Son 20 yılın haksız ve kurucu Anayasaya aykırı uygulamaları ve kararlarına karşı duran bütün adam gibi hukukçularına, milliyetçi askerlerine, bürokratlarına, vatansever aydınlarına dava açmış ve tüm mezalimi uygulamış bir İktidar, artık son siyaset günlerini yaşarken yakında devri sabık olduğunda kendilerini savunacak hukukçuları nasıl bulabileceğini de düşünüyor mu acaba?
Aşırı para sever ve megaloman insandan
asla vatansever çıkmaz. Çünkü vatanı sadece paradır bunların. Bir kere bunu
asla unutmayalım. O halde faiz düşürülüp Dolar yükseltilirken de ilk bakılması
gereken, TL tasarrufçusunun aylık takviye maaşı olan lakin Dolar Devalüasyonuna
kurban edilen minimal faizleri değil, aslında Dolar mevduatçılarının kazanç durumudur.
Çünkü halklarının ne yiyip içeceği, nasıl yaşayacağı asla umurlarında olmayan
bu insanlar, başkalarının en doğal ihtiyaçlarını bile kendi doymak bilmez
menfaatlerinin üstüne asla koymazlar.
O
halde bu bir, ikincisi de bu gidişatın, artık bu ülkede işinin bittiğini
anlayan Erdoğan’ın, erken bir seçim için bile önce kendi şartlarını(avantasını)
ortaya koyacağını da teyit etmiş olmasıdır. Peki nedir bu şartlar. Bana göre ilk
önce de bütün şahsım Davalarının ve soruşturmalarının düşürülmesi ve engelsiz
seyahat ortamının kendisine sağlanmasıdır.
Ekonomiden
anlamanıza veya Maliyede görev yapmanıza hiç gerek yoktur. Şöyle bir bakın
etrafınıza, Dolar vurgununda kimlerin servetlerini daha da fakirleşen milletin
sırtından katladığını, sizde derhal anlarsınız. Buna kapılıp sakın sizde küçük TL
tasarruflarınızı Dolara yatırmayın. Zira yaşayabilmek için bile Dolar bozdurmak
zorunda kalacağınızdan, var olan minimal varlığınızı da derhal kaybedersiniz. Çünkü
örnek aldığınız büyük sermayedarlar, bütün yumurtalarını asla aynı sepete
koymazlar. Ve bütün ihtiyaçları için ayırdıkları milli para fonlarını da asla
ihmal etmezler.
Yani
onlar Doları sadece spekülasyon kazancı olarak görür ve kullanırlar. Altın ve
diğer pahalı metaller de aynı görevi görür. Bir farkla ki Altın TL in veya
başka bir milli para biriminin değerini korumak için kullanılan uluslararası bir
öz nominal değer birimidir. Bunu bilince de Merkez Bankasının altın rezervinin,
yabancı – ki mesela alınan yüksek faizli dış borçlar nedeniyle İngiltere gibi-
kasalarda tutulmasının bile ne anlama geldiğini artık siz düşünün. Yani hangi
noktadan yola çıkarsanız çıkın bütün yolların milletin kanını emen aynı
sermayedar sektörler durağında buluştuğunu göreceksiniz.
Şimdilerde
bazı AKP eskileri ‘Allah’ın verdikçe verdiği’ dönemden itibaren şimdiye kadar
olan bütün yolsuzlukları açıklamaya başladılar. Yoksa artık Allah’ın aldıkça
alacağını da görüp günah mı çıkarmaya başladılar. Ki bunların içinde yolsuzluğa
başından beri tahammül edemeyip AKP’den ayrılmış olanları tenzih etmeyi de asla
göz ardı etmeyelim. Bu durumda ise bize düşen, herhalde en doğrusunu, içinde olmaları
nedeniyle yine de bunlar biliyordur mealinde yorum yapmak kalıyor.
Ve
aynı paralelde Afrika da birçok farklı yatırımları olan Reislerinin, Türkiye’den
ister istemez ayrıldıktan sonra artık Afrika da mesken tutacağı anlaşılıyor. Beraberinde
hangi yandaşlarını götüreceği de yakın zamanda netleşir nasıl olsa. Ve bu arada
Akşener’le başlayan yeni seçmen buluşmaları, artık seçimlerin yaklaştığının da
göstergesi oluyor. Hele de Kılıçdaroğlu’nun başlattığı ‘helalleşme’ döneminin, bütün
taraflarca benimsenmesinin de aynı bağlamda dışarıya göçleri tetikleyeceği
anlaşılmaktadır. Öyle ki; belki de seçimler muhtemelen İktidarsız bir ortam da
yapılacaktır. Yani İktidarın adı geçenleri, davasız ve kamuya hesap vermeden
ülkeyi terk etmiş olacaklardır. Ki bunun nasıl olacağını ben de çok merek
ediyorum doğrusu! Hani biz söylememiş olmayalım da!
Ülkeyi
terk etmesi menfaati icabı olan Erdoğan için en güvenli bölge muhtemelen kendisinin
de tespit ettiği Afrika olacaktır. Esasen büyük yatırımlarını da orada boşuna
yapmamıştır. Çünkü artık gücünü yitirmiş ve emperyal yanlı umutları da oldukça hiçleşmiş
olan Erdoğan’ın AB veya USA’ya göç edeceğini hiç beklemiyorum. Avrasya bölgesi
de kendisine uymaz. Çünkü bu bölgelerde sürekli kaşınacağını ve bütün kara servetine
rağmen huzurlu ve bağımsız olamayacağını kendisinin de bildiğini düşünüyorum. O
halde nispeten kendisi için en huzurlu ve izole bir bölge olarak Afrika’yı tercih
edecektir şüphesiz.
Yani görünen o ki Erdoğan’ın bundan
böyle Türkiye de bir son araması, abesle iştigaldir ve sadece kendi sonunu erken
getirecektir. Hatta etrafındaki menfaatperest danışmanlarına rağmen bu kadar düşünce
yoksunu olabileceğini de düşünemiyorum. Dolayısıyla da bundan böyle kalan
geleceğini, rahatsız olmadan Afrika’da ve yeni planlar yapmak doğrultusunda da
kullanacağını öngörebiliyorum. Öyleyse solu sağı hiç belli olmayan Türk insanını
güvenlik nedeniyle daha fazla tahrik etmeyi bir an önce bırakıp, kendi tayinini
hemen Afrika’ya çıkartmalıdır daha da gecikmeden.
Bu
arada CHP vesikayla ekmek verdi diyen tarih bilmezlere kısa bir anımsatmayla
hatırlatalım. 1939-45 arasında vuku bulan II Dünya harbinin en buhranlı
günlerinde ve bütün Avrupa yerle bir olmuş ve bağlamında taraf olan veya
olmayan bütün dış güçler açlıkla boğuşurken, hatta bazı kürklü kadınlar bile sokaklardaki
at leşlerinden et parçaları kopartırken çekilmiş tarihi fotoğraflar benim arşivimde
de bulunuyor. Oysa ancak 1942 yılında harbin en yoğunlaştığı günlerde kısa bir
dönem vesikayla ekmek alınabilme zorluğu yaşanan ve yüksek İnönü iradesinin
Dünya Harbinden, getirdiği genel açlık ve yokluktan koruduğu Türkiye’mizde dahi
bugün yaşanılan ekmek kuyruklarına rastlanılmamıştır.
Bildiğiniz gibi AKP İktidarı
yeterinin üstünde uzatmaları her yurttaş protestosuna rağmen oynarken devamlı
olarak ‘dış güçler’ lafını kullandı ve hala da kullanıyor. Halbuki dış güçlerle
uğraşmaya ne güçleri ne de misyonları yeterli olmadığı için bugüne kadar sadece
kendi vatandaşlarıyla mücadelede karar kıldılar. Ve bu bağlamda ‘dış güçler’ lafı
akla derhal Saray güçlerini getiriyor. Bu da demek olur ki Vatandaş, asıl dış
güç olarak TC TBMM dışında karar alan merci olduğundan yalnız Beştepe Sarayından
söz edildiğini düşünüyor artık.
BOP eş Başkanlığı ve 20 yıllık AKP
İktidarından sonra daha da bariz hale gelen ülkedeki emperyalist mevcudiyeti,
Türkiye’de Atatürkçülüğün tasfiyesi ve yumuşak İslam paradigmasının iflasından
sonra şimdilik ve son çıkış yolu olarak mandacı Dolar senaryoları fragmanlarını,
Erdoğan gayretiyle pazarlıyor. Lakin ‘dış güçlerin’ daha başından beri Beştepe Sarayında
oturduğu gerçeğinden başka da AKP ve Erdoğan’ın elinde bir şey kalmadı artık. O
nedenle de zaten yerini yakında dijital paraya terk edecek olan Doları sürekli
yükselterek, ülkemizi dibine kadar satmak için sınır kapılarını da kurda kuşa bile
açmadı mı?
Her şeyin mihrak, kurgu olduğunu
söyleyen Erdoğan’ın aslında unuttuğu, her konuda iflas ettiği ve bütün Putlar,
fetişler kırıldığı halde bu kadar süre Türkiye Cumhuriyeti gibi bir ülkenin
başında nasıl olup da kalabildiğidir. İşte en büyük kurgu da budur aslında. Ne
ki şimdi artık onun için ‘şahsım’ bitti ‘benden sonra tufan’ dönemi başladı
artık. O halde sıkı durun! Ya da yukarıdaki öngörü ve tavsiyemizi tutar ve tayinini
çıkartır da hem kendisine hem de ülkesine son bir hayır yapar belki, kim bilir!
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder