Bakalım, oldu bitti düzeni, daha ne
kadar götürecek mevcut, olamadan bitti kurgusalını. Nitekim USA da son günlerde,
siyahi bir vatandaşın Polis eliyle pardon diziyle, hunharca öldürülmesiyle start
alan yeni bir oyun sahneye konuyor. Diğer yanda ise yapay pandemi krizinden
azami yararlanarak, halkların dijital kontrolü bileşkesinde oluşturulacak yeni
virüs dalgalarından kasıtlı bahsedilerek, hedef ülkelerde örfi-anarşik düzenin
devamına çalışılıyor.
Esas oyunun ilk ayağında provokatif Polis
cinayetiyle yollara çıkartılan halk kitleleri, hızla daha da provoke edilerek
Trump fonunu güçlendirecek tam radikal bir otokrasiye giderek zemin
hazırlanıyor. Sanki olaylar bizdeki 15 Temmuz Darbesiyle de eşlenebiliyor gibi
hani. Öyle ya kontrollü 15 Temmuz’dan sonra Erdoğan’ın otoriter yönetiminin tam
otokratik noktaya geleceğini, hemen o darbenin ardından da söylemiştik esasen. Bugünse
yaşadığımız o zaman söylediklerimdir işte. Aynı şeyler bugün USA da Trump için gerçekleşiyor
bana göre de.
USA da egemen kontrollü bir Halk yürüyüşü,
demografik-kapitalist ekonomi-politik ve kampüs devlet nedenleriyle asla bir Sosyalist
Sovyet Devrimine dönüşemez; ama liberal kapitalist Trump’ın yetkilerini
istenilen etkin bir kıvama getirecek nedeni oluşturacak bir sokak anarşisinin
ve halk isyanının sonunda ülkeyi, kuşkusuz radikal bir otokrasiye dönüştüreceği
kesindir. Bizdeki Gezi olaylarının da arkasının nasıl fos çıktığı gibi.
Sonuçta
sadece bizim muktedir daha fazla muktedir olmadı mı? Demek ki bizim milleti, bilhassa
da çoluk çocuğu o zaman böyle kafaya almışlardı anlaşılan. Lakin USA gibi ulusal
temellere dayanmayan süper Devletlerin sonu da tarihte hep olduğu gibi bir tam yok
oluşla son bulur. Bu USA içinde böyle olacaktır şüphesiz. Şimdilik görünen
budur. Lakin bu sondan önce yeni bir Dünya Savaşı çıkar mı? Olasıdır! Süreçle daha
neler ortaya çıkacaktır. Bunu da bekleyip görmek lazımdır.
Yani
kıssadan hisse çıkarmak gerekirse: Yıllardır demokrasi, hürriyet ve insan
hakları masallarıyla Dünyayı uyutan USA’nın kapitalist emperyalizmi bugün iyice
köşeye sıkışmış ve bütün yetkilere sahip bir diktatörü başına geçirmeden nefes
alamayacak duruma gelmiştir artık. Bu nedenle de şimdi tam da dişlerine göre
olan aşırı liberal Trump gibi uçuk bir hırs ve ihtiras adamını bulunca da onu sonuna
kadar kullanmak üzere tam yetkiyle lider yapmaya karar vermiştir kendisine
muhtemelen. Hoş bu da bir intihardır ya neyse! Esasen soğurulmuş emperyalizmin bitmeden
önce varacağı en son istasyondur dikta ve ayakları havada bir Diktatör.
Ne
var ki para babaları bunu tasarlamakta olsunlar; ama bizi ilgilendiren en
önemli husus, USA krizinin başımızdaki taşeron Hükümet aracılığıyla bize nasıl
yansıyacağıdır kuşkusuz. Trump ile aynı çizgide yürüyen Erdoğan’ın ortak siyasaları
analiz edildiğinde, aralarındaki gizli ittifakın boyutları daha iyi anlaşılmaktadır.
Aynı bağlamda da Erdoğan fütursuzluğunun, adamsendeciliğinin,
nemelazımcılığının hangi dağların karından beslendiği de kendiliğinden anlaşılmaktadır.
Lakin
kuraklık – ki süper güç olarak artık tek tabanca olmadığı- bu Dünyada çok
rastlanan bir afet olduğu ve nice Devletleri Yerlebir ettiği için giderek, USA’nın
da başını yiyecek olan bu afetin artık kendi kapısında olduğu ve yakında o dağların
karlarını da eritecek olan kuraklığın sonunda, kar sularının bırakın Erdoğan aile
boyu fonunu, Trump fonunu dahi yeşertemeyeceği asla göz ardı edilmemeli ve
hesaplar buna göre yapılmalıdır. Yani deniz bitmiştir, şimdi karaya çıkma
zamanıdır artık.
Dünyayı
bugüne kadar hep yaşlılar yönetmiş, yönetiyor ve ebediyete kadar da yönetecektir.
Çünkü gençler işe karıştığında daima savaşlar çıkmış ve Dünya huzuru yerinden
oynamıştır. Ne ki sonunda kaybolan huzuru hep yaşlılar yerine oturtmuştur. Bunu
bilmenizde ya da tekrar anımsamanızda yarar olduğunu düşündüm.
Sözün
özü: Yani genç beyinler, alınacak kararlardan önce yürütülmesi gereken beyin
fırtınaları, tez ve antitez safhalarında faydalıdır. Lakin Dünyayı ve yaşamın
kaynağı olan insanın huzurunu yerine oturtacak sentezin yaratıcısı ise her
zaman deneyimli, özgün yaşlı zihinlerdir. Sevgili genç ve yaşlı gençler, bugünlük
bu kadar. Sağlıkla kalın…
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder