24 Temmuz 2020 Cuma

ÇORBA VE SİNEK..

            Unutulmamalıdır ki hiçbir darbenin arkasından 61 Anayasası gibi Cumhuriyetin kurucu ilkelerine sadık ve hatta onları daha da sağlamlaştıran erdemli bir Devrim Anayasası yapılmamıştır. Öyleyse 60 askeri darbesi olarak kayıt altına alınmak istenen hareketin aslında bir darbe değil bilakis mükemmel bir askeri organizasyona sahip ve arkası, Cumhuriyet tarihimizin en iyisi olan 61 Devrimi Anayasası ile gelen bir ihtilal olduğu hiç akıldan çıkarılmamalıdır.

 

            Ortadoğu ise apayrı; ama gerçek bir sorunumuzdur. Vaktiyle bizim toprağımız olan lakin bugün hudutlarımızın dışında kalan topraklarda yaprak bile kıpırdasa bizim de sorunumuzdur aslında. Nitekim ötelerden bizim habitatımıza uzanan emperyalist parmaklar bugün komşularımızın ülkelerini yangın yerine çevirip insanlarının ve ülke varlıklarının mahvına sebep oluyorlarsa; bilmeliyiz ki yakında bize de aynı şeyleri yaşatacaklarının mesajını veriyorlar demektir.

 

            O halde hadi bakalım gelinde ilgilenmeyin şimdi komşularınızın meseleleriyle. Dolayısıyla da bizim huzurla yatağımıza yatabilecek olmamızın, gerçekte komşumuzun da huzurla uyuyabilecek olması arasındaki sıcak ilişki, herhalde akıl yolumuzun bize yaptığı bir tebliğ olmuştur artık. Öyle ya evinizde bile uyku saatinizde, şayet kapı komşunuzun evinde yüksek sesle kavga ediliyorsa, bu sizi de rahatsız etmez mi? Duruma müdahil olma ihtiyacını hissetmez misiniz?

 

            Aynı nedenle komşu topraklar işgal altındayken, bizim huzurlu olmamız nasıl beklenebilir ki. Bu aynı bağlamda uluslararası evrensel bir meseledir de. Ve bizim de böyle bir durumda şüphesiz önce kendi çevre güvenliğimizi sağlamamız en doğal ve milli bir hakkımız olur otomatikman. Ve milli güvenlik doğrultusunda olması gerekecek nizami ölçülerde bir toprak ihlalimiz de bizi asla ansız ve vicdansız emperyalistle aynı seviyeye getirmez. Çünkü bu da bizim milli müktesebat meselemizin en haklı bir gerekçesi olmuştur artık. Ve bütün özgün siyasi Partilerimizde bu meseleye, aynı aidiyet perspektifiyle sahip çıkmalıdırlar.

 

            Rus gazının Batıya dağıtımıyla ilgili Türk Akımı II projesine USA bakışı, bizim çok lehimize olan Projeye her ne kadar aykırı duruyor olsa da bu durumun bizi asla bağlamaması gerekir aslında. Yani USA karşı tedbirleri bahane lakin bu Proje şahane olarak algılanmalı ve AB çerçevesinde ise aydınlatıcı ışık görülmelidir bize göre de. Bilhassa Almanya bundan sonra da yürütebileceği AB ekonomi liderliğini, USA baskılarına rağmen şiddetle savunmalı ve ayakta kalarak hedefine varmalıdır. Bu aynı zamanda Hitler mezalimiyle kaybedilen yılların günahsız Waimar Cumhuriyeti vatandaşlarına ödenmesi gereken bir faturasıdır da. Bağlamında ise bizim AB’ne olandan ziyade AB’nin bize olan ihtiyacı katlanarak artacaktır.

 

Dolayısıyla da eski dost güçlü Almanya liderliğindeki bir yeni AB, bizim de gücümüzü pekiştiren bir kazanım olacaktır neticede. Yalnız tek ihtiyacımız, tüm milli verimliliğimizi geri kazanımlı atık seviyesine indirgeyen AKP İktidarının, tam bağımsız ve ne yaptığını bilen akıllı bir milli Hükümetle acilen yer değiştirmesi gerekmektedir.

 

            Ve hiç unutulmamalıdır ki zafer sonunda hep haklının yanında olmuş ve olacaktır. İnsanoğlunun en fazla ihtiyaç duyduğu, her şeyden önce sevgi, iyilik ve adaletin sağladığı evrensel huzurdur. En başa parayı koyanlar hep olacaktır şüphesiz. O halde onlara soralım! Sağlıksız iseniz parayı ne yaparsınız, sağlığınıza harcamaktan başka. Esasen yukarıda saydıklarımıza sahip bir huzur ülkesinde, adil olarak paylaşılacak GSMH ’da nasıl olsa hepimize yetecek kadar ve alış gücü yüksek paramız da elbette olacaktır, hiç kuşku duymayın. Ayrıca tarihsel deneyimle iyi biliyoruz ki kötülük ve adaletsizliğin asla uzun vadesi de yoktur.

 

            Rusya Azerbaycan’ı Ermenistan katliamından Türkiye’nin müdahil olmasına gerek kalmadan önce kendisi korumalıdır. Şayet bunu Türkiye’ye bırakırsa ortalık yangın yerine dönecek, kontrol ve güvence herkes için kaybolacaktır. Bu arada büyük başın daha da büyük derdi olacaktır kuşkusuz. Bunu herhalde sadece Rusya değil Doğunun diğer güçlü balans Devletleri de arzu etmeyeceklerdir. Durum, neticede bütün iştirakçiler için hiç de iyi sonuçlar vermeyecek ve muhtemeldir ki III Dünya harbine dahi neden olabilecektir. O halde Ermenistan, hep birlikte içtiğimiz çorbayı içilmez kılacak bir sinek konumuna dönüştürülmemelidir…

 

                                                                       Serendip Altındal

 

Özün Kişiliğinin Aynasıdır...

serendipaltindal.blogspot.com

serendipaltindal@gmail.com

Video Kanalım & Şiirlerim

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder