Katar katar satılanlar acaba gerçekte kimlere satıldı? Yoksa emperyalist
stratejistler, arka planda hasılatı toplayıcı olarak Katarı da bizi soymak için
aracı yaptılar da birlikte bizi mi uyutuyorlar! Ne dersiniz?
Esas alınırsa bugün Türkiye’mizin içsel en büyük sorunu, pili boşalan ve
artık değişimi kaçınılmaz hala gelen AKP İktidarıdır. Gerçekte daha da büyük
sorunumuz ise çektiği bütün sıkıntılara rağmen milletimizi ölmeden süründürmek
bileşkesinde, sanki muhaliflermiş görüntüsüyle hala desteklemeyi; bu İktidar aslında
kendilerine çalıştığı nedeniyle amaç edinen, emperyalist kaynaklardır.
Hepsinden kurtulmanın tek çaresi ise Kemalizm pelerinimizi, daha fazla
beklemeden yine sırtımıza almaktan geçer. Bugün Kemalizm’i en iyi benimsemiş ve
uygulama geçirmiş olan Devletlerin başında Çin vardır. İkinci sıradaki Rusya
ise özüne dönük biraz daha revizyon gerektiren bir Kemalizm’e sahiptir. Sadece
bu iki Devlete bile bakmak aslında patent sahibi olarak önce bizde uygulanması
gereken Kemalizm’in, uygulanamamasının bize verdiği acılı kayıpları, artık
kurumaya başlayan damarlarımızda bile hissedebiliyoruz.
Hele de vatandaşlarına maske bile dağıtamayan bu İktidarın, başka ülkelerin
Pandemi sorunlarına da -kendi sorunlarımız ortada büyüyerek sırıtıyorken- yardım
ediyoruz söylemleri, İktidarda kalabilmeleri için emperyalistin ne denli
baskılarına katlanarak ne trajikomik durumlara düştüklerinin de ayrı bir göstergesi
midir? Ee hal bu olunca da şüphesiz, doğruları açıkça ifade edebilecekleri
beklenmemelidir. Çünkü biraderlerin arkasında, çoğunlukla destekçileri olan
cahil, cühelaların önceki toplamından çok daha az seçmeni kaldı artık. Muhtemelen
onu da kaybetmek istemiyorlardır anlaşılan.
Yani İktidar öyle zor bir durumdaki tüm muhaliflerin yazar, çizer ve sosyal
medya aracılığıyla kendilerine karşı kullandığı ifadeleri, tek adamlarının ağzından,
kelimelerine bile dokunamadan ki daha etkili olabilecek ifade becerisine esasen
sahip de olmadıklarından, muhalefete karşı kullanmak zorunda kalıyorlar. Bu
durumsa kendilerine daha da fazla güldürüyor içeridekileri ve dışarıdakileri.
Ne diyelim, Allah bir zahmet ütüleyiversin de encamlarını, belki de önce tek
adamlarından kurtulup, kurucu anayasaya ve Meclisin sinesine geri dönerek,
kendilerine çeki düzen verirler. Çünkü kendi Cumhuriyet’inin kurucu anayasasına
aykırı düşen bir Cumhurbaşkanına da Cumhurbaşkanı denemez. Bu durumda olan bir
Devlete legal bir Devlet bile denemez. O halde ülkemiz ne olduğu belirsiz çok daha
beter bir durumla karşı karşıyadır.
Böylesi bir durumda ise bu faciaya onay verenler 80 milyonu karşılarına
alarak, bizatihen kendileri çok daha feci durumları karşılamak zorunda
kalacaklardır. İşte bu felaket durumunda akılları biraz başlarına gelir de belki
de vatana hayırlı evlatlara dönüşerek günahlarını da affettirirler. Olmaz,
olmaz demeyin sakın.
Ayrıca esnaf ve bilhassa da küçük işletme sahiplerinin Pandemi gerekçeli
özellikle de kredi borçları nedeniyle yaşadıkları icra sorunlarına kısaca değinmek
gerekirse. Bu kardeşlerimiz özellikle de büyük iş adamlarının aynı sıkıntıları
fazla kayıplar vermeden geçirmelerinin esas nedeninin, zor günler için fon
ayırmaları ve bu paraları asla amaçları dışında kullanmamalarında yattığına
empati oluşturmalıdırlar.
Yani bütün serbest meslek sahipleri işletmelerinin zor günleri için faizli
fon hesapları açmalı ve bu tasarruflarını imkânları nispetinde de
büyütmelidirler. Ve bu hesapların sadece zor günler için ayrıldığını da asla unutmamalıdırlar.
Şayet böyle sıkıntılar yaşamak istemiyorlarsa.
Adam Çin’e, yeni İpek Yolu çerçevesinde dümbür düdük, malı mülkü dolu bir ticaret
treni kaldırıyor, birkaç kilometre sonra da durdurup treni gara geri çekiyor. Tıpkı
Ege de kara sularımızda gaz arayan gemimizi bile limana geri çektikleri gibi. Yani
sömürge Devleti Hükümeti oldukları için, tükürdüklerini yalayıp havlu atarak,
iflas ettiklerini adeta bütün dünyaya ilan ediyorlar. Bu durum hangi Devlette bundan
sonra saygınlık bırakır ki? Ve bunun için kimlerden ültimatom aldıklarını
açıklamaya, her zaman ki gibi yine yürekleri yetmiyor. Anlayacağınız bütün
Dünya tefe koyup çalıyor bunları.
Velhasıl ne alakaysa; müstevli mevcudiyetleri gerekçesiyle, sahiplerinden
aldıkları ültimatomlar üzerine, 7X24 seanslı ve içinde AKP dublörlü tek adam
trajikomedyasının oynandığı bir panayır tiyatrosuna evirdiklerini düşünüyor
olsalar herhalde, koca Türkiye Cumhuriyeti’ni. Ne var ki Kılıçdaroğlu’nun rakibini
ezen akılcı bir sükunetle ve dosdoğru tespitlerle Mecliste verdiği tek adam muhalefetini
ise takdirle izlerken, hakkını da vermemiz gerektiğinin adil olacağını
düşünüyorum…
Serendip
Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder