5 Milyar yaşındaki yaşlı Dünyamızın tekrar
ana baba günlerine yaklaşıldığı güncelde; İstiklal döneminde bile olmadığı
kadar milliyetçi ve Kemalist olmak zorunda olduğumuzu anlıyoruz. Çünkü emperyalist
savaş oyunlarına artık yeterince ulusal moral ve askeri gücü kalmayan emperyalist,
şimdilerde sosyal afet senaryolarından – mesela yapay pandemiler gibi – medet ummaya
çalışıyor. Yetmedi, son günlerde bir de Doktor yaftalı felaket misyonerlerini ortaya
saldı.
Ve bu felaket çığırtkanlarıyla
salgının sosyal şiddetini de arttırarak, moral çöküntüsünü de hızlandırmaya
dümen tuttu. Oysa Batı ülkeleri de salgından yeteri kadar nasiplerini aldıkları
halde onların tıp görevlileri işi bizdekiler kadar abartmıyorlar. Zira bugüne kadar
hiçbir hastalığın, akıllı insan mitokondrisine boyun eğdiremediği gibi bundan sonra
da yapay veya doğal hiçbir mikrobik organizmanın, uzun vadede insan doğasıyla
baş edemeyeceğini de çok iyi biliyorlar.
Çünkü insan doğası eninde sonunda
bağışıklık sistemini, zararlı mikro organizmayı bir kere tanıdıktan sonra mutlaka,
gerekli mutasyonla doğasına zarar verdirmeyecek hale nasılsa getiriyor. Yani en
sahipsiz ülkelerde bile hastalık kendi seyrine bırakılsa dahi insanlar, daha
öncekilerle yaşayabildikleri gibi nasıl olsa yenisiyle de kısa veya daha uzun
bir vadede yaşayabilecek hale yine geleceklerdir. Yeter ki doğal adaptasyonun(mutasyon)
ilk safhalarında, koruyucu tedbirler ihmal edilmeyerek hastalığa
yakalanılmasın.
Olasılıkla
aşı bile bulunamasa insan genomu her zamanki gibi kendi serumunu da üretecektir
neticede yine. Ayrıca bırakın mikropları ve şimdiden kendimizi hazırlayalım ki bir
gün kaçınılmaz olacak Atom harbinden sonra bile gerekli mutasyonu geliştiren insan
prototipleri, radyasyonlu bir Dünyada bile yaşamlarını sürdürmeye devam edebileceklerdir.
Neden
Kemalizm diyorsak:
- Bize kıvanç verirken, emperyaliste saç baş yolduran ve Osmanlı döneminde yasaklanan Namık Kemal’in ‘Vatan yahut Silistre’si, bugünse Savaşçı gibi milli diziler yayından oldubittiyle kaldırırken, yerlerine asosyal ve toplum etiğine, örf ve adetlerimize uymayan dizilerin yer alıyor olması.
- Halkın
büyük tutkusu olan maçlar bile seyircisiz oynanırken, ne hikmetse(!) AVM ler
milletin kucak kucağa alışveriş yaptığı merkezler olmaya devam ediyorlar.
- Maçlar
seyircisiz oynanıyor ve özellikle de BJK, FB, GS gibi büyük kulüplerimiz iflasın
eşiğine getirilirken, bu kulüplerin yönetimlerine yerleşip onların
kontrollerini ellerine geçiremeyen İktidar yandaşlarının, bilhassa da metropollerin
semt takımlarından Başakşehir, Fatih/Karagümrük – neden Fatih? Fatihin hiç
futbol takımı olmadı ki yoksa AKP semti olduğu için mi acaba- vs. gibi yeni
rant şampiyonları yaratma gayretleri açıkça görülüyor.
- Aralık Ayına kadar konan ve sonrasında ne
kadar temdit alacağı da belli olmayan Corona yaftalı yapay epidemi yasağı çerçevesinde
başta 29 Ekim, 10 Kasım gibi milli ve en güzide anı günlerimiz bile
yasaklanırken, bütün toplu rant merkezleri olan AVM ler, Özel Hastaneler, pay
aldıkları büyük Sanayi kurumları ve diğer bilumum yandaş rant karargâhları,
fosur fosur para basmaya devam ediyorlar.
İşte
bütün bunlar ve benzeri uygulamalar bir araya getirildiğinde. Alıştıra alıştıra
Eyaletler Devletine dönüştürülerek, emperyalist bağımlısı bir sömürge haline
getirilmekte olan sevgili Türkiye’mizde Kemalizm’in tartışılamaz önem ve değeri,
bir kere daha her şeyin üstünde yer alıyor.
Bu yazıma neden olan asıl olaya gelirsek:
Geçen gün bir kozmetik dükkânında şampuan almak için sıra beklediğimde, suratımı örten maskemle ve önümdeki hanıma da en az bir metre mesafe bıraktığım halde, kadının birden yana sıçradığını gördüm, kafamda başka düşünceler olduğu için herhalde sıra değişti diyerek, tekrar onun arkasına geçtiğimde kadın, hiçte hoş olmayan bir ürküntüyle tekrar sol tarafa sıçradı. Belki de panik-atağı vardı. Ancak o zaman uyandım ve bir hayli de alınmış olarak tepkimi koydum. Orta yaşlardaki bu kadına; ‘tamam kardeş siz oradan ben buradan devam edeyim o zaman’ dedim.
Kadın özür dileyerek sağlık
görevlisi olduğunu çok ürkütücü olaylara şahit olduğu için böyle tedirgin
olduğunu falan söyledi. O halde, benim gibi nizami, bakımlı ve her türlü
tedbiri almış olgun birisi sizi bu kadar ürkütüyorsa, bilhassa da gençlerin
neredeyse çıplak dolaştığı caddelere sizin hiç çıkmamanız gerekir dedim. Kafanızı
biraz boşaltın, hep kötü senaryoları düşünmeyin, fazla abartmayın, kendi tedbirinizi
alın yeterli olur. Böylece hem kendinizi hem de canı burnundaki vatandaşlarınızı
fazla rahatsız etmemiş olursunuz diye de ilave etmek zorunda kaldım.
Öyle
ya, biz tedbirimizi aldıktan sonra, evrensel doğa matematiği da gerisini halledecektir
nasılsa. Ayrıca hiç unutmayalım ki üst akla sahip insan doğası sınır tanımaz ve
Dünyanın her yerinde de aynıdır...
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder