayı içilmez kılacak bir sinek konumuna dönüştürülmemelidir…
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder