Adamların
daha işin başında Demokrasiyle bir göbek bağları yoktu. Şimdi de yok ve hiçte
olmadı ki aslında. Demokrasiye ait ne varsa hepsi baş ustalarının iki dudağının
arasındaydı hep. Tek bir amaçları vardı sadece, o da milli kaynakları
özelleştirmek, emperyalist sermayeye pazarlamak ve bu işten de alabilecekleri
komisyonu almak. Daha doğru bir ifade ile de, devlet babanın sağmal ineğini
sağabildikleri kadar sağmak. Bunu da kusursuz yaptıklarına göre başarılılar
demektir. O halde bir seçim dönemini daha hak(!) ettiler doğrusu.
Hedefleri özetle ne mi? İşlemin sonunda:
Yarısı kesilmiş bir Anadolu
İdüğü belirsiz lejyoner dolu
Gerisi mi?
Kaknem kazulet
Kara çarşaflı bir alamet
Bize mi kalan
Ne gam ne kasavet
Ne vatan ne millet
SEN SAĞ BEN SELAMET…
Hatta öyle de başarılı oldukları
söylenebilir ki sonunda bu hırsları onları uluslararası sıralamada, hırsızlık
rekorlarını altüst edecek seviyede liste başı bile yaptı. İşte 11 yıllık AKP
hükümetinin, arkasında bırakacağı tarihi dış borç rekorunun yanında, dudak
uçuklatan trajikomik bilançosu budur kısaca. Hal böyle iken, yani adam
memleketi talan etmeye gelenlerin hizmetinde olduğunu, neredeyse bir de gazete
ilanıyla açıklamayı düşünüyorken, hala birileri çıkıp, Demokrat
olan gitme zamanını da bilir demiyor mu; işte o zaman 'hey tanrım ne
zırvalar dinletiyorsun' tasavvufuyla, afakanlar basıyor bana bir anda. Yahu
adamı kovsanız da gitmeyeceğini, hala anlayamadınız mı??? Eee o halde!!!
Atlı Üsküdar'a atlamış, siz hala
nelerden bahsediyor, neler anlatıyorsunuz adama yahu!. Hava raporu ya da pembe
diziler anlatın daha iyi. Artık bu heriflerin, ülke selameti adına, biran evvel
kurtulunması gereken kan emici vampirler, gemi azıya almış kuduz haramiler olduğunu,
neredeyse yeni doğan bebeler bile anlatacak size bu ülkede.
Tekil bir başlangıçla (Big Bang)
yola çıkan ve yaklaşık 15 milyar yaşında olduğu hesaplanan evrenin, genişlemesi
durduktan sonra büzülerek yine tekil bir sonla mı yok olacağı; yoksa kenarsız
ve sonsuz mu olduğunun şiddetle tartışıldığı bir bilimsel evredeyiz artık.
Bilim dünyası bu noktalardayken, insanların bambaşka dert ve sorunları varken,
bakın biz nelerle uğraşıyoruz hala.
Dünya Engizisyondan kurtulmuş, kâfir
ilan edilen Galileo modern bilimin piri olmuş. Kaplumbağa sırtında olduğu
sanılan dünya, neredeyse insanoğluna uydu olmuş; öyle ya, Astronotun mu dünya
etrafında, dünyanın mı Astronotun etrafında döndüğünü, göreli uzay-zamanda
söylemek kolay iş değildir, izafiyet kuramlarına göre.
İşte bir yanda bu konularda bilimsel
beyin fırtınaları yapılmakta, fiziğin birleştirilmesi adına hesaplar, kuramlar,
yeni sanayi dalları oluşturulmakta olsun, biz kendi kırık dünyamızda, hala bir
delinin kuyumuza attığı taşı aramakla meşgulüz. Vay halimize ki ne vay! Hala
koca evrende var bile olmayan bir Tayyip efendiden kurtulamamışız. Sanki bir kâbuslu
rüyada gibiyiz. Hey tanrım, bu çağda hem de tarihi bile değiştirmiş Atatürk'ün
Cumhuriyetinde, içinde bulunduğumuz bu ebleh ataleti anlaşılır gibi değil; ama
iliklerine kadar da tartışılmalıdır.
Hele de meselenin odağında, beşer
tarihinin kendisiyle başladığı Türk insanı oturuyorsa ve ne yazık ki tarihten
öğrenmesini de bilmiyorsak; ne yapsak, bir zaman tüneline girip geriye
uzanarak, bu kronik hastalıktan kurtulmak için her şeye yeniden mi başlasak
acaba...
Hamiş: Bazı dostlar hassastır, belki havlu attığımızı düşünürler. Gerçekler
ciddi; ama pesimist görüntü sanaldır. Hiçbir Kemalist’in havlu attığı
görülmüşmüdür. Çünkü biz terleyince, olsa olsa havlu üstümüze atlar…
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder