“Emeklilere
yüz Lira vereceğiz deyince, bize hemen kaynağı nereden bulacaksınız diye
soruyorlar. Kaynak halktır” diyor Davutoğlu. Derken de partisinin arkada gizlenen
hinliğini, safça ortaya koymuş oluyor. Tabii soracaklar, çünkü soranlar dürüst,
hesap adamlarıdır. Hesaplarını açıkça ortaya dökerek ve diğer yanda halka yük
olmadan, yani kaş yaparken göz çıkarmadan, plan dâhilinde yaparlar yapacaklarını
da ondan. Yani soranlar, halktan geri almadan verecek olanlardır.
Onlar
sizler gibi “al Allah’ım ıslah et” kabilinden, bidat vesayetçisi adamlar değiller
ki. Çünkü sorarken de, sizin öz kaynağınızın aslında halk
olduğunu ve nasıl olsa hep yaptığınız gibi dolaylı
vergilerle, ödediğinizi, misliyle de geri alacağınızı biliyorlardır
elbette. Yani emekliye de, asgari ücretliye de vaat ettiğiniz zamları, yine kendi
ceplerinden ödeteceksiniz. Adam kandırmayı bırakın. Her ne kadar yüzünüz
kızarmıyorsa da, biraz utanmanız olsun bari. Veya da özetle; Allah ıslah etsin
sizleri, ne diyelim…
AB,
Erdoğan Türkiye’sine, yakında mültecileri kakalayacak diye daha önce de
yazmıştım. Burayı tıklarsanız şimdi günün o gün olduğunu da
anlarsınız. Okuyacağınız Amerikan kaynaklı haberde, bu bağlamda yeni
fantezilere köprü kuracağınız da kesindir. Ve Batı perspektifiyle Erdoğan’a
şimdi neden daha fazla ihtiyaçları olduğu da kendiliğinden anlaşılacaktır. Hele
de biraz musluğu açınca, Erdoğanların nasıl havuza balıklama dalacağının da
bilincindedirler nasıl olsa.
Ayrıca,
başımızda ki bu uğursuz AKP iktidarı yüzünden, derdin biri bitmeden diğeriyle
tanıştığımız güncelimizde; şimdi bir de Rusya’ya karşı kullanmak üzere Batının
ısrarla kaşıdığı sınır meselesine de şayet alet olup, başımıza giderayak olası
bir dert daha sararsa; iyi bilinsin ki, Erdoğan ilk önce harcanan olacaktır. Vaktiyle
Hitler’i Rusya’ya karşı kullanan ABD, şimdi de Erdoğan’ı aynı minvalde
beslemeye kalkıyorsa, Türkiye’nin Almanya, Türk insanının da Alman olmadığını
asla unutmamalıdır. Çünkü özgün Türkler, başkasının namusu için değil, ancak
bizatihen kendi namusları ve müktesebatları için silaha sarılırlar.
Erdoğan’ın
acil AB turlarının arkasında, hanımının Belçika’da, içinde alışveriş yaptığı lüks
dükkânla birlikte koca caddeyi bile kapatma rahatlığını, acaba bizler neye
borçluyuz. Asırlık Cumhuriyet tarihimizde ilk defa ve peş peşe karşılaştığımız
bu UCUBE işlerin, sizce de açıklaması ne olabilir acaba. Ne diyelim, ne yazalım
ki daha, hepsi de aynı çıkmaz sokakta dar açılar oluşturuyor. Kahve falları
bile bozuk, adamlar umutsuz vaka. Elle tutulur hiç bir yanları da yok ki. Ayrıca
anlayamadığım, aralarında nispeten aklı başında intiba bırakanların bile, nasıl
olup da hala bu kadar ağır bir gaflet uykusu içinde olabildikleridir. Bu hale
gelsinler diye acaba ne yutturulmuştur(!) bu adamlara, bir fikriniz var mı?
Yoksa mecliste bir saatlik uyku için 3500 Tl alan mübareklerin esası bu mudur?
Ve
bizim bir ayağı sarayda ki namdar aileye gelirsek; daha önceden de beklediğimiz
gibi, ilk önce küçüklerin yavaş yavaş Türkiye sahnesini terke hazırlandıkları
görülüyor. Yakında baba da arkalarından topuklarsa hiç şaşırmamak gerekecektir.
Ee ne yapsaydılar, devran dönüyor artık. Bütün emsalleri gibi onlarda sıraya
girmek zorundadırlar kuşkusuz. Ve bu da asla bir tarihi tekerrür olmaz; ama evren
kanunları kapsamında, sonsuz zaman-mekân ve sebep-sonuç ilişkileri
diyalektiğine uygun, spiral helozonik bir devinim olur sadece.
AKP’liler
Ahmet Hakan’ı dövdürtmek için kelle başına 25.000 Tl vermişler deniyor. Aslında
çok para, oysa bir 50 kağıda bile uçan tekme atacak çok adam bulurlardı işsiz yandaş
lokallerinde. Bir gariban Ahmet Hakanı haklamak nedir ki. Nasıl olsa tereyağından
kıl çeker gibi de alacaklardı polisin elinden yapanları. Demek ki öyle pro.
Örgütleri filan da yokmuş gariplerin(!). Vah vah bak görüyor musun acıdım şimdi
onlara, çok da hafifmişler(!) doğrusu.
Ne
ki başlarda bir hayli ansız ve dengesiz olan Hakan, şimdi aklın yolunu buldu da,
en azından bazı çevrelerin kafalarına, güncel AKP gerçeğini taş gibi vurdu. Bu
da özellikle de gözleri kapalı AKP seçmenlerine, iyi bir öğreti oldu aslında. Umarım
birileri kendi geleceklerini de görmüşlerdir bu resimde.
Sonuçta
Ahmet Hakan için biraz acılı olmuş olsa da, diğer taraftan sayısız kitap, makale
yazsaydı bile, kitleler için bu kadar öğretici olamazdı. Yani aslında
kazançlıdır ve kendisi de tarihe geçmiş oldu neticede. Orhan Pamuk bile
aldıktan sonra, Nobel’e veya yılın gazeteciliğine de neden aday olmasın ki…
Serendip Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder