Muhtelif TV Programlarında AKP’nin
sandıkla gelip sandıkla gideceği teşhir ediliyor hep. İyi de o şaibeli
sandıktan, 2002 de nasıl çıktığını unutmadı daha bu millet. SEÇSİS namlı
manipülasyon şampiyonu bir bilişim sisteminin gadrine uğradığınız halde ve bugüne
kadar icra ettiği bütün sabıkalarına rağmen, sadece bizde kullanılan bu
sistemle ne kadar uğraşırsanız uğraşın şayet muhalefetseniz, o sistemin
sandığından kesin çıkamazsınız. Aslında bu sistem AKP’yi tek Parti yapmak için alelacele
tasarlanmıştı. Ve bütün Dünya bunu biliyorken siz hala neyi bekliyor veya ispat
etmeye çalışıyorsunuz, anlaşılır gibi değil.
6 farklı Partinin ortak ve milli bir
koalisyonda buluşması, aynı ilkeleri paylaşması, esasen sağa sola doğru sert
virajların ve radikal dinsel sapmaların olmadığı bir bileşkede, tarafların yeni
bir Hükümet, kurucu Anayasa ve TBMM şemsiyesi altında buluşmaları, esasen aklı
henüz başında ve gelecek umudu taşıyan bir emperyalist bloğun dahi işine
yarayacaktır. Bu nazariye, akıllı olmak ve ekstrem yanlıların menfaat rüzgârlarına
kapılmama paralelinde, neresinden bakılsa 21Yüzyılın ilk çeyreğine doğru bütün
Dünyanın hem de Epidemi sonrası yeniden nefes almasını sağlayacaktır.
O halde gelecek Dünyanın en azından
alıştığımız ve yaşanabilir bir seviyede kalabilmesinin açılış anahtarı da elbette
küçük Asya olan Türkiye’mizde bulunmaktadır. Sadece bu neden bile Avrupa, Asya
köprüsü olan ülkemizin jeopolitik ve stratejik önemini yadsınamaz bir kesinlikle
ortaya koymaktadır. Öyleyse bütün tarafların Türkiye’miz üstünde oynamakta ve
oynayacak oldukları oyunları en az iki defa düşünmeleri gerekmektedir. Çünkü
atacakları her yanlış adım, bizatihi kendi bekalarını da çok yakından ilgilendirmektedir.
Bu durumda ise Akşener’in ‘Erdoğan
artık vakit tamam’ sözleri, işin gerçek doğrusunu ve varılan mutabakatın da
Batılı, Doğulu büyükler tarafından da hakkı verilerek ele alınması; şüphesiz ki
bizden bile önce kendi menfaatleri icabına olacaktır.
Afrika’daki kara para külliyesi haline
gelen Diktatörlükleri ziyaret eden Cumhurbaşkanının, oralardaki yeşili siyahla yer
değiştirmiş Dolarlara da el atmasının ve bu zihniyetin 20 yılda koca Türkiye
Cumhuriyeti’ni ne hale getirdiğini de içine koyarsak, AKP suç dosyasının artık Cumhuriyet
Mahkemesi Arşivine bile sığmayacağı kendiliğinden görülecektir. Bırakın ta başından
beri, Başkanlık Referandumu dahil farklı manipülasyonlarla ayakta kalanların seçimle
gitmesini, AKP Partisinin anayasal olarak çoktan kapatılması gerekiyordu. İşte
Anayasayı değiştirmeye kalkmalarının ana nedeni de budur. Dolayıyla da bugün Akşener’in
‘haydi Erdoğan vakit tamam’ Abbas’ iyesi asla yadsınmamalı hatta çerçevelenip
Meclisin kapısına da asılmalıdır.
Kaderinin nedeni insanın kendi özeğidir.
Kişisel otokritiğinizi yaptığınızda kabul etmeseniz veya edemeseniz de anlamak
zorunda kalacağınız tek doğru, başınıza gelen bütün hadiselerin tek sorumlusunun,
karar vermek için bir akılla yaratılmış olan kendinizin olduğudur. Öyleyse kendi
kaderini aslında sen yaratmışındır, bilesin! Yani Tanrı ya da annen veya baban
değil…
Emperyalizmin bugün vardığı nokta,
hudutlarımızda oluşan kaotik ötesi katastrofik yapının, göçmenlerin giderek ülkemizde
üstlenmesi ve örgütlenmesinde aradıkları menfaatlere dayanmıştır. Öyle ki bu da
acele vatandaş yapılmış ve yapılacak göçmenlerle bizi, Erdoğan Hükümetiyle sonunda
resmi olarak sömürgeleştirecek olgunun emperyalistcesidir. İşte Erdoğan’ın
sözde dışladığı AB elçilerinin aslen Viyana Antlaşmasına (41 Madde) uygun düşmeyen
bildirgeleri, Sayın Öymen’e göre de tipik bir uyumsuzluk göstergesidir.
O halde bu durumda benden sonra
tufan diyen Erdoğan’a hak vermek mi gerekir. Yoksa ‘ben giderim; ama arkamdan gelenler
uğraşır’ demesi veya olmayan Roma’yı yakacak olması mı doğruya yazılmalıdır. Hoş
o da bilir ki kendisinden sonra arkasında her zaman olduğu gibi ne dili epeyi uzamış
yapay dinci tellal ne de kendini besleyen ve ülkeyi sömüren yandaş ihaleci kalacaktır
artık.
Ayrıca
bunlara ilaveten son Biden görüşmesinde Erdoğan’ın acınası ve el açmaya yönelik
duruşu, tükenmişliğinin de ifadesi olurken USA’da son günlerde kendi durumu da
tartışmalı hale gelen Biden’ in ekrandaki silueti de pek umut var bakmıyordu doğrusu.
Beklendiği gibi de Erdoğan yine oyalanırken Biden de tekrar tipik bir Amerikan
klasiğini oynadı, sözüm ona o buluşma sahnesinde. Bizi alakadar etmiyor olsa da
yine de Trumph’ın milletine ‘beni özlediniz mi’ diyen sözlerini, gülerek anımsamadan
geçemedim nedense.
Çünkü
Trumph en azından ne olduğunu ve nerede durduğunu açıkça ortaya koyabiliyordu. Şimdi
ortak bühtana burada noktayı koyalım. Koca Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden ve
aczinin bana verdiği utancı yüreğime gömerken, hasta ve bitmiş bir insanın
arkasına gizlenip, hala ondan medet bekleyen bütün yandaş, korkak ve asalaklara
lanet okumak zorunda kaldım.
Türkiye
de konuşlanacak yabancı güçlerin de Komutanı Erdoğan olursa, seçim falan da zor
görülür artık. İşte bu neden bile CHP’yi, aslında A dan Z ye gereksiz olan Suriye’deki
askeri tezkereyi 2 sene daha uzatmayı onaylamamakla sapına kadar haklı çıkarır.
Şimdi nasılsa oldu bitti ve çakma Meclisten acele onay çıktı. Ee bundan sonra
ne mi olur? Onu da okur düşünsün artık. Eh komşularımız da bunu şimdiden
gündemlerine alabilirlerse menfaatlerine olur şüphesiz.
Çünkü
Anadolu Türkiye’si Afganistan’a benzemez. Ve Anadolu da sonuçta Rusya ve Çin desteğiyle
USA’yı tasfiye eden Afganistan uyarlı bir kaotik yapı bu defa USA ve AB destekli
oluşmaya başlarsa III. Dünya Harbi de kapı da gözükür. Lakin neticede korkulduğu
gibi insanlık bitmez. En fazla 3/1 Dünya nüfusu telef olur; ama her hâlükârda
emperyalist Batı tarihten silinir.
En
anlamlı ve en büyük Bayramımızın, Milli bekamızın da simgesi olduğunu anlamış
olmak üzere Cumhuriyet Bayramımızı; karar alan bir milli Meclisi yeniden görebilmek
umuduyla kutluyorum. Çünkü Atatürk’le benimsediğimiz Cumhuriyet, sadece halkı
egemen yapar ve aslen laiktir. Yoksa salt demokrasinin, önce kapitalisti sonra
da emperyalisti egemen yaptığı gibi değil. Ve Cumhuriyet içinde demokrasi aslında
her zaman vardır; ama Kapitalizm içinde Cumhuriyet oluşamaz, zira emperyalist
buna asla geçit vermez.
Tarihinde bile bu kadar coşkuyla kutlanmamış Cumhuriyet Bayramımız
83 Milyonunun coşkusuyla Dünya ile birlikte bu sene de yaşanırken, HEPİMİZE
TEKRAR KUTLU OLSUN…
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder